5

3.5K 484 42
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

5| Güneş doğuyor ama ben halâsoğuk hissediyorum.

Jeon Jungkook içinde yeşeren hislerin ne olduğunu bilemez hâlde çaresiz hissediyordu kendini. Bir bıçak zihnindeki düşünceleri kesip duruyor, onların birbirine girmesine neden oluyordu. Ne yapabilirdi? Çıkmazı nasıl yıkabilirdi? Yurt odasına dönmek, onu görmek istemiyordu. Onu görmek yüreğindeki bir yere iyi gelmiyor, bir avucun içinde parçalanmasına göz yumuyordu. Kim Taehyung, güzeldi. Baş döndürücü, insanı içine çeken bir havaya sahipti. Ondan etkilenmemek elde değildi, görebiliyordu ama doğru değildi, bu hisler asla doğru bir düzlem üzerinde durmayacaktı.

Arkadaşlarının suskunlukları, düşünceler içinde gezinen zihni de bunu kanıtlıyor nitelikteydi. Oluru olmayan bir yola girmişti, geri dönemezdi. Bir insan duygularını nasıl geri çekebilirdi ki? "Jungkook." Min Yoongi'nin sesini duyduğunda başını soğumakta olan kahvesinden çekti, onun gözlerinin içine baktı. Oraya dizilmiş endişe dolu bakışları görmemek imkânsızdı. "Emin misin?" diye sordu ona, Jungkook bilmiyordu. "Bilmiyorum, sen bana söyle hyung. Onu korumak istiyorum, onun etrafında olmak istiyorum. Tek kelimesi bana her şeyi yaptırabilir. Bana iyi geliyor, tuhaf ama ona bakmak bile bana iyi geliyor." Min Yoongi derin bir nefes alıp verdi, elleri masanın üzerinde ritim tutuyordu. Kesin kelimeler kullanmaktan kaçındığı belliydi. "İlk kez bir oda arkadaşın oldu, biriyle paylaştıkların var." diye başladı söze, konuyu onun aklının karışmasına getirdi. Onu rahatlatmak için çaba gösteriyordu ama yanılıyordu, Jungkook bir akıl karışması olmadığını biliyordu.

Hoseok sessiz kalmayı tercih etti tüm bu konuşmalar boyunca, içeceğini içti ve gözlerini Jungkook'tan uzak tutarak başka noktalarda gezindirdi. "Sen bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu Jungkook, biri ona iyi bir şeyler söylesin, bu hisleri normal karşılaşın istiyordu. Aklındaki karışmaya bir son versin diye deliriyordu. "Bilmiyorum." dedi Hoseok. Onun yorumda bulunmaması Jungkook'u delirtiyordu, o her olayın iyi ve insanın yüreğini rahatlatacak yönünü bulabilirdi ama yoktu, Hoseok bile bu konuda iyi hiçbir yan bulamamıştı.

"Aramızda düzene karşı gelecek tek kişinin Min Yoongi olduğunu sanardım, ne bileyim küçük Kook'umuzun bir Alfa'ya aşık olacağını."

Jungkook gülümsedi, Hoseok onun elini tutarak sıktı. Min Yoongi bakışlarını kafenin girişine çevirdi bir an ve ayırmadı, "Bakmadan bile Park Jimin'in geldiğini anlayabiliyorum." dedi Hoseok, genç Omega kafedeyse onunla birlikte oda arkadaşı da olmalıydı. Jungkook o yöne bakmaya çekiniyor olsa da onu görmenin nasıl hissettireceğini merak ediyordu. Onlardan birkaç masa uzakta oturuyorlardı. Yurt odasından çıkarken giymiş olduğu hırkası hâlâ üzerindeydi. Eline menüyü almış, dikkatini oraya vermişti. "Bir yere odaklanan birdi, iki oldu. Ben aşık arkadaşlarla başa çıkamam, sizi burada bırakır giderim." Hoseok'un söylenmeleri Jungkook'un bakışlarını çekmesine neden oldu, Yoongi'yi eliyle dürttü. "Bir gün gerçekten rahatsızlık vereceksin." Jungkook onu uyarmadan edemiyordu, arkadaşının bu tarz bir terslemede nasıl olacağını bilmiyordu.

i think i'm lost again' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin