15

17K 1.6K 787
                                    


Online dersten çıkıp üzerimdeki kot ve beyaz bol tişört ile okula gelmiştim yine. Tekrar deneme çözecektim, bu sefer kütüphaneye sadece ikimizin olacağını söylemişti ki öyle olmasını umuyordum.

Kütüphaneye girdiğimde üzerindeki siyah pantolon ve siyah gömlek ile orada oturuyordu. Giydiği siyah ayakkabılar bile oldukça şıktı.

Aramızda bir şey olduğu inkâr edilemez bir gerçekti ve bunu biliyordu. Diğer öğrencilere karşı tutumu nasıldı bilmiyordum fakat biz farklıydık. Bay Kim özellikle bir haftadır beni inceliyor, konuşuyor ve bana karşı daha rahat davranıyordu.

Bu sefer bir farklılık yapıp ona yakın olmak istedim ve karşısına oturmak yerine çaprazına oturdum. Masanın ucunda olmasa yanında otururdum fakat yanında yer yoktu.

Çaprazına oturmama şaşırmış olacak ki bilgisayardan bakışlarını çekti ve bana kısa bir bakış attı. Geri durmayacaktım, alışmalıydı buna. Zaten ben reşit olalı beri ikimiz de daha rahattık.

Önündeki kitapçığı önüme koydu. "Bu sefer dikkatli çöz. Önem vermeni istiyorum." iç çektim, her şey harikaydı ama denemelerden nefret ediyorum işte. Neyse ki sıralaması olan bir deneme değildi, sadece ne kadar yapabildiğimi görecekti. 

Başımı sallayarak onu onayladım ve önümdeki kitapçığa baktım. Uzun uzun, sıkıcı matematik soruları. Sorulardan çok moralimi bozan bir saat boyunca bunun başında olmamdı. Oldukça sıkıcı olduğu kesindi.

"Süreni tutuyorum, Jeongguk." Onu onayladım ve kitapçığı açtım. Bay Kim süreyi çoktan başlatmış ve önündeki bilgisayara dönmüştü. Acaba her gün ne yapıyordu bu bilgisayardan? Ondan bakışlarımı çekmem gerektiğini fark ettiğimde hemen kitapçığa geri döndüm ve iç çekip kalemimi elime aldım.

~

Sürenin bitmesine az kala yapabildiğim soruları yapmıştım. Elbette bir sürü boşlarım vardı fakat eski hâlime göre oldukça iyi olduğum kesindi. Bay Kim'in etkisi buydu işte. Derslerim ve benim üzerimde büyük bir etki yaratıyordu.

Kalan soruları yapmaya üşendiğimden onlara tekrar bakmadan kitapçığı Bay Kim'in bakış açısına soktum. Elimden kitapçığı aldı ve yüzüme baktı. "Erken değil mi? Daha süren vardı."

"Biliyordum fakat bu kadarını yapabildim." Onayladı; ben onu inceledim, o da kitapçığı inceledi. Ardından kitapçığı diğer tarafına koydu. "Eve gidince kontrol ederim, sana mesaj atarım."

İstemsizce dudağıma dişlerimi geçirirken onaylayan mırıltılar çıkardım. Her zamanki gibi sessiz kaldığımızı fark ettiğimde ofladım. Bunu sevmiyordum işte. Ben onunla saatlerce konuşabilecekken tek kelime etmiyorduk.

Öne doğru eğildim ve ellerimi masaya koydum. "Bilgisayardan ne yapıyorsunuz?" Bilgisayara bakarken cevap verdi. "Derslerdeki slaytları hazırlıyorum. Bazen de sorular yazıp testler oluşturuyorum, senin için."

Benim için.

"Bakabilir miyim?"

Sandalyeyle geri çekildiğinde bakmam için izin verdiği belliydi. Neden bilgisayarı bana döndürmek yerine benim onun yanına gitmemi istiyordu, garipti işte.  Ayağa kalktım. Madem onun önünde durmamı istiyordu, çekinmem için bir sebep yoktu ortada. Sonuçta Bay Kim oldukça zeki biriyken bilgisayarı bana döndürmeyi akıl etmeliydi.

Önünde, iki yana araladığı bacakları arasında durdum. Geri çekildiğinden aramızda biraz mesafe olsa da heyecanlanmıştım. İki yanımda öne uzattığı siyah ayakkabılarını görüyordum sadece. Kucağına oturmak varken böyle durmak sinir bozucu olsa da güzeldi.

forgotten micOnde histórias criam vida. Descubra agora