Rastgele bir makinenin önüne oturdu . Ve gözleriyle para girişini işaret etti . Ben de oraya gerekli miktar parayı atıp geri çekildim .

O da oynamaya başladı . Yanına bir miktar para bırakıp sıvışmaya çalışırken o ekrandan gözlerini ayırmadan beni tuttu .

Derin bir nefes verip yutkundum . Daha fazla direnmenin alemi yoktu ? Bir kıza vurmazdı ?

Yani sanırım

Tıpış tıpış yanına geri döndüm . Piç smile atarak " Adam ol dur öyle " dedi .

Bana vurmayacağından emin olamadığımdan şu an karşı çıkamıyordum . Zaten bu ara kendim ona baya bulaşmıştım .

Yarım saat boyunca iki-üç makinede daha oynarken ben sıkılmaya başlamıştım . Yanımdaki boş iki kişilik oyunun tuşlarına rastgele basarak oyalanmaya çalıştım.

Bu salağın arkadaşı falan mı yoktu da beni burda zorla tutuyordu acaba-

- Arkadaş edinmiyorum kendi tercihimle . Onlar sadece ayak bağı

Ben onu sesli mi söylemiştim ? Salak olan sadece o değil anlaşılan . Ama sessizce söylediğim şeyi bile duyup bana cevap vermişti . Anlaşılan beni kale almıştı .

Bana vurmayacak değil mi ? Çok korkuyorum ben bu adamdan ya . 

- Ah ş-şey yani sana uyumsuz biri falan demek istemedim de . Yani kendi ilgi alanından yakın arkadaş bulmak bazen zordur. Benim de çok arkadaşım yok zaten . Aslında internetten falan paylaşım yapıp arkadaş edinmek baya popülerleşiyor ben de yapmak isterdim sanırım . Ah yani sen de yapabilirsin .

Bana iğrenmiş bir şekilde ne konuşuyor bu salak der gibi baktı .

- Para falan kazanmayacaksam benim için bir anlamı yok.

Dedi sonra . Her şey para mı? .

Belki neredeyse her şey ama hepsi değildir ya .

Agrasif bir şekilde tuşlara basmaya devam ettim . Taehoon'un oynadığı oyundan oyunu kazanarak bitirdiğine  dair sesler gelince bir iki saniyeliğine oraya bakıp önüme döndüm.

Taehoon ayağa kalkıp beni biraz yana itti . Ona anlamamış bir yüzle baktım .
Para girişini işaret etti ve " Bunu oynayacağız " dedi .

Ona şaşırarak baktım ve " Birlikte mi ? " Dedim . Bıkmış bir şekilde nefes verdi ve kafasını salladı . Onu daha fazla kızdırmamak adına hemen parayı girişe koyup makineyi çalıştırdım .

Bir dövüş oyunuydu . Ben daha tuşların ne işe yaradığını anlayamadan yenilmiştim . Acımasızca vurmuştu bana piç .

Şok ve hafif bir kızgınlık ile konuştum " Ama ben daha oyunu bilmiyorum. Haksızlık , bir kere daha oynayalım "

O da çok da umrunda olmayan bir tavırla kafasını salladı. Tekrar oynadığımızda yine kolayca yenilmiştim .

Kolayca yenilmelerimin sayısı sekize çıkınca sinirden domatese dönmüştüm . Kahretsin çok iyi oynuyordu .

Dokuzuncu elde de yenilince yüzüm aynı anda sinir, üzüntü, şaşkınlık, hırs ibareleri göstererek buga girmişti .

Tahoon da bana bakınca hafiften gülmüş sonra dudaklarını birbirine bastırıp kesmişti .

  Dudağımın ve kaşımın kenarı seğirirken o farklı bir oyuna geçti . Ve ben de peşinden gidip parayı attım .

Nerdeyse hiç bozukluğum kalmamıştı parayı bozdurmam gerekiyordu . Bir iki tane oraya bıraktım ve gidip para bozdurdum ve geri döndüm .

