Ruhlar Ağacı

126 6 1
                                    


Dondurucu soğuğa rağmen evdeki tüm pencereler açıktı. O kadar uzun süredir bekliyorlardı ki yer yer kar birikintileri bile oluşmuştu. İçlerindeki tarifsiz heyecan ve hasretten tutuşmuş yürekleri hepsinin üşümesini engelliyordu. Bu öyle bir duyguydu ki doğduklarından itibaren soğuk olan vücutlarının ısındığını hissediyorlardı. Odayı birden kişnişotu kokusu ile dolduran rüzgar, peşinde altın sarısı bir yaprak getirdi. Çocukların ilk kez gördüğü bu yaprak süzülerek ipek çarşaflar içindeki yaşlı adamın göğüs hizasına gelip ufak parçalara ayrıldı. Parlak renkli parçalar adamın teninin altına girip onu 3 yıllık uykusundan uyandırdı. Ayaklarından başlayarak tüm vücudunu saran renk değişimi ve ardından sert ve derin bir nefes sesi... Yavaş yavaş kendine gelen adam ailesinin şaşkın bakışlarını fark etmedi. Yerinden doğruldu ve "Kapatsanıza şu camları!" diye bağırdı. Herkes donmuştu sanki, tepkisizce ona bakıyorlardı. Adam tekrar bağırdı "Yahu delirdiniz mi siz?" Oğulları evdeki tüm camları kapatmaya koşarken, eşi gözyaşlarını silerek boynuna sarıldı. "Bırak beni kadın öldürmeye mi çalışıyorsun? Heh heh he! Amma uyumuşum ha. Avladığım geyiği hazırladınız mı? Fil kadar açım." Oğulları birbirlerine bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. "O kadar geyik avladım -aah!- hiçbiri bu kadar yormadı. Her tarafım ağrıyor. Umarım yorulduğuma değmiştir." Büyük oğlu ocağa gidecekti ki kapı çaldı. Gelen pahalı ve kaliteli kürkleriyle konsey yetkilileriydi. Heyecanlarını sert bakışların ardına saklayamayan 5 kişi hızlıca içeri girdi. Yaşlı adam şaşkındı. Toparlanıp bir şey demek için ağzını açtı lakin sesini çıkaramadan yetkililer olup biteni anlatmaya başladılar.

Spero PilaWhere stories live. Discover now