Bölüm 1

52K 1.1K 372
                                    

Usul usul kulaklarımı okşayan Gangsta's Paradise melodisi eşliğinde yaptığımız yolculuğun sonuna geldiğimizi, şoförün güzel bir manevra ile sola girmesinden anlamıştım. Nınnınnınınnnı!

Ben arabanın içinden etrafa meraklı bakışlar atarken şoför arabadan indi ve ön taraftan dolandı. O kapımı açmadan ben açtım. Ben inerken bana 'ben açsaydım keşke.' der gibi baktı ama çok umursamadım. Nazikçe gülümsedim. Çok şükür Allah bize de kol vermiş güç vermiş. Yeniden şu ön ilikleme olayını yaptı ve eliyle dönen kapıyı gösterdi. Aklıma köyden indim şehre geldi haahah! Kapıya doğru ilerledim ve içeri girdim. Bu ne ya.. İçerisi resmen arı kovanı gibiydi. Birileri bir şey taşıyor, birileri birileriyle sohbet ediyor. Bazıları elinde dosya ile koşturuyor.. Arı kovanı güzel benzetmeydi..

Güvenlikten geçtiğim zaman beni bir adam karşıladı. O da önünü ilikledi. Gülümsedi. Sağ yanağında güzel bir gamzesi vardı. Sanki birisine benziyor ama kime? Yavşama. Yavşamadım ki iç ses..

"Bade Hanım siz olmalısınız?" Sesi güzel ama sanane?

Başımı salladım ve elimde tuttuğum çantamın sapına daha bir asıldım. Sebepsiz yere bana hanım denmesinden dolayı geriliyordum.. Bana Bade derlerdi, sadece Bade.

"Batuhan Alazoğlu." dedi ve elini uzattı. Uzattığı elini tuttum ve hafifçe sıktım. "Böyle buyurun, Çağatay Bey geleceğinizi bildirdi. Sizi odasında bekliyor."

Oflamamak için kendimi zor tuttum ve adamın nazikçe gösterdiği yoldan ilermeye başladım. Büyük bir topluluğun beklediği asansöre değil de sakin olan tarafa doğru yürüdüğümüz zaman, adamın kendisine özel bir asansörü olduğunu anlamıştım. Kızım para akıyoo akıyooo! Ayrıca, benimle olan adamı her gören kişi duruşunu ve yüzünü düzeltiyordu. Kimdi bilmem ama demek ki fazlasıyla saygın birisiydi bu şirkette.

Tek tuşla anında gelen asansöre bindik ve üçüncü kata bastı. Kısa süre sonra kata da gelmiş bulunduk. Yeniden eliyle buyur etti ve ben önden yürüdüm. Sanki yolu biliyoruz anasını satayım. Adam centilmen? Kes.

Koridorun sonuna kadar hiçbir şey olmadan yürüdük ve koridor sonunda ki odanın başında durdum. Çünkü başka yol kalmamıştı. Zeki kız.

"Müsaadenizle." dedi ve kapıyı tıklattı. Ardından kapıyı açtı ve başını uzattı. O an sabahtan aşina olduğum sesi duydum. "Buyursun lütfen."

Batuhan Bey bana döndü ve kapıyı sonuna kadar açtı. Bu 'içeri girebilirsin' demekti. Başımı hafif eğerek teşekkür ettim. Bana kalsa hiç konuşmazdım da, işte.. Şartlar.

Sabah çarptığım kişi, Çağatay Bey(!) masasından kalkıp kapıya doğru yürüdü. Ardımdan kapanan kapı ile odada sadece ikimizin kaldığını anlamıştım.

"Hoş geldiniz." dedi gülümseyerek.

"Hoş buldum."

Bana doğru uzattığı elini tuttum. "Çağatay."

"Bade."

Gülümseyerek ellerimizi ayırdık ve büyük siyah çalışma masasının önünde duran sandalyelerden birisine oturdum. O da masasına geçti. Ardından masaya daha çok yaklaştı ve boğazını temizledi.

"Sizi buralara kadar yordum ama.."

"Mühim değil." Şoföre de artistliği ben tasladım zaten.

"İçecek bir şeyler ister misiniz?"

Şuan da su hiç kötü olamazdı vallaha.. Arabada yolculuk boyu açık olan klima boğazımı kurutmuştu.

BADE +18Where stories live. Discover now