Taehoon ruhsuzca oyun oynuyordu . Ama bu sefer kaybetmişti . Çenesini sinirle oynatırken yanına gidip durdum .

O ekrana boş boş bakarken beni fark etmemiş gibiydi . Koluna parmağımla hafifçe dürttüm . O değil de kası vardı lan adamın . Elime gelmişti lan . OHA . Sen liselisin beğ .

Bana döndü. Beni gördüğüne şaşırmıştı . Dikkatlice yüzüme baktı. Sonra da kendini toparlayıp konuştu   
" Gittiğini sanmıştım. Neden geri döndün ? "

Gözlerimi kırpıştırdım . Gitme şansım olduğunu fark etmemiştim ki gideyim . Ama birlikte oyun oynamak kötü hissettirmemişti . Nasıl cevap vereceğimi bilemeden kelimeleri salladım " Yani gitmeme izin vermemiştin gidersem sonrasında bana vurursun diye düşündüm. Ha bir madem şimdi gidebiliyorum . Gideyim mi ? "

Piç smilesini atarak kısa bir " hayır " dedi . Etrafına bakındı ve son derece normal bir ses tonuyla " İki kişilik bir oyun oynamak ister misin tekrar ? " Dedi . Oha, normal de konuşabiliyor .

Kafamı salladım ve o da önceden oynadığımıza yönelince onun önüne geçip hızlıca durdurdum " O olmaz! "

Yanaklarını içten ısırarak gülmesini bastırdığını görebiliyordum .

Bir tane aterinin önüne geçtik ve onu oynamaya başladık . Bunda daha iyi oynamıştım ama yine de kaybetmiştim . Sanırım bunda onu yenebilirim .

  İkinci elde bu sefer kzanacağıma emindim . Oyunda ilk raundu o, ikinci raoundu da ben almıştım . Şimdi de son raoundu oynuyorduk . İyice  odaklanmıştım, Taehoon konuşmaya başlasa da ona bakmadım .

- Bence bir şeyler yapman için illa birilerinin desteğini veya onayını almana gerek yok.

Bunları şimdi bunları neden söylediğini anlamasam da ekrandan gözlerimi ayırmadım .

- Dışarıdan bakınca zayıf gibi görünsen de yeterince güçlüsün

Direk ona döndüm, o ise hala ekrana bakıyordu . Fiziksel güçten bahsetmediği belliydi . Söylediği şey çok anlamlıydı... Ve de çok dikkat dağıtıcı . Ben ona bakınca benim karaktere saldırmış ve beni yenmişti .

KAYBETTİM YİNE

Ona sinirli bir şekilde baktım . Ve de bağırdım " Senin yüzünden kaybettim pislik ! "

Kaşları hayretle kalktı . Ona ne var dercesine hırslıca kafa salladım.

- Pislik ha ?

Sıçtım .

Gergince geriye çekilerek korkuyu gizlemeye çalıştım . Eğilip benimle aynı hizaya gelince dudağımı ısırıp konuştum

- Yani şey ... Söyleyebileceğim en hafif şey bu hile yaptın

- En hafifi bu ha ? Geçen gün piç diyordun ?

Nerde dedim ben bunu ? Söylemedim ki . En azından yüzüne karşı.

- Öy-öyle mi demişim ? Nerede ? Ne zaman ?

- Beni yere düşürdüğün zaman .

Sinirlendim yine . Normalde böyle değildim . Ama bu herif gereğinden fazla sinir bozucuydu . Kollarımı birbirine dolayıp . Ayağımı ritmik bir şekilde yere vurdum

- O zaman bir tek sen düşmedin . Ayrıca sen benim üstüme düştün ! Hem yüzüne karşı demedim ki sen onu nerden biliyorsun hileci ?

Anlıma parmağıyla bir fiske attı . Sonra kötü sırıtışını takınıp " Okulda beni tanımıyorsun cüce " dedi . Ardından da gitti

Siktir git hileci

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

 *゚Seong Taehoon Where stories live. Discover now