Giriş

278 88 54
                                    

"Bazı insanlar yaşamak için şans diliyorlar... Yaşam ne ki, onlar için yaşamak ne demek? Acıyorum onlara...Yaşamı sadece nefes almaya bağlamışlar ve mutluluğa. Ben seninleyken belki acı çekiyorum lakin yaşamı senin kollarında buluyorum"

 Ben seninleyken belki acı çekiyorum lakin yaşamı senin kollarında buluyorum"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


***

Kokusu bana çok yakındı lakin aynı zamanda çok uzaktı. Ne hoştu! Ulaşamayacağımı bildiğim halde hayaller kurmak. Evet belki acıydı ama ben seviyordum. Yüzünü görebildiğim için şükretmeliyim çünkü Tanrı biliyor ben daha ailemin yüzünü göremedim.

O benim görebildiğim, hissedebildiğim ama bana ait olmayan bir armağandı.

"Taehyung yine ne düşünüyorsun" dedi karşımdaki otoriter adam. O an seni ve sana hiçbir zaman sahip olamayacağımı düşünüyorum efendim, diye sözler çıkmak istiyordu ağzımdan.

"Hiçbir şey Bay Jeon. Boşluğa dalmışım. Kusuruma bakmayın" dedim. Gözleri beni tepeden tırnağa inceledi. "Bu seferlik öyle olsun ama umarım dediklerimi dinlemiş ve anlamışsındır" dedi sertçe.

"Anladım efendim isterseniz ben şimdi gidip istediğiniz dosyaları hazırlayayım" dedim. İç çekti. "Tamam," dedi. Gülümseyip arkamı döndüm ve aceleci olmayan adımlarla yürümeye başladım. Arkamda dolanan bakışlarını hissedebiliyordum. Kapının önüne geldim çıkmadan önce tekrar gülümsedim, kapıyı açıp bedenimi odadan çıkarttıktan sonra kapıyı nazikçe kapattım.

Ah bu adam bana neler hissettiriyordu böyle! İçim yanıyordu. Belki yanlıştı hissettiklerim ama en güzel yanlışım ona olan hislerimdi. Birgün biri gelip de bana bu hislerin için çok pişman olacaksın dese çıldırdığını düşünürdüm tıpkı şu an olduğu gibi.

Adımlarım nereye gideceğini ezberlemişti. Bedenimi sandalyeye bıraktım ve hemen Bay Jeon'un istediği dosyaları hazırlamaya başladım.

***

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar yapmıştım. Sorun çıkarmak istemiyordum. Her şey hazırdı. Ve ben yine Bay Jeon'un odasının önünde elimdeki dosyalar ile duruyordum. Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklayıp gel, komutunu aldıktan sonra içeri girdim. Bay Jeon'u görünce yine gülümsedim ve kapıyı kapattım. "İstediğiniz dosyaları hazırladım Bay Jeon" diyip elimdeki dosyaları ona doğru uzattım. "Otur" diye emretti karşında duran koltuklardan birine oturdum ve dosyaları Bay Jeon'a uzattım. Dosyaları almak için elini attığında elleri ellerime değdi. Kızardığımı hisseder gibiydim. Tanrı şahit ellerimin bir ömür onun elleri ile temas içinde kalması için canımı verirdim ama ellerimi çektim. O da dosyayı alırken dosyaya bakmak yerine bana bakıyordu.

Neyse en azından bana bakabiliyor bu da bir şey değil mi?

İmkansız olduğumuzu bildiğim için her olayda güzel bir şey aramaya çalışıyordum. Asla kavuşamasak bile, bu aşk sadece benim sevgimle sınırlı kalsa bile en azından bende uyandırdığı hisleri kimse bana tattıramadı. Unutmayacaktım. Bu hisler yıllarca benimle kalacaktı ve ben bunu bir sır gibi saklamaya yeminliydim. O dosyayı inceliyordu bense onu.

Geniş omuzları, otoriter tavrı, gülümsemesi, gözleri, dudakları, kirpikleri... Herbir zerresi mükemmeldi. Bu adam mükemmelliğin ne demek olduğunu gösteriyordu bana. Yaklaşık bir on dakika elindeki dosyaları inceledi ben de onu. Bazen üzerinde olan bakışlarımı hissediyor olmalı ki bana bakıyordu. Her defasında ona gülümsüyordum, gülümsememi durduramıyordum. Çünkü seviniyordum.

Göz göze geldiğimiz her an için bir şiir yazabilirlerdi, ömrüm boyunca okurdum ya da ben göz göze geldiğimiz her an için bir şiir yazabilirdim. Çünkü hissettiğim duyguları kimse benim kadar iyi anlayamaz, anlatamazdı.

Aslında bana da yazık kader tüm planlarını yaparken benim için özenle yazmış acıyı. Kader bana her olayda bir umut arama fırsatı sunuyordu lakin aynı zamanda acı çekmemi de sağlıyordu. Kim Taehyung, Jeon Jungkook'a aşık deseler herkes dalga geçer. Çünkü ben onun yanında neyim ki? Sadece gitmeye hazırlanan bir çalışan

Başını dosyalardan kaldırıp "Aferin Taehyung. Karanlık çökmek üzere bugün yeterince çalıştın artık gidebilirsin hatta en iyisi ben seni bırakayım" dedi.
"Gerek yok efendim, ben giderim hem bir arkadaşımla buluşmam lazım" dediğimde "Peki, o zaman yarın görüşürüz" dedi. "Görüşürüz" diyip tekrar gülümsedim ardından odadan çıktım.

***

"Evet Yoongi her zamanki gibi bir gündü. Çalışanlarla alakam bile yok sadece istenilen dosyaları hazırlıyorum, götürüyorum o kadar" dedim.

"Biri canını sıkarsa söyle Tae Tae" dedi Yoongi. Gülümsedim.

"Söylerim farecim merak etme" dedim. "Hani kediydim ne ara düşmanım oldum?" diye sorunca kahkaha attım.

"Kısa boylu bir kedi..." dedim sadece güldü. İkimizde bir süre sustuk.

"Seni çok özledim" dedim.

"Biliyorum" dedi.

"Yoongi" 

"Efen-" dediğini duydum sonra sesi kesildi.

"Yoongi noldu?" dedim.

"Tae ben seni sonra ararım" dedi.

"Kötü bir şey mi ol-" bu sefer benim sözüm kesildi çünkü Yoongi telefonu kapattı.

Umarım kötü bir şey olmamıştır o benim en yakın dostum.

-----

Bölüm sonu!

Aylar sonra bir hikaye attım

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 06 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

I'm DyingWhere stories live. Discover now