two

1.6K 131 323
                                    

Selaaam

3. Bolum hemen gelir diye soz veremiyorum ama yazmaya calisirim bu yuzden yorum istiyorum tesekkurler iyi okumalar

-

Jennie

Üzerimi giyindikten sonra banyodan çıktım ve elimdeki havluyla ıslak saçlarımı kurulamaya başladım.

Sıcak su ve sonrasında Lisa'nın verdiği kalın kıyafetleri giymek daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Sadece sweatin kolları ve eşofmanın bacakları uzun geldiği için kıvırmak zorunda kalmıştım.

Saç kurutma makinesini alıp saçlarımı kuruttuktan sonra kapattım ve aldığım yere geri koydum. Saçlarımı geriden bağlayıp perçemlerimi öne doğru çıkarttım ve yatak odasından çıkıp salon olduğunu düşündüğüm odaya yöneldim.

Lisa'yı gördüğümde ona seslenmek istedim ama nasıl sesleneceğimi bilemediğim için vazgeçtim. Belli bir süre sonra beni fark etti.
"Çabuk çıktın, gel otur."

Oturduğu geniş koltuğu işaret etti. Saçlarını at kuyruğu şeklinde toplamıştı ve giydiği basit kıyafetlerle bile kusursuz görünüyordu. Adımlarımı koltuğa yönlendirdim. Aramızda biraz mesafe bırakarak oturdum. "Evet. Normalde de banyoda çok kalmam zaten.."
Daha çok babam kızdığı için fazla kalamıyordum ama bunu söylemek gereksizdi.

Tek bacağını diğerinin üzerine attığı sırada yeniden söze girdim. "Şey soracaktım.. Sana nasıl seslenmeliyim? Benden büyüksün, onun için. Unnie mi demeliyim?"

Kısaca güldü. Neye güldüğünü tam anlayamamıştım. "Lisa demen yeterli, iş dışında resmiyetten hoşlanmam." Dediğine şaşırmıştım. Benden altı yaş büyüktü ve ona ismiyle hitap etmemi söylüyordu. Ama yine de bir şey söylemedim. Buna alışmam biraz zaman alacak. Zaten burada kalarak kendimi ona yük gibi hissederken ismiyle rahat rahat seslenmek..

"Ee.." dedi. "Okuyor musun Jennie?"
Başımı salladım. "Evet üniversite birinci sınıfım. Moda tasarım okuyorum."

"Ailenin bu baskılarına rağmen üniversiteyi kazanman büyük başarı." İstemsizce gülümsedim. Çok uzun süre sonra birileri tarafından taktir edilmek.. Güzel bir his.

"Evet üniversiteyi boşverip onların şirketlerinde çalışmamı istiyorlardı. Fakat ben elimde bir kariyerim olsun istedim"

"Babanın bir şirketi mi var?" Dedi. Evet anlamında başımı aşağı yukarı salladım.
"Adı neydi peki?"

"Kim Holding. İsmini duymuş olabilirsin.."

Kaşları hafifçe yukarı kalktı, yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yayılırken yüz ifadesini çözmeye çalıştım.

"Ben de Manobal Holding'in sahibiyim. Bir ara bahsettiğin ismi duymuştum" Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Hem 17 yaşındayken ailesi tarafından terk edilmiş, hem de bir şirketin sahibiydi.  "Tabii buralara tek başıma gelmedim. Jisoo'nun, yani arkadaşımın ailesinin de çok yardımı oldu." Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi cevap verdi.

Sessizce konuştum. "En azından arkadaşının ailesi sana sahip çıkmış, benim şu an kimsem yok."

"Beni kimse olarak mı görüyorsun?" Yönelttiği soruyla birlikte öylece kalakaldım.

"Yo, tabii ki öyle değil. Onu kastetmemiştim.."

Güldü, "Anladım, sadece sana biraz takılmak istedim." Yanaklarımın ısındığını hissettim. "Her neyse, acıkmış olmalısın. Ne yersin?"

"Hiç fark etmez.." dedim. "Yemek seçen biri değilimdir." Ayağa kalktı. "Tamam o zaman, bir şeyler söyleyeceğim dışarıdan. Yemek yapmada berbatım. Zehirlenmeni istemem."
Koltuğun üstünden telefonu aldı.

My Girl  | JenLisaWhere stories live. Discover now