Aç şu kapıyı Ahsen, dedi sol melek.

Evet evet, kapıyı daha fazla açmazsam artık bir kapım olmayacaktı.

Kapıyı tüm sinirimi ellerime yönelterek lank diye açtım. Artık yüzüm nasıl bir haldeyse elini kapıya kaldıran Balamir Bey öylece kalakalmıştı.

Yumruk mu atıyormuş o ya, tekme anca kurtarırdı bu sarsıntıyı.

Derince bir nefes alarak gülümsemeye çalıştım ama gözlerimin altındaki iki parmak kadar morluk ve yorgunluğun gölgesi olan gözlerimden ne kadar anlaşılabilirdi ki bu gülümseme?

Umarım pişmiş kelle gibi görünmüyordum.

- Buyrun Balamir Bey.

Arkamdaki bomboşluğu görmesin diye bende kapının önüne çıkarak birazcık adamın dibine girmiş bulundum. Hani o kadar eşyalarımız gelecek falan dedik rezil olmayalımdı şimdi.

Bana garip garip bakarken çareyi kendi geriye çekilmekte buldu. Yoksa bilmem kaç metrekarelik koridorda aynı santimetrekare içerisinde can çekişecektik. Aslında benlik bir sıkıntı yoktu. Olurdu yani neden olmasındı değil mi.

- Bir kahve içmeye uğramıştım ben Ahsen Hanım.

Hain sol meleğim kendini yırta yırta kahkaha atarken bende gülmemek için zor tuttum kendimi. Yok yani psikoloji falan kalmamıştı.

Pardon hangi kahveyi içeceksin sen yavru?

Kahveyi geçtim ocak bile yoktu evde çakmakla mı pişirecektim ben kahveyi.

Çakmağın var mı ki Ahsen?, dedi sol melek usulca.

Yoktu valla. Çakmağım da yoktu benim.

Misafir nasibiyle gelir derlermiş de bizimkisi malesef pek münasip bir yere gelmemişti. Yazıktı günahtı bu dalyan gibi çocuğa.

- İçerisi pek müsait değil Balamir Bey. Geri çevirmek gibi oluyor ama...

Ardını getiremediğim cümlemle yüz ifadesi 180 derece değişti pek saygılı ev sahibimin.

- Bak Ahsen, kahve falan bahane. Daireden çıkmanı istiyorum ben. Yarına kadar topla pılını pırtını ben araba ayarlarım sen dert etm...

Zaten bir haller olan sinirlerimin beynime vurması 2 saniye falan almıştı. 36 saattir yok olan beyin hücrelerim aniden uyanmışlardı.

Kendimi dışarıdan görsem dönüşüyor derdim. Tırnaklarımın daha bir uzadığını, gözlerimin açıldığını, saçlarımın bile dikleştiğini hissettim. Boyum bir iki metre uzamış mıydı benim.

- Şaka mı yapıyorsun sen. Ne demek çık evimden.

Ofladı ve sağ elini kısa saçlarına daldırdı. Yüz ifadesi sıkılmış, bunalmış ve telaşlı gibiydi. Ne yazık ki hiçbir ifadesi umuruma gelmiyordu. Gelemiyordu.

- Lan ben bir yıllık kira ödedim sana. Ne demek yarın çık evimden. Çıkmıyorum hiçbir yere.

Tavana kaldırdığı gözlerini gözlerime kenetledi. Aramızda bir sinir alışverişi olmuşçasına benim sinirimde onun yüzüne yerleşmişti.

- Tüm parayı geri yatırırım hesabına. Hatta iste 2 katını yatırayım. Gerçekten evden çıkman gerekiyor.

Ağzım dehşetle açıldığında ne diyeceğimi bile bilememiştim. Bu saygısızlık karşısında adeta nutkum tutulmuştu. İnanamıştım.

- Para umurumda bile değil. Bir yıldan önce çıkaramazsın beni burdan

Teknik olarak para babamındı ama tabiki babamın parası benim param olduğu için pek de yalan sayılmazdı.

BalbeyamirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin