BÖLÜM 44: "YANGIN YERİ"

En başından başla
                                    

"Sen biraz dinlen Mine" dedi.

Soruyu ikinci kere ama bu sefer bağırarak tekrar sordum.

"Yakaladık" dedi. "Tufan yanlarında."

Öfkeli bir tonla "beni oraya götür." Diye bağırdım.

Pes etmeyeceğimi anladığı için "götüreceğim ama öne dinleneceksin."

Ezici bir ses tonuyla "ne dinlenmesi Can? Onları görmem lazım, yaptıklarının bedelini ödemeleri lazım."

"Ödeyecekler zaten!" diye bağırdı.

Öyle bir bağırmıştı ki yerimden sıçradım, bu bana ilk defa bağırışıydı, ilk defa bu kadar sert çıkışıydı.

Üzüntüden değil ama öfkeden ağlamaya başlamıştım. Sinirlenince ağlamaktan nefret ediyordum gerçekten.

Arkamı dönüp uzaklaştım.

Terasa çıktım ve bir sigara yaktım. Uzun aylar sonra ilk kez yaptım bunu. Bir önemi yoktu. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Kendimi sıktıkça da canım yanıyordu.

Hiçbiri önemli değildi.

Yanıma geldi, ona bakmadım. Beni izliyordu, ben de yüksek binaları.

Ağzımdaki sigarayı aldı, kendi içmeye başladı. Bir şey dememişti ama.

"Az önce öyle bağırdığım için üzgünüm" dedi.

"Önemli değil, geç bile kaldın" diye mırıldandım.

Omuzlarımdan tutup kendine çevirdi.

"Seni götüreceğim ama biraz uzan, olur mu?" Gözlerime baktı. "Lütfen" dedi. Gözleriyle yalvarıyordu.

Onaylar şeklinde kafamı salladım ve aşağıya inip odaya geçtim, yatağa uzandım pencereye döndüm. Sessizce ağlıyordum, gözyaşlarım yastığı ıslatıyordu.

Can bana bağırdığı için ağlamıyordum. Her şeyi yavaş yavaş idrak etmeye başladığım için. Mesela gerçekten artık anne olamayacağıma ağlıyordum, bebeğimin öldüğüne ağlıyordum.

En kötüsü de neydi biliyor musunuz? Can, hiçbir zaman baba olamayacaktı ve baba olduğu günü öğrendiği gün ile bebeğinin öldüğünü öğrendiği gün aynı gün oldu.

Beni terk etse, bıraksa ve gitse ona hak verirdim.

Belki de bunu yapmalıydı.

Yatağın yan tarafı çökmüştü, Can da yanıma uzanmıştı.

Beni kollarının arasına çekti, saçlarımın arasına öpücük kondurdu.

"Özür dilerim defalarca kez" dedi.

Hıçkırıklarımın arasından "ondan dolayı ağlamıyorum" dedim.

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu endişeli bakışlarla. "Bir yerin mi ağrıyor?"

Yüzümü yüzüne çevirdim, "benim yüzümden asla baba olamayacaksın, beni bırakırsan üzülmem" dedim.

Gözlerinden hüzün dolu bir ifade geçti.

"Bunu sorun yaptığına inanamıyorum Mine" dedi. Kırgın bir ses tonuyla. "Sence bu yüzden mi seninle birlikteyim. Çocuğumuz olmayacağı için seni terk edeceğimi mi düşündün gerçekten?"

"Bu bir sorun değil mi? Baba olmayı çok istiyordun ama sen"

"Saçmalama, bu bir sorun olabilir mi? Sen bana yetersin. Çocuğumuzun olması demek hayatımıza ortak edeceğimiz biri daha olması demek. Çocuğumuz yok diye sana olacak sevgim azalacak mı ya da olursa artacak mı? Bunun bir önemi yok ki. Sen benim dünyamsın tek başına."

GİRİFTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin