Hiç giydiği şeylerden böylesine utandığını hatırlamıyordu. Bir insanın sözleri hiç bu denli canını yakmamıştı mesela onun, ama adam acımasızdı.

Hep aza kanaat etmişti amma adamın ona bakışı içine dokunmuştu, yetersiz hissetmişti. Onun yanında hiçbir şeydi. Üstelik, babası istedi diye gelin gidecekti adama. Kendi istememişti.

...

Yorgun argın girdiği iki odalı evinde, yengesini sağa sola koştururken buldu Ariya. Yolu nasıl bitirmişti de evi yetişmişti bilmiyordu.

Her yer olduğundan daha temiz, eski püskü eşyaların her birinin ayrı ayrı tozu alınmıştı. "Heh, geldin mi kız? Erken amma iyi ettin. Bir işin ucundan tutta akşama yetişsin her yer."

Yengesi başını yaptığı işten kaldırıp yüzüne bakınca ağladığını gördü ve duraksadı. "Neye ağlarsın sen, bir şey oldu?" Yumuşak bir ses ile sorup telaş ile yüzüne bakan kadına dudakları titrese de zar zor cevap verdi.

"Bir şey yok yenge."

"Var bir şey gülüm, de hele ne oldu da ağladın?" Yanağının içini ısırıp nemlenen gözlerini sildi Ariya. "Ben, anama üzüldüm ondan yenge." İlk aklına geleni demişti.

"Üzülme Ariya, artık keder yoktur. Bir evlen Şirvan Ağa ile, ananı gül gibi yaşatırsın." Bunun için he demişti ya her şeye, inşallah değerdi.

Zaten yüzünden düşen bin parçaydı kız biraz daha surat astı bu sözler ile. Nalin'in gözünden de kaçmadı bu tabi. "Ariya gözünü seveyim ağabeyinin önünde de surat yapma zaten beni aklına girmekle suçluyor." Ariya yalnızca başını salladı Nalin'le işe girişirken.

•••

Şirvan kurulu yemek masasında yine son gelen olmuştu. Agir Ağa alttan almayı seçiyordu, laf söz etse oğlu hemen bu işten cayacakmış gibi hissediyordu.

Hacer Hanım, ailedeki herkesin ne giyeceğini özenle seçmiş kendisi de en güzel fistanı ile masada yemeğini yerken oğlunun daha hazır olmamasına içten sitem ediyordu. "Şirvan'ım hızlı ye de hazırlanıver, geç gitmek ayıp olur." Şirvan başını sallayıp geçiştirdi.

O küçük kızın karısı olacağını düşündükçe deliriyordu. Hiç o kızdan Şirvan Koçbey'e karı olur muydu? Yarısı bile etmiyordu kızın cüssesi. El kadar bir şeydi, altında ölüp giderdi.

Düşününce midesi kasıldı, olacak iş bile değildi. Tiksinmişti.

"Herkes burda madem, deyim durumları yoktur. Kimse orda densizlik etmesin, yokluktan gelenin hâlından anlayın." Şirvan elindeki yemeğe bandığı ekmeği ağzına götürmeden düşündü kızın yırtık kara lastiklerini, sünük renksiz kıyafetlerini. Kendine kıyafet alacak parası da mı yoktu? İmkansız geldi gözüne.

Kendi bolluğunu bilirdi ya başkasının eksikliğine anlam veremiyordu.

Yemek bitince odasına çekilip üstünü annesinin hazırladığı kıyafetlerle değişti. Kolalı gömleği, altına giydiği kumaş pantolonu, burnu sivri ayakkabıları ile damat olduğunu yeterince belli ediyordu.

Elif ile Miran evde kalacaktı, babası Elif'in evde kalmasını istemişti. Ayıptı evlilik yaşında genç kızın gezmeye gitmesi, derlerdi hep. Bu yüzden Miran'ı da yanında bırakmışlardı.

Babası arabanın ön yolcu koltuğuna oturmuş Şirvan'ı beklerken Mizgin ile Hacer Hanım arkada oturmuştu. Şirvan gelince hemen çalıştırdı arabayı, kızın evine doğru yola çıktılar.

Nereden baksan yarım saatlik yol vardı iki köy arasında. Köyün sonuna doğru tek tük evlerin olduğu yeri tarif etti Agir Ağa oğluna. Kulübe gibi küçük bir evi gösteren babasına kaş çatarak baktı Şirvan. Gösterdiği ev harabe gibiydi dış görünüşte.

Bir Bebek Özlemindeحيث تعيش القصص. اكتشف الآن