1800's London

241 54 91
                                    

Song: The Weeknd = Wicked Games

Salona girdi ve yanından geçen fareyle irkilip arkasını döndü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Salona girdi ve yanından geçen fareyle irkilip arkasını döndü. Fare kaçmaya çalışırken Marly elindeki baltayla kafasına vurup kopardı. Sirius dehşetle içeri tökezledi ve kocaman açılmış gözleriyle aileye döndü.

Bu tuhaf insanlar onu korkutuyordu!

Koltuğa gidip oturdu ve aileye gergince baktı. "Söyle bize," dedi Eileen Snape, kocasının oturduğu tekli koltuğun kenarından. Daracık elbisesiyle oraya kıvrılmıştı.
"Nereden, neden geldin?"

Sirius boğazını temizledi, elleri terlerken gerginlikten nefesi daraldı. "Ben..." Hayır, gerçeği söyleyemezdi. Ona asla inanmazlardı. "Ben buraya çok uzak bir yerde yaşıyorum. İş için buraya geldim ve kayboldum. Açlıktan ve susuzluktan ölmek üzereyken içeri girip yemek aldım. Sonra da rastgele bir odada saklanıp uyudum." Sonra bunun kulağa çok kötü geldiğini fark ederek aceleyle ekledi. "Evin boş olduğunu düşünüyordum ama sabah Severus ile karşılaştım ve..."

"Tatlım sakinleş," dedi Magdalena karşı koltuktan. Kocasıyla birlikte oturuyordu. Sirius, Severus ile oturmuştu ve Joseph ile Victoria sağdaki tekli koltuklara çökmüştü.
"Evimizde misafirler hoş karşılanır. Rahatına bak."

Hepsi bir anda kalkınca Sirius korku ve gerginlikle baktı ama hepsi odayı tek tek terk etti. Tobias işe gidiyordu, Magdalena ve Eileen malikanenin öbür ucundaki tamiratla ilgilenmeye gidiyordu ve Severus bir yere gidiyordu... Baltasıyla...

Sirius sağa sola baktı, Victoria en normali gibi göründüğü için yanına gitmeyi düşündü ama nişanlısı ile birlikte gittiği için hiç bulaşmak istemedi ve evden henüz çıkmış olan Severus'un peşine takıldı.

Evden çıkmış bulununca gözlerini merakla etrafta gezdirdi. Aniden ciğerlerine dolan temiz ve serin hava şaşırmasına sebep oldu. Gökyüzü aydınlık, etraf boştu. Geçen gece tepeden baktığında gökdelenlerin parladığı manzara şimdi boştu. Tepeler ve ileride bulanan bir köy vardı ki o da küçüktü.

Bunu görünce elleri terledi, nefesi hızlandı. Burada olmak istemiyordu. Evine dönmek istiyordu.
Bunun korkunç bir kâbus olması mümkün değil miydi?

Severus'u ileride görünce koşturdu. Aceleci adımları sarmaşıkları bulunca bir anda dünyası alt üst oldu.
Hayır, cidden alt üst oldu. Bacaklarını saran sarmaşıklar onu baş aşağı sarkıtmıştı.
Dehşet içinde, kalbi göğsünü döverken refleksle çığlık attı.

Severus'un yaklaşan bedenini gördü. Elindeki ağır baltayı sarmaşığa geçirdi ve iğrenç bitki Sirius'u yere bıraktı. Büyük bir patırtıyla yere yapışan Sirius, küfür ederek ağzına giren yaprağı tükürdü ve ters ters baktı. "İnsan bir tutmaya çalışır!"

Severus boş boş bakıp arkasını döndü ve ilerledi. Sirius somurtarak kalkıp peşinden gitti.

Severus onu hiç umursamıyordu. Hangi aptal evinde bir anda beliren birine böyle umursamaz davranırdı ki? Onu atmamış, kovmamış, sorgulamamışlardı.
Deliler miydi acaba diye sorgulayacak oldu ki anında pes etti.

A Normal Halloween (Snirius)Where stories live. Discover now