47

4.3K 274 43
                                    

Duygu anahtarla kapıyı açtığında hepimiz içeri girmiştik.

Aras beni koltuğa bırakmasıyla Duygu yanıma gelmiş ve bana sarılıyordu.

"Habersiz gitmem diye söz vermiştin bize" demesiyle sesinin titrediğini anladım.

"Duygu! Ağlamasana! Ayrıca abartma"

"Abartmayım mı? Birşey olsaydı diyeceğim ki zaten olmuş! Dizine noldu kızım!" Deyip eliyle yaraya dokunuyordu.

"Boşversene. Eee çay içecektik en son?" Diye sormam ile Kerem yanımıza gelmişti. Aras evdeydi ama nerede olduğunu anlayamamıştım.

"Çaylar soğudu. Ayrıca seni nasıl kaçırdılar kızım? Aynı evin içindeyiz??" Deyip Kerem'de koltuğa oturdu.

"Adama noldu?" Diye sormam ile Pamir balkondan bize bakmaya başladı.

"Sen bu kafayla hala nasıl ölmedin merak ediyorum doğrusu. Kıza nasıl kaçırdılar diyoruz seni kaçıran kişi soruyorsun mal mısın?" Diye söylenen Pamir'i duymazlıktan geldim.

Olayı unutmak istiyordum. Yine geceleri rüyalarım kabus olun istemiyordum.

On bir yaşındayken annemin işleri sebebiyle yurt dışına çıkmıştık. Birkaç ay orada kalmıştık. Herşey güzel gidiyordu. Hatta gereğinden güzel. Babam işlerini bilgisyaradan hallediyor çok önemli bir sebep olmadan genelde evden çıkmıyordu.

Yeni arkadaşlar edinmiştim. Biri Türk biri yabancıydı. Türk olan ailede bir sene önce buraya taşınmışlardı.

İlayda ve Stewart.

O gün onlarla oynamıştık. Hatta geri kalan birkaç haftada beraber dışarı çıkmıştık.

"Robert Store" diye bir dükkan vardı. Ara sokaklarda fakat fazlasıyla insan olan bir dükkan. Annemlerde oradan alışveriş yaparlardı çünkü genelde ucuzda olurdu.

Bende birkaç kere İlayda ile gitmiştim. Beraber yiyecek alıp parkta yemiştik.

Cumartesi günü Stewart'la beraber gidip birşeyler alacaktık. İlayda hastaydı ve sürpriz yapmak istemiştik. Annem kurabiye götürüsek sevineceğini söylemişti. Sevinirdi çünkü en sevdiği şeydi. Anneannesi yaparmış küçükken. Öldükten sonra annesi yapmış fakat aynısı olmadığını söylerdi.

Stewart'la markete girdiğimizde birkaç erkek çocuğun olduğu tarafa doğru gittiğinde bende arkasından geliyordum.

Muhtemelen o çocuklarda bizimle aynı yaştaydı. Hatta iki kişiyi birkaç kez Stewart'ın yanında görmüştüm.

Stewart oyunlardan konuşmaya başlayınca ona sıkıldığımı ve İlayda'ya geç kalacağımızı söylediğimde sohbeti sonlandırıp aburcuburların olduğu raflara gitmiştik.

Birkaç tane elimize alıp parayı ödedikten sonra merkketten çıktığımızda sokağın başında iki kişi duruyordu.

Ben başlarda birşey anlamayıp Stewart'ı çekeleyip gitmemiz gerektiğini ve geç kalacağımızı söylüyordum. Fakat o hiç oralı olmayıp beni kolumdan tuttuğu gibi dükkana geri soktu. Koşturarak rafların arasından geçtiğimizde kadınlar tuvaletine girmemiz bir oldu.

Genelde tuvalet kullanılmazdı çünkü herkes işini halledip dükkandan ayrılırlardı.

Stewart ile kabinleri birine girdiğimizde kapıyı kapatıp kilitledi.

"Nehr sessiz olman gerekiyor" diye konuşmasıyla hala ona anlam veremiyordum. İ harflerini söyleyemediğinden Nehr diyordu. Hatta İlayda'ya Ayda dediği için bazen İlayda adını duyduğuna kim olduğunu anlayamıyordu.

Polis Karakolu/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin