The Snape Manor

405 59 125
                                    

SONG: Peter Gundry = The Weirdos Waltz

Cadılar Bayramı süslemeleriyle ışıldayan Londra sokakları yağmurla ıslanmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Cadılar Bayramı süslemeleriyle ışıldayan Londra sokakları yağmurla ıslanmıştı. Yoğun bir sis özellikle tepeleri ve sokakları sarmış, arabaların devam etmesine izin vermemişti. Tam o sırada bir iddia nedeniyle, kazanacağı arabayı hayal ederek sise gömülmüş tepeye çıkan genç bir adam vardı. Sirius Black...

Küfür ederek eski eve ilerledi. Tepeyi çıkarken ayakları çamura batıp çıkıyordu. 3 metre öteyi göremiyordu ama telefon fenerinin ışığı az çok işe yarıyordu. Renkli Londra sokaklarını çoktan geride bırakmıştı ama yağmura rağmen neşesini kaybetmeyen çocukların ve sokakları, evleri dolduran gençlerin sesi buraya bile ulaşıyordu.

Sirius da yarım saat önce öyle bir evdeydi. Parti, alkol ve müzik, aynı zamanda giydikleri kostümlerle yaptıkları makyajlar... Tam anlamıyla modern çağ Cadılar Bayramıydı. Seneye bir gece kulübüne gideceklerdi ama bu seferlik böyle yapmışlardı.

Sirius beyaz makyajının akmadığını biliyordu ama üzerinde şekiller çizdiği siyah boya kesinlikle akmış olmalıydı. Homurdanarak pahalı botunu çamurdan kurtarmaya çalıştı ama aniden görüş açısına giren malikaneyle donup kaldı.

Snape Malikanesi adı verilen bu ev, adını kapıdaki eskimiş bir demire kazınmış isimden alıyordu. Yoksa içinde yaşayanlar çoktan ölmüştü. Sirius çocukken de vardı; babası, onun babası, onun babasının babası varken de vardı. Evin sahipleri ise son 200 yıldır falan ortalıkta yoktu.

Malikanede yüzlerce tuzak olduğu söyleniyordu. Öyle ki polis bile girememiş, boş vermişti. Ama bu, onun da içinde bulunduğu, meraklı gençleri engellemiyordu.
Geçen yaz arkadaşlarıyla buraya girmeyi denemişti ama bahçeye girememişlerdi. Şimdi ise onu buraya yollayan ve arabasını kesinlikle kaybedecek olan züppe Philip bahçeye girmenin bir yolunu bulmuştu.

Neyse ki içinde demir kesebilecek büyük bir makas, yiyecek, su ve birkaç ıvır zıvır olan bir çanta hazırlayabilmişti. Yoksa onu tamamen boş yollayacaklardı. Tanrı aşkına, bahçeye girdikten sonra ne yapmasını bekliyorlardı ki? Kapıyı kemirerek mi açacaktı?

"Hey Black, biz devam etmiyoruz. Buradan kapı görünüyor. Güneş doğarken çık ve buraya gel. O zamana kadar birini burada bekleteceğiz. Eğer korkup bir kız gibi erken çıkmaya karar verirsen haberimiz olacak." dedi Philip alaycı bir sırıtışla. O, spor ceketi, pahalı arabası, zengin ailesi, yakışıklı yüzü ve iğrenç kişiliğiyle Netflix dizilerinde bolca görebileceğiniz pisliklerdendi.

Ve Sirius onu alaşağı etmek için sabırsızlanıyordu. Hep merak ettiği eve girmek sadece bir artıydı. Tabii keşke yalnız olmasaydı...

Sirius zavallı Pettigrew'a baktı. Sabaha kadar bekleyecek kişinin o olduğuna şüphe yoktu. Çocuk yıllardır ayak işleri yapıyordu. Daha da kötüsü, bunu severek yapmasıydı. Neyse ki o ve arkadaşları, ortaokulda onunla nerdeyse arkadaş olmak üzereyken sınıfları ayrılmıştı.

A Normal Halloween (Snirius)Where stories live. Discover now