3. Bölüm: "Kırmızı Kurdele"

111K 4.4K 490
                                    

Bölüm şarkısı;
Kenan Doğulu: Aklım Karıştı

🖤

Bazı anlar dünya omuzlarınıza yıkılmış gibi hisseder ama sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ederdiniz.

Ben şu an tam olarak öyleydim. Nasıl ayağa kalktım ve babam dahil büyüklerimin elini öpmüştüm bilmiyordum. Altın sarısı yüzük yan yana durduğumuz Ömer ile parmaklarımıza geçirilmiş ve dualar edilerek kırmızı kurdale kesilmişti.

Odamda ki yatağın kenarında oturmuş Ömer'i bekliyordum. Beni odama yollamışlar ve henüz iki sohbet etmediğim adamla sözledikten sonra konuşmam için buraya yollamışlardı. Ela harelerimde ki boş bakışlar henüz alışmadığım parmağımda ki yüzükteydi. Yüzüğe bağlı kesilmiş kırmızı kurdeleyi parmaklarıma doladım. Dışımda dingin bir deniz vardı ama içimde fırtınalar kopuyordu. Bundan sonra ne olacak bilmiyordum ve bu bilinmezlik beni mahvediyordu.

Bir süreli beklemenin ardından odamın kapısı açıldı. Normalde ne yapacağını bilen aklı başında bir kızdım ama şu an içinde olduğum yabancı durumdan dolayı nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyorum. O yüzden sessiz kaldım ve bakışlarımı Ömer'e çevirdim. Aynı mahallede büyümüş olsakta onunla hiç konuşmamıştım. Ama yinede onu tanırdım, zaten onun mahallede tanımayan kimse yoktu.

Ömer içeri girdikten sonra gıcırdayan kapımı ardından kapadı. Kara gözleri gözlerimi bulmadan önce kısaca odamın içinde dolandı. Yüzü ifadesiz olduğu için ne hisettiğini veya ne düşündüğünü anlamıyordum.

Benim küçük odamı incelemesi bittikten sonra gözleri onu izleyen elalarımı buldu. Hemen yanıma oturduğunda omzu omzuma dokunuyordu. Aramızda kısa bir sessizlik yaşandı.

"Kahve tuzsuzdu?"

"İnsan severse kahveye tuz döker ne kadar sevdiğini görmek için. Aynı zamanda içende seviyorsa içer. Bizde böyle bir durum olmadığı için tuz dökmemede gerek yoktu." Kırmızı kurdale ile oynarken ona bakmadan cevap vermiştim. Şu an içinde bulunduğumuz duruma kendini oldukça yabancı hissediyordum.

"Belki ileride tuzlusunu yaparsın, bende içerim."

Duraksayıp ona baktım. Ömer bir süre gözlerimin içine baktı. Bakışları anlamlıydı. İlerisi olur muydu bilmiyordum ama olmaması için elimden geleni yapacaktım. Benden bir cevap bekleyen adama kısık ve isteksiz bir sesle, "Belki." Diye mırıldandım.

Bakışlarımı tekrar parmağımda ki yüzüğe düşürdüğümde o hala bana bakıyordu. Aramızda kısa bir sessizlik yaşandı. En sonunda o sessizliği Ömer bozdu. "Ben çok beklemeden yaza dügün yapalım diye düşünüyorum. Hem o vakitte kadar birbirimizi daha yakından tanırız." Sözleri aklıma yerleştiğinde durdum. "Senin düşüncen nedir Tuğba?"

"Benim düşüncemin bir önemi var mı?"

"O ne demek?" Bakmasam bile sesinden kaşlarını çattığını hissetmiştim.

Yüzükle oynamayı bırakıp ona baktım. Ela gözlerimde ki hırçın ifadeye engel olamadım. "Ne demek biliyor musun? Büyüklerimiz dügünün ne zaman olacağını çoktan konuşmuştur. Yani bu demek ki düşüncemin bir önemi yok."

"Benim için mühim olan senin düşüncendir. Seninle sözlendim onlarla değil."

Böyle bir cevap beklemediğim için kara gözlerine bakakaldım. Onun tam tersine büyüklerimiz ne isterse onu yapacağını düşünüyordum. Öylece bana istediğimi sormasını beklemiyordum. Bakışlarımız birbirine dolanırken zihnimden çokça söz geçiyor ama hiçbiri dilime düşmüyordu. Hayatım boyunca kimse bana ne istediğimi veya düşündüğümü sormamıştı. Bir kız olduğum ailem ne isterse ona göre düşünüp yaşamam beklendiği için ilk defa düşüncemin sorulması beni şaşırtmış, şaşkınlığım ise dilime kilit vurmuştu.

Ağır Abi | Mahalle KurgusuWhere stories live. Discover now