O bana öyle bir bakıyordu ki, sanki beni silah çekip vurabilir ya da birden yüzüme tükürüp gidebilirdi.

"Neden?" dedi. Sadece kuru bir neden. Ama tek kelime tüm hislerine tercüman olmuştu.

Sustum ve bakışlarımı kaçırdım. Ne diyeceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu.

Onca kişiyi sivri diliyle darmaduman eden Çağatay Alazoğlu'nun şimdi dili dönmüyordu.

"Neden?" dedi yeniden fısıldar gibi. "Neden?"

Elini dudağına götürdü ve yüzünü buruşturdu. Muhtemelen geçen zamanla kabuk bağlayan yarası, uzun zaman sonra konuşunca acımıştı.

"Sana zarar geldiği için çok üzgünüm. Ne desen, ne yapsan haklısın. Ama hiçbir şey, kimsenin yanına kalmayacak. Merak etm-"

"Neden!"

Birden bağırınca kesilen cümlem ile gözlerimi yumdum. Çarşaf hışırtısı ile gözlerimi açtım. Çarşafı üzerinden atmış ve yastıkları yere fırlatmaya başlamıştı. Üstelik damar yolunu da sökmüştü.

"Neden! Neden! Neden! Neden!"

"Bade sakin ol, Bade."

Ona yaklaşmak istediğim zaman bana elindeki yastığı fırlattı. "Yaklaşma!" Attığı bir yastık kafama gelse bile o an umursamadım.

"Tamam." dedim. Elllerimi ona doğru uzatmış ve sakin olmasını işaret ediyordum. Ama o eline ne geçerse dağıtıyordu. Bu ihtimali önceden düşündüğümüz için, odada dağıtacağı sadece yastıklar vardı.

Ağlamaya başladığı zaman duvarın dibine çöktü ve yere vurmaya başladı. Damar yolunu söktüğü yer kanıyordu, çok fevri hareket etmişti..

Hemen önüne çöktüm ve onu dinlemeden ellerini tuttum. "Bade."

İncecik bilenleri, ona kıyasla iri ellerim arasında çırpınıyordu. "Dokunma!"

Onu bileklerinden kendime çektim ve hareket etmesini engelledim. "Sakin ol."

Elleri göğsümde hareketsiz dururken başını omzuma vurmaya başladı. Tek elimle iki bileğini tuttum ve diğer elimle başını sabitledim. Kendisine zarsr verecekti. Başını tutarken yavaş yavaş saçlarını da okşadım ve düzensiz nefeslerini toparlamaya çalıştı.

"Nefes al Bade. Şimdi ver.. al.. ver.. al.. ver.."

Nefesini düzene sokmayı başardığı zaman, bu sefer sessizce ağlamaya devam etti. Bir şeyler sayıklıyordu ama onu, kendi nefes sesimden net bir şekilde duyamıyordum.

Bilekleri elim arasında iyice güçsüzleşince onun yeniden bayıldığını anladım. Bileklerini bıraktım ve omzumdaki başını kaldırdım. Yüzü çok yakınımdaydı.

"Özür dilerim." dedim. Titreyen elimle(!) yanağını okşadım ve onu kucağıma aldım. Yatağa yatırıp yere attığı çarşafı üstüne örttüm. Telefonumu masanın üstünden aldım ve odadan çıktım.

Merdivenleri indiğim zaman salonda Behsat'ı gördüm. "Gülşah Hanım nerede kaldı?"

"Yolda abi geliyor. Az önce ne oldu öyle çığlıklar yükseldi."

"Kriz geçirdi yeniden. Gülşah Hanım gelince yeniden bir damar yolu açsın, diyeceğimm. Söktü öncekini."

"Kötü olmuş abi.."

Başımı salladım yapacak bir şey yok der gibi Ardından odama çıktım. Üstümü değiştirdim ve telefonumu elime aldım. Batuhan başta olmak üzere annemden dahi bir sürü arama ve mesaj vardı. Ofladım ve hiçbirine cevap vemredne telefonumu ceketimin iç cebine koydum.

BADE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin