♕ ALGI YÖNETİMİ | BÖLÜM ●6●

25.2K 899 13
                                    

Hellö 💦

Can ciğerlerim. Bölüm kısa ama bu bölüm biraz beyin yakacağından dolayı kısa tuttum. Bölümler tam hız gelmeye devam edecek.

Bu arada yorum atıyorsunuz bari satır aralarına atın len. Ben oradaki yorumların hepsini okuyorum.

Sizi seviyorum. İyi okumalarrr 🍭💕

Uyandığımdan beri girdiğim denge, algoritma, refleks dersleri beynimin bütün kapasitesini kullanmışım gibi bir hissiyat bırakmıştı üzerimde. Artık Zel'in üzerimdeki baskısı beynimden soyutlanmış, sanki hayatta sadece boş boş dolanmak üzerine gelmişim gibi hissediyordum.

"İyi misin?" dedi elindeki şırıngayı koluma saplarken. Başımı onaylar anlamda sallayıp iğnenin tenime saplanmasını izlerken sordum.

"Bu ne?"

"Çok çalışmandan dolayı kendini yorgun hissediyorsun. Onun için geliştirilmiş bir çeşit vitamin." dedi ve iğneyi çıkartıp üzerine küçük bir bant örttükten sonra elindekileri çöpe attı. Tekrar ekrana döndüğünde verdiğim sonuçları kontrol ediyordu.

"Küçükken atlet olmanın getirdiği bir avantaj şöyle dursun, satrançta da ustasın. Bir ara kick boks yapmışsın?" dedi bana soran gözlerle bakarken. Sadece başımı onaylar anlamda sallamakla yetinmiştim.

"Sadece silahta nişan almak konusunda biraz daha ustalaşman gerek. Reflekslerin güzel ama biraz fazla aktifler bu yüzden paniklemene neden oluyor. Bunu kontrol etmek için her gün ikişer saat çalışman gerek. Tepkilerin anormal denebilecek hâlde değil. Sadece bazı şeyleri çözümlerken kafanı çok fazla şeyle meşgul ediyorsun." dedi ve yeniden duraksayıp bana dik dik baktı.

"Nasıl iki şeyi birden düşünebiliyorsun?" dedi bu sefer de anlamaz bir şekilde.

O an, yıllardır bir şeyi yaparken farklı şeylerle uğraşmaktan hoşlandığım gerçeğinin kendime kalacak bir etken olarak hayatımda süreceğini sanırken şimdi karşımdaki kadın bütün sırlarımı ekrana bakarak bir bir ortaya seriyordu.

"Bilmiyorum."

"Bu güzel bir özellik olmakla beraber dikkatinin de dağılmasına neden oluyor." dedi ve ekranda birkaç şeye tıklayıp bana bir şeyleri açıklamaya devam etti.

"Burada kullandığımız alfabeden tam olarak anlamadığının farkındayım ama sorun değil. Bir hafta içerisinde bütün temel bilgilerini öğrenmiş olacaksın."

Dalgın hâlim gittikçe yok olup aklım başıma gelmeye başlarken anlamaz bir hâlde ona baktım.

"Bir haftada o yeni dili öğrenmemi mi bekliyorsun?"

"Tek başına öğrenmeyeceksin. Burada bulunduğun yüksek teknoloji yapay zekâlarla birlikte beynini en iyi kullanabileceğin kapasitesine yükselteceğiz. Beyin, gördüğü hiçbir şeyi unutmaz. Sadece bunu, kullanmadığın kanallarda bilinçaltında saklayabileceği karanlık odalara hapseder. Kilitli bir sandık olarak düşün." dedi ve gözlerimin içerisine dikkatle baktı. Fazla bir şey anlamasam da başımı onaylar anlamda sallamakla yetindim ama Zel, benim anlamadığımı fark etmiş gibi açıklamaya devam etti.

"Yani, bunu bir ders gibi seni tahtanın başına oturtarak sana öğretmeyeceğiz elbette. Yine buraya yatacaksın ve ben buradan seni ders moduna sokup uyurken -bir nevi hipnoz altındayken- burada kullandığımız dili öğrenmeye başlayacaksın." dediğinde hareket etmeden edemedim.

"Bunu nasıl yapabiliyorsunuz?"

"Daha öncesinde de sana açıklamıştım. Bizim teknolojimiz 100 yıl sonra dünyanın görebileceği en kapsamlı teknolojiyi kapsıyor. Sponsorlarımız ve altyapımızda bulunan bilim adamları, dünyaca bilinen teknoloji devlerinin çekirdek kadrosunu oluşturuyor. Piyasaya sürülen yapay zekâların bile en üst seviyesine ulaşabilmek adına binlerce bilim adamı çalışıyor, bulduğumuz en iyi bulguları daha da geliştirmek üzerine yeni çalışmalar başlatıyoruz. Yani, bulunduğun istasyonda her şey dünyada görebileceğin en iyi kavramını tesciller nitelikte." dedi ve karşısında durduğu ekranı bana çevirip önüme doğru sürükledi. Cihazı tutan ayaklar kolayca hareket edip önüme geldiğinde ekrandaki yazıları anlamasam da öylece ekrana anlayabileceğim bir yer var mı, diye baktım.

ÖLÜM ENDEKSİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin