5

1.5K 89 25
                                    

🤎

Her yerim ağrıyordu. Öyle bir üşüyordum ki! Sanırım buz kalıplarındaydım. Donuyordum. Boğazlarım feciydi. Yırtılmıştı sanırım. Bir şeyler söylemeye çalıştım ancak sesim çıkmıyordu. Öksürmek istedim, boğazımın yırtıldığını hissettim. Elimi kaldırmak istedim ancak yapamıyordum. O kadar gücüm kalmamıştı. Sanırım fena hasta olmuştum. Gözlerimi açmaya bile güç bulamıyordum, sanki kemiklerimin arasına etlerim sıkışıyordu. Bu sefer bedenim tam anlamıyla çok acıyordu. Aldığım her nefes acı veriyordu. Az az almaya çalıştım.

Gözlerimi sonunda açtığımda bembeyaz bir tavan görmeyi beklemiyordum. Uzunca bir esnedim. Canım hala acıyordu. Öğürme isteğimin gelmesi ile kusmam bir oldu. Tabii yana doğru kalkıp eğilmiştim yapabildiğim kadar ancak çok acıtmıştı. Ağlamaya başladım. Cidden bedenim dökülüyor, çürüyor gibi hissediyordum. Her ettiğim harekette bir bıçak darbesi yiyordum.

Kapı tıklatıldı. Gel demeye çalışsam da bir ses çıkaramadığım için susmayı tercih ettim. Zaten çok geçmeden kapı açılmıştı. Zor da olsa başımı o tarafa döndürdüm ve gelenin Pepper olduğunu gördüm. Gülümseyerek yanıma geldi, elinde dosyalar vardı. Bu da ne yapmaya gülüyorsa, ölüyorum burada be kadın! Kusmuğumun olduğu yeri gördü ve yatağın yanına uzanıp bir şeyler yaptı.

"Durumun cidden kötü, Bella. Büyük bir hastalık geçiriyorsun ve seni çok yoracağından eminim." Çok teşekkürler ya sen nasıl teselli ettin beni öyle, ay yerim. Cidden yerim ben bu kadını! Başımı sallamaya çalıştım.

"Bu süreçte Bay Stark sana yardımcı olacak. Güzel doktorlar bulduk, ayrıca en güzel imkanları sunuyoruz iyileşmen için. Unutma, Stark bunu karşılıksız yapıyor. Seninle konuşması gereken şeyler olduğunu söyledi, bugün yarın yanına uğrar. Bir ihtiyacın olduğunda yatağın kenarında bir düğme var," Elimi hareket ettirip düğmenin üzerine getirdi, "Bu düğmeye bas. Birileri gelecektir." Son kez gülümseyip yanımdan ayrıldı.

🤎

Çok sıkılmıştım. Kalkıp etrafı gezmeliydim yoksa aynı tavanı görmekten patlayacaktım. Kalkmaya çalıştım, olmadı. Tekrardan denediğimde zor da olsa kalktım. Nefes almaya çalıştım ancak zorlanıyordum halen. Göz devirdim ve serumun takılı olduğu demiri tuttum, ondan destek alarak cama doğru yürümeye başladım. Hava karanlıktı, yanımdaki komidinde bir saat vardı. İki civarlarıydı. Camın kenarındaki koltuğa uzandım ve yavaşça zorlanarak oturdum. İki üç öksürükten sonra gözlerimi canlandırmaya çalışıp karşımdaki kocaman şehire baktım. Sanki ayaklarımın altındaydı. Avrngers kulesi oldukça yüksekti ve odanın bir duvarı baştan aşağı camdı. Gece saatin geç olmasına rağmen hala bu kadar kalabalık ve canlı olması hoş bir şey değildi ancak öyleydi işte. Kim bilir benim gibi sokaklarda yaşamaya alışmış kaç yürek vardı...

İlk önce kapım üç kere tıklatıldı, ardından açılıp kapandı ve ayak sesleri yavaşça yanıma yaklaştı. Tanımıştım, bu Nat'tı. Yemek masasından sandalyeyi çektiğini duydum, yanıma oturdu.

Zorlanarak da olsa ona baktım. Bana bakıyordu, baştan aşağı inceliyordu. Garibime gitmişti çünkü normal biri baktığında acırdı bana. Şu halime fena acırdı, ben olsam ben de acırdım. Ancak o ise bana şefkatle bakıyordu.

Gözleri gözlerime çıktığında hafif gülümsedi, gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim. Boğazımı temizleme ihtiyacı duymuştum. Ancak o kadar canımı yakmıştı ki bunu becerememiştim. Nat ayağa kalkıp bana bir bardak su uzattığında aldım ve küçük yudumlarla boğazımı yumuşatmaya çalışarak içtim. Zaten su ılıktı. Tekrar boğazımı temizlediğimde konuşabileceğimi hissetmiştim. Derin bir nefes aldım ilk önce olabildiğince.

"Şu an cidden bir duşa ihtiyacım var. Yardımcı olur musun?" Gözlerimi ona çevirdim. Cidden ihtiyacım vardı. Saçlarım çok yağlanmıştı, terlemiştim, ıslanmıştım, kokuyordum. Yüzüme bakıp gülümsedi.

"Epey zorlu gözüküyor, ama zor olan her şeyin üstesinden gelirim." Gülümsedim.

"Biliyorum." Kafamı salladım yavaşça. Sesimin çatallanmadan çıkması benim için zaferdi.

Ayağa kalkıp tek adımda yanıma ulaştı ve kolumdan tutup kalkmamda yardım etti. Zorlansam da yürüdüm. O kadar halsiz hissediyordum ki... Başım ağrıyordu, midem ondan hallice...

Banyoya girdiğimizde klozetin kapağını kapatıp beni oturttu. Duş kabinine gidip suyu açtı ve sıcaklığını ayarladı.

"Ilık olabilir mi?" Bana dönüp kafasını salladığında gülümsedim. Normalde soğuk sudan başka sıcaklıkta duş almazdım ancak bir an önce iyileşmem ve buradan kurtulmam için kendime iyi bakmam gerekliydi.

Nat, suyu ayarladıktan sonra lavabonun üzerindeki dolaptan bir bornoz ve saç havlusu çıkardı, kapıyı kapatıp arkasındaki askıya astı. Adımlarını bana yöneltti ve yanıma ulaştı. İlk önce üzerimdeki yeşil bez parçasından kurtuldum, sonra altımdaki pis pantolondan. İç çamaşırlarımla kaldığımda Nat, bana çıkarıp çıkarabilmeyeceğini sordu. İzin verdim çünkü baştan aşağı çitilenmem gerekiyordu. Çıplak kaldığımda bir gram utanmadım. Sonuçta bende olan onda da vardı.

Kolumdan tutarak beni duş kabininin içine soktu ve dayanamayacağımı düşünerek belki de küçük bir tabure koydu. Oturdum. Ilık suyu aşağı tarafımdan başlayarak yukarıya doğru çıkardı. Alışmıştım.

Tamamen ıslanınca saçlarımı şampuanladı. Masaj yapması ayrı hoşuma gitmişti. Şimdi bile o kadar rahatlamıştım ki...

🤎

Küçük çocuklar gibi havluma sarılıp duştan çıktım. Yine Nat'ın yardımıyla yatağıma oturdum. Baktığımda çarşaflarımın değişmiş olduğunu gördüm. Sanırım Pepper'ın işiydi.

Duş aldığım zaman içerisinde tek bir kelime konuşmamıştık ancak o, benim yanıma konulmak için gelmişti. Kim bilir ne kadar meşgul etmiştim onu. Aslında yapmak zorunda da değildi fakat neden bana böyle davrandıklarını hala anlamıyordum.

Dolaptan birkaç parça kıyafet çıkarmıştı beni giydirdiğinde üzerime baktım. Bunlar pembeydi? Pembe renginden nefret ediyordum. Bana küçüklüğümü hatırlatıyordu. Annemi hatırlatıyordu. Annemi hatırlamak istemiyordum.

Sonunda uzanabilmiştim. Natasha ilaçlarımı da içirip odadan çıkmıştı, bakıcım gibiydi. Çok mahçup oluyordum ona karşı.

Hala daha kendimi kötü hissediyordum. Her yerim ağrıyor, acıyordu. Başım ağrıyor, midem bulanıyordu. Derin bir nefes aldım ve tekrar uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Selamlarr. Çooooooook uzun zamandır yoktum biliyorum. Sürekli gidip gelmek beni de üzüyor ancak burdan daha önemli işlerim olduğunu bilmenizi isterim. Tekrardan hepinizden özür diliyorum. Lütfen mazur görün. Bu hafta sonu içerisinde bölümleri toparlayıp yayınlamaya çalışacağım. Hepinize teşekkürler. İyi günler. Öpüldünüz 🤎

Stark's Daughter || Bir Çift Kahverengi (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin