Gökhan hariç.

'' Gerek kalmadı Nilay çünkü kovuldun! Söyle üç ayın maaşını da peşin versinler. ''

Biz böyle bonkör olursak batarız. Neyse en azından çalışan maaşlarını Uğur ödüyor. Onu batırırız.

Gökhan hiç şaşırmadan kendini salona doğru atarken bende merdivenlere doğru adımladım. Nilay hala bıraktığım yerde söylediğim şeyi idrak etmeye çalışıyordu muhtemelen. İyi bile dayandım ben buna.

Zaten ben genel olarak insan sevmem ya , neyse.

Odama geldiğimde kendimi direk kitap okumak için kullandığım köşeye attım. Yorulmuştum. Ama bu sadece fizikken değil , ruhen de bir yorulmaydı. Kaldıramam dediğim çoğu şeyi kaldırmış ama sonucunda çok yorulmuştum.

Bizi çok üzdüler Roz...

Bu zamana kadar çektiklerim yetmezmiş gibi birde Uğur'un üzerime yıktığı tonla işi halletmeye çalışmıştım. Birde şirket ortaklarıyla toplantıya girmiştim. 

Hepsinden nefret ediyorum.

Neymiş efendim mallar neden gecikmişmiş. Kusura bakma ya , Denizde çıkan fırtına ya da engel olamadığım için. Sanki ben dedim Kaptana fırtına yakalan diye. Gecikmede alt tarafı üç güncük. Zaten gemi beklenenden önce ayrıldı limandan. Akılları sıra beni zorlayacaklar. Çok beklersiniz.

Aslına bakarsan Kaptan senin dediğin güzergahtan gelseydi bunlar olmayacaktı Roz?

Yetmezmiş gibi birde kafasının üzerinde saçı bile kalmamış bir başka bunak kendinden en az on otuz yaş küçük kadına el kaldırdı. Neymiş efendim bardağı devirmişmiş ,bir haltı da beceremezmiş , onu rezil edemezmiş. 

Pardon ya , geri zekalı!

Gerçi şuan evinde bulunduğumuz , evlat edinildiğimiz babamız olacak şahsiyetinde o bunaklardan pek bir farkı yok ya , neyse .

Evlat edinildiğim o günü hala o kadar iyi hatırlıyorum ki...

Bende hatırlıyorum Roz , ilk defa gerçekten sevildiğimizi sanmıştık. Ama unuttuk. Bizi kendi annemiz sevmemiş. Bir yabancı neden sevsin ki?

On üç yaşım...

Umutlarımın tükendiği yaşım...

Annem olacak o kadının daha iki yaşındayken beni hiç acımadan bıraktığı o yurt odasının camından belki bir gün babam gelir alır diye beklediğimi hatırlıyorum. İşte benim o umutlarım Uğur beni evlat aldığı gün bitti.

Bitirdim.

Annemi çoktan silmiştim zaten. Nefret bile etmiyordum ondan . Ama babam , belki bilmiyordur diyordum. Benden haberi bile yoktur. Bilse insan evladını hiç bırakır mı?

Bizi yurda annemiz bıraktı Roz? Demek ki insan evladını bırakabiliyor?

Bir kedi bile yavrusunu büyümeden bırakmazken , maalesef biz bazı insanlarda bir kedinin bile merhametini göremiyoruz. Neyse.

Uğur'un beni ilk gördüğü gün , hep yaptığım gibi yurt bahçesindeki ağacın gövdesine yaslanmış , kitap okuyordum. Yurtta öyle çok arkadaşım yoktu. Tek dostum kitaplardı. Kimseyle pek konuşmazdım. Demiştim ya soğuk biriyimdir ben , annem de zaten beni karlı bir gece de yurdun güvenlik kulübesinin önüne bırakmış.

Sadece adımı yazan künyem varmış. Alin yazıyormuş. Roza ismini ise yurt müdiremiz eklemiş.

O günün soğu içime işlemiş benim , kalbimi , hislerimi dondurmuş. Hissizleşmişim ben.

KAYIP PARÇA (ASKIDA)Where stories live. Discover now