Bunları düşünürken gözyaşlarım akmaya başlamıştı.  "O gün o tren garına keşke hiç girmeseydim.  Bir şey olsaydı  ve bu yanlış anlaşılma olmasaydı.  Biz bu hale hiç gelmeseydik Ömer ".
Bir hıçkırık çıkmıştı ağzımdan bunları söylerken.
Masanın üstündeki ellerini elime yaklaştırıp tuttu ve bir kere öptü. "Şüphe o kadar tehlikeli bir duygu ki Halime insanın kalbini kuruyor yavaş yavaş benliğini kaybediyorsun ama elinden bir şey gelmiyor.  Sizi ilk gördüğümde gelip hesap sormak bağırıp çağırmak istedim ama bana baksaydın bir şey söyleseydin inanırdım o yüzden gelmemek belki benim için daha kolaydı ".
Daha fazla konuşmak istemedim sustum oda anlamış gibi konuşmadı.  Az sonra ayağa kalktı ve ceketi ile montunu giyerek dışarı çıktı.

Ne yapacagimi bilemez halde bir süre oturdum bende.  Az sonra deponun açılma sesi geldi yine pencereye yaklaştım korumalar dışarı çıktılar ama kapıyı kilitlemeden arkadaşlarının yanına gittiler.
Ayağa kalkıp montumu giydim daha sonra bahçeye çıktım.
Yavaş adımlarla depoya yaklaştım her yaklaştığımda kalbimin atışı hızlanıyordu.
Deponun kapısının önüne gelip çaktırmadan içeri baktım.  Kanım donmuştu gördüklerimden dolayı.
Emir ellerinden zincirlerle tavana asılı haldeydi ve üstten çıplaktı. Ağzı bağlıydı ve göğsünde dövüldüğünü belli eden morluklar vardı.  Bazı yerlede kesici aletlerle kesildiği belli olan kesikler vardı.
Gözü kapalıydı baygın gibiydi.  Korumaların sesini duyunca depodan ters tarafa doğru yürüyüş yapıyormuş havası vererek ağır adımlarla yürüdüm.

Biraz yürüyüş yaptıktan sonra eve girdim ve kanepeye oturup düşünmeye başladım.  Böyle olmazdı orada bir insan kim olduğu farketmez acı çekerken ben burada Ömerle evcilik oynayamazdım ama nasıl kurtaracaktım.  Ömer bu sefer kötü şeyler yapabilirdi bana aileme .
Ben böyle düşüncelere dalmışken kapı çalındı ayağa kalkıp kapıyı açtım.
Koruma elindeki telefonu bana uzatıp Ömerin aradığını söyledi.  Alıp kulağıma götürdüm "Efendim Ömer ".
"Napıyorsun Halime sıkıldın mı evde merak ettim ".
Evet biraz sıkılmıştım evde . Evet sıkıldım biraz " dedim.
"Tamam o zaman  iki saate evde olurum hazırlan yemeği dışarıda yiyelim". Uzun zaman sonra dışarı çıkabilecektim."Tamam Ömer hazır olurum" dedim heyecanla.
Bu heyecanıma hafif bir kahkaha attı "Tamam sakin bir şekilde  hazırlan " dedi hafif alayla. Tamam deyip kapattım telefonu. Odaya çıkıp üstümü değiştirdim yemekten  döndükten sonra Emiri oradan çıkarmanın bir yolunu bulmalıydım.
Bir buçuk iki saat sonra kapı açılmıştı.  Salonda kanepe de Ömeri bekliyordum. Geldiğini görünce ayağa kalktım gelip bana sarıldı ve elimden tutup dışarı çıkardı.  Arabaya yaklaşınca elimi bıraktı ve  kapımı açtı koltuğa oturdum . Daha sonra oda binince araba hareket etti.

Yaklaşık yarım saat sonra bir balık lokantasının önündeydik. Arabadan indim ve Ömerin gelmesini bekledim . Oda arabadan inip yanıma geldi ve elimi tuttu. Bir şey farketmiştim ilk kez. Eskisi gibi değildim Ömer elimi tutunca kalp ritmim değişmiyordu.  Heyecanlanmıyordum  eskisi kadar farklı bir histi ve  canımı yakıyordu böyle hissetmek.

Lokanta girip bir masaya oturduk ve siparişleri verdik. "Ee günün nasıl geçti bakalım " dedi gözüme bakarak . Kesin korumalar çıktığını haber vermiştiler. "Hiç sıkıldım biraz yürüyüş yaptım bahçede sonra full televizyon izledim " dedim. Kafasını salladı gülümseyerek.
Nihayet yemekler gelmişti ve yemeğe başlamıştık.  Ben yemek yerken ara sıra kafasını kaldırıp bana bakıyordu. Göz göze gelince tebessüm ediyordu bana .

Yemekleri yedikten sonra izin isteyip lavaboya girdim. Kaçmayacağımdan emin olduğu için izin vermişti. Lavaboya gidip ellerimi yıkadım yüzümü de yıkadıktan sonra aynadan yüzüme bakmak için kafamı kaldırınca arkamda biri belirdi. Tam çığlık atacakken eliyle ağzımı kapatıp sırtımı duvara yasladı.

Debelenirken gözlerimi kapatmış ağlıyordum.  Kulağıma gelen fısıltıyla gözlerimi açtım "Şşh sakin ol Halime Yağız ben aç gözünü " dedi.

Gözümü açınca karşımda Yağız vardı.  Eliyle gözyaşımı silmek isteyince geri çekilip ben sildim gözyaşlarımı. "Ne işin var burada Yağız senin?" dedim yüzüne bakarak .
"O evdeyken sana yaklaşmam imkansız merak ettim sana bir şey yaptı mı diye?".
Kafamı sağa sola sallayıp "Hayır bir şey yapmadı aksine çok iyi davranıyor bana".

Söylediğim sayla kaşlarını çatıp kafasında bir şeyler düşündü.  Elini cebine atıp bir telefon çıkardı.  Tam bir şey söyleyecekken Ömerin sesi geldi "Halime iyi misin?" dedi.

Yağız elime telefonu sıkıştırıp "Bu telefonu yanından ayırma sana bir şey yaparsa ulaş vana Halime" dedi.
Kafamı sallayıp telefonu gizledim ve dışarı çıktım. Ömer kuşkuyla gözüme bakıyordu.
"Çok yedim galiba midemi bozmuşum Ömer " dedim.
Kafasını sallayıp elimden tuttu ve dışarı çıkıp arabaya bindik.  Radyoyu açtı ve çalan müziğin sesini açtı.  Bu şarkı bizim şarkımızdı Ömer askerdeyken onu her özlediğimde açıp dinleyip ağladığım şarkıydı bu;

Görmez olsun görmez olsun
Sensiz bu gözlerim görmez olsun
Sevmez olsun Sevmez olsun
Kalbim başkasını sevmez olsun
Bu şarkı bizim olsun
Aşkımız sonsuz olsun
Gönlümün pınarında
Adım ceylanım olsun

Kafamı çevirip Ömere baktım arabayı köşeye çekti ve geriye yaslandı. Ona bakarken artık gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Bir zamanlar ne hayaller kurardım ama şimdi tek tek yıkılmıştı o hayaller.
Eğilip gözyaşlarımı öptü elimi öptü. "Ağlama Halime şu hayatta en çok senin gözlerine yakışmıyor bu yaşlar " dedi.
"Akıtma o zaman bu yaşları Ömer " dedim bende. Kafasını salladı " Artık üzmeyecem seni " dedi.
Biraz daha bekledik şarkı bitmişti ama biz hala aynı şekilde durmuştuk . Ömer nihayet hareketlenip arabayı sürdü. Eve geldikten sonra pijamalarımızı giyip yatağa girdik. Ömer uyumuştu ama ben hala uyumamıştım.

Ayağa kalkıp aşağı indim ve dış kapıyı sessizce açtım . Deponun orada korumalar yoktu.  Az ileriye baktığımda arkadaşlarıyla oturup çay içiyorlardı. Depoya sessiz adımlarla yaklaştım ve kapının aralığından içeri girdim.
Önüme döndüğümde anı bir ürperti hissettim gördüklerimden dolayı.  Emir tanınmaz haldeydi ağzı bağlıydı ve cani ne kadar yanarsa yansın sesini çıkaramıyordu.
Beni görünce ağlamaya başladı yardım istemedi çırpınmadı sadece ağladı.  Yaklaşıp ağzını açtım "Özür dilerim Halime yaptığım her şey için affet beni " dedi başını eğip.
"Seni affettim Emir üzülme artık.  Canın çok yanıyor mu?".
Başını salladı. "Seni çözecem hemen git buradan kaç ve kurtul tamam mı?" dedim.
Sadece başımı salladı bu halde nasıl kaçacaktı bilmiyorum ama yapmak zorundaydı.
Eğilip ellerini çözmeye çalıştım neredeyse çözmüştüm ki arkamdan duyduğum sesle yerime çivilendim .
Arkamı döndüğümde Ömer alkışlıyordu "Bravo Halime gerçekten Emiri sevmediğine inanıyordum.  Aranızda bir şey olmadığını sana haksızlık yaptığımı düşünmeye başlayacaktım iyi kandırdın beni aferin sana" dedi.
"Yanlış anladın Ömer lütfen dinle beni " dedim ona doğru adım atarken.  "Bir adım daha atma" dedi ve adamlara başıyla emir verdi. Adamlar beni kolumdan tutup çekiştirdiler. "Yapma Ömer ne olur yeter artık eskisi gibi olsun her şey bırak insanlar kötü kalsın ama biz yine iyi olalım yalvarırım " dedim tiz çıkan sesimle.
Bana baktı ve basını salladı "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak Halime sen o şansı kaybettin " dedi.

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

Evetttttt yeni bölüm geldi geç geldiği içi biraz uzun yazdım..
Umarım beğenerek okursunuz  yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum arkadaşlar....

SAYE(İNTİKAM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin