"Dostum sizin ateşli aşk hayatınızı dinlemekten daha önemli işlerimiz var bizim. Hadi bir an önce buradaki işi bitirelim de gidip yemek yiyelim."

Doğu "Batı doğru söylüyor. Yalnız kaldığınızda devam edersiniz," dedi.

İkisi de bize böyle bir tepki vermekte haklıydı. Yaşadığım adrenalin ve Kuzey’in beni öpmesi yüzünden nerede olduğumuzu o an için unutmuştum. O yüzden fazla uzatmadan işimizin başına geri döndük.

Gözlerim Kızıl'ı bulmak için alanda dolaşırken, çevresini saran yeni gelenlerin hepsinin onunla ilgilendiğini gördüm. Alp'te elindeki bezi, su dolu bir kabın içinde yıkayarak, Kızıl’ın yüzündeki kanları temizliyordu.

Benim yanlarına geldiğimi görünce temkinli bir şekilde iki yana açıldılar ve geçmem için yol verdiler.

Kızıl’ın diğer yanına gidip diz çöktüm. İki elimi de yüzünün ortasına yerleştirip ısınmasını bekledim. Elim ısınmaya başlayınca yüzündeki yaralar iyileşmeye ve suratı eski haline dönmeye başladı. İşimi bitirince ayağa kalktım.

Alp bu sefer bakışlarını kaçırmadan gözümün içine bakarak konuşmaya başladı. Suratında yenilgiyi kabullendiğini gösteren bir ifade vardı. "Umay siz Kuzey'le öpüşürken grup olarak bir karar aldık."

Alp duraksadığı zaman başımla devam etmesi için bir işaret verdim. "Sürünün bize göre olmadığına karar verdik. Seren hariç, hepimiz sürüden ayrılmak istiyoruz. Birazdan hep birlikte buradan gideceğiz."

Bu kararını umursamadığımı göstermek için omuzumu silktim. "Siz bilirsiniz. Kimseyi sürüde kalması için zorlayamam. Çiftliğe mi dönüyorsunuz o zaman?"

Alp üzgün bir ifadeyle konuşmasına devam etti. "Evet, öyle karar verdik. Yine likantropi virüsü bulaşmış insanlara yardım etmeye devam edeceğim."

"Tamam. Yardıma ihtiyacın olursa haber vermeyi unutma. Kendi türümün zor bir durumda olmasından hoşlanmam."

Onlara sırtımı dönüp uzaklaşmaya başladım. Aklıma bir şey gelince tekrar geri dönüp Alp'in karşısına geçtim. Elimi yüzünün üstüne koydum ve Doğu ile Batı’nın ona verdikleri zararı iyileştirmeye başladım.

Alp özünde iyi birisiydi. Sahip olduğu servetle gününü gün edip yaşayabilirdi. Ama kenarda durup buna kayıtsız kalmak yerine insanlara yardımcı olmayı seçmişti. Böyle bir insanı dayak yemiş bir yüzle buradan gönderemezdim. O yüzden bana yakışanı yaptım. Alp'in yüzü iyileştiği zaman elimi geri çektim.

Yüzümde bir gülümsemeyle ela gözlerinin içine baktım. "Şimdi gidebilirsiniz," dedim ve yanlarından ayrıldım.

Adımlarım beni Kuzey, Doğu ve Batı'nın yanına getirdi. Her ne kadar onlardan uzakta konuşmuş olsak da hassas kulaklarıyla bütün konuşmalarımızı duymuşlardı.

Kuzey gözlerime baktı. "Sen iyi bir lupasın, bunu hiç bir zaman unutma."

Yeni gelenler ayrılacağı için, artık öğleden sonra yeni kulübeler inşa etmek için çalışmaya gerek kalmamıştı. Boşa çıkan zamanı kendimize güzel bir yemek hazırlamak için kullanabilirdik.

Onlara "Hadi eve gidelim ve karnımızı doyurmak için mangal yapalım," diye bir öneride bulundum.

Yaptığım bu teklife en çok Batı sevindi. Kuş yutmuş kedi gibi sırıtarak "Lupam bana bunlarla gel," dedi.

Doğu ise "Seren'i de barbekü partisine davet edebilir miyim?" diye sordu.

Doğu'nun bu kızdan hoşlandığı belliydi. Ben de ondan iyi bir elektrik almıştım.

"Seren'in bize katılmasını ben de çok isterim."

Seren'i aramıza kabul ettiğimi duyunca Doğu'nun yeşil gözlerinin içi parladı.

Seren'de grubumuza dahil olduğunda eve doğru yürümeye başladık.

Eve gelir gelmez herkes yemeğin hazırlanmasına yardımcı olmak için bir görev üstlendi. Birazdan mangal yüzünden zaten duman altında olacağımızdan kimse duş almaya gerek duymadı. Eti pişirme işini ise Batı üstlendi.

Aramızda görev bölümü yaptığımız için tüm hazırlıklar kısa sürede bitti. Etler piştiğinde hep beraber eğlenceli bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik.

Yemek işi bitince herkes işlerini halletmek için evin bir köşesine dağıldı. Ben de duş almak ve üzerimi değiştirmek için odama çıktım.

Duşun ardından üzerime bir şey giymeden yatağın üzerine uzandım. Saç makinesiyle kuruttuğum beyaz saçlarım dağınık bir şekilde yastığın üstünü kapladı. Bu şekilde yatarken Kuzey'in odasının kapısının açıldığını duydum. Birkaç saniye sonra ise benim kapım açıldı.

Kuzey beni yatakta sere serpe uzanmış görünce erkeksi bir şekilde gülümsedi ve beğeni dolu bakışlarını üzerimden çekmeden yatağın yanına yaklaştı.

Boğuk bir sesle "Çok güzelsin sevgilim. Seni seyretmeye hiç bir zaman doyamayacağım," dedi.

Üzerime doğru eğildi ve beni öpmeye başladı. Ben de ona karşı hissettiğim arzuyla cüretkar bir şekilde karşılık verdim.

Üzerimizde bir engel olmadığından tenlerimiz birbirine kesintisiz bir şekilde karışıyordu. Aynı anda ikimizin boğazından vahşi bir hırıltı çıktı. Artık diğer duyularımızı kapatmış ve sadece dokunma duyumuza odaklanarak birbirimizi hissetmeye başlamıştık.

Öpüşmemiz vahşi bir şekilde devam ederken artık bu kadarı bize yetmemeye başladı. İkimiz de bundan daha fazlasını istiyorduk, şu an birbirimizden hemen ayrılmazsak bu işin sonu birleşmeye doğru gidecekti.

Kapının sert bir şekilde açılmasıyla birlikte içeriye hava girdi. İçeri giren hava, biri tanıdık diğeri tanıdık olmayan iki kokuyu burnuma taşıdı. Kuzey hala beni öpmeye devam ettiğinden kokunun kime ait olduğunu anlamam ve tepki vermem biraz gecikti.

Sinirli ve hoşnutsuz birinin dudakları arasından çıkan kelimeler beni kendime getirdi.

"En sonunda eş seçimini yapmış görünüyorsun."

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now