41. Bölüm ☁ Oyun Bitti Ufaklık

En başından başla
                                    

İkiletme gereği duymadan yerimden kalktım ve lavaboya girdim. Aslında kirli bile sayılmazdı. Sonuçta evde kirli bırakabilecek kimse yoktu. Yine de çamaşır suyu döküp fırçalamaya başladığımda bir yandan ister istemez şarkı söylemeye başlamıştım.

''Gitme yoksa düşer yolum kiralık katillere . Sonra vurup durursun ıssız sahillere. Gitme yoksa adım geçer akşam haberlerinde.  Git gide yaşlanırsın bir akıl hastanesinde. 

Gitme dünyam dönsün dönsün. 

Dünyam dönsün dönsün 

Ben hiç kimse ölsün mölsün istemem,'' diye mırıldanmayı aşmış ve baya baya söylemeye başlamıştım.

Sesimin çok güzel olduğu söylenemezdi ama yine de söylerken çok eğleniyordum ve sesimi bir tek ses kayıtlarında çirkin buluyordum.

Bir süre sonra kapattığım kapı açılmıştı.

''Burası bittiyse alt kattaki tuvaletleri de fırçala. Belki bilmiyorsundur ama tuvalet sık sık taşıyor. Dün yine taştı ama ben temizledim. Sende git güzelce fırçala,'' dediğinde yüzümü buruşturacak gibi olduysam da hiçbir şey demeden yanından geçtim ve merdivenlere yönelip aşağıya inmeye başladım.

Tuvaletin önüne geldiğimde dişlerimi sıkmaktan çenem ağrımıştı. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde gerçekten temizlense bile taştığını belli eden bir koku almıştım. Geldiğimden beri hiç buraya girmemiştim ki.

İlk olarak sifona bastığımda su gitmemişti. Hayır ya! Tıkanmış olamazdı. Su yukarıya doğru yükselince midem bulanmaya başlamıştı. Kusmamak için kendimi zor tutarken ne yapacağımı bilemiyordum.

''Allah'ım ben neler çekiyorum ya?'' diye söylenmeye başladığımda kolyedeki vericiden beni duyduklarını biliyordum. ''Hepsi sizin yüzünüzden. Şimdi ben ne anlarım tuvalet açmaktan. Ne mikropsunuz ya. Allah bilir komiğinize de gidiyordur. Ay bayılacağım vallahi. Midem bulanıyor. Vallahi dayanamıyorum ya. Kuzey ben bunun hesabını size soracağım sonrasında. Bunları yanınıza bırakırım mı sanıyorsunuz? Midem gitti kitapsızlar,'' diye söylenirken yine kapı açılmıştı.

Yemin ediyorum bu kadın beni takip ediyordu.

''Kiminle konuşuyorsun sen?'' diyerek kaşını kaldırmıştı.

''Ne konuşması be? Şarkı söylüyordum,'' dediğimde gülerek başını salladı.

''Yalancı. Biriyle konuştuğunu duyduğumda eminim,'' dediğinde durdum.

''Ritm tutmadan söylüyordum. O yüzdendir. Bu yine tıkandı. Ne yapacağım şimdi?'' dediğimde omuzlarımın üstünden arkamda kalan klozete bakmıştı.

''Bak tıkanınca şuradaki gider borusunu aç. Bir süre sonra gitmezse şuradaki pompayla pompalamaya çalış ama üstüne başına sıçratmamaya dikkat et,'' dediğinde başımı salladım ve gözlerimle gitmesini beklediğimi belli eden bir şekilde ona baktım.

Omuzlarını silkip tuvaletten çıkarken gider borusunu açtım.

''Birde pompa yapacakmışım. Vay anasını. Bu da kendine köle arıyormuş da ağına ben düşmüşüm. Tabii ki yapmayacağım,'' diye söylenirken tuvaletten çıkmıştım. Pompa falan yapmazdım. Gitmezse de kendisi bilirdi artık.

Tekrar yukarıya çıktığımda mutfak kapısından görebildiğim kadarıyla yemek yapmaya devam ettiğini görmüştüm.

Ona görünmeden tekrar seri adımlarla merdiveni çıkmaya başladığımda içimden sövmeyi tabii ki ihmal etmiyordum. Şimdi yapmadığımı fark etse boşuna ters düşmüş olurduk. Kendimi İpek'in odasına attığımda yine telefonunda oyun oynarken yakalamıştım onu.

Gel de Sil İzleriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin