11

19.7K 1.8K 1.2K
                                    


Bugün benim doğum günümdü. Zaten yetişkin bir birey olarak, artık 20 yaşında girmiş olacaktım ve bu heyecan vericiydi.

Doğum günümü arkadaşlarım arasında kutlayacaktım ama bugün olan Bay Kim'in dersine de gidecektim. Onu görmek istiyordum, belki hatırlar ve tek cümleyle bana en iyi doğum günü hediyemi verebilirdi. Birkaç gün önce dediği gibi, reşit olduğumda görüşecektik.

Özel bir şey yapmadım; kot pantolon, beyaz tişört ve büyük siyah bir mont giydim. Sonuçta normal bir ders olurdu, en fazla benim doğum günümü birkaç kelime ile kutlayıp bitirirdi.

Taksi ile okulun önünde indiğimde derin bir nefes aldım, bugün ekstradan bir heyecan vardı üzerimde. Bay Kim her zamanki gibi kütüphanede bekliyordu. Cam kapıdan onu gördüm, bana ufak bir bakış attı. Üzerinde su yeşili bir kazak, kahverengi bir pantolon vardı. Ceketini sandalyeye asmış bilgisayarına dönüktü.

İçeriye girdiğimde sandalyesiyle tamamen bana döndü, gözündeki gözlüğü masaya bıraktı ve bakışları gözlerime tutundu. "Hoş geldin Jeon."

Heyecanla başımı aşağı yukarı salladım ve mırıldandım. "Hoş buldum Bay Kim." Her zamanki gibi masanın diğer ucuna oturdum. O da tekrar bilgisayara gömüldü. Çok güzeldi, su yeşili ona çok yakışmıştı. Gözlerimi her zamanki gibi ondan alamıyordum. O, parmaklarını bilgisayarın klavyesinde gezdirirken çantamdan test kitabını çıkardım. Evde asla soru çözmezdim ama buraya gelip gitmem işe yaramış gibiydi. Garip bir şekilde alışmıştım.

Kalemliğimi de çıkarmak için eğildiğimde Bay Kim'in sesini duydum. "Doğum gününü kutlamak için özel bir planın var mı?" Neden bunu sormuştu? Eğer planım yoksa benimle bir şeyler mi yapacaktı? Ya da öylesine mı soruyordu? En önemlisi doğum günümü kutlamasa bile hatırlıyordu!

"Şey... Akşam arkadaşlarımla ufak bir şey yapacaktık." Gözlerimin en derinlerinde gözlerimiz buluştu. Arkasına yaslandı ve elindeki kalemi döndürürken konuştu. "Akşama kadar vaktimiz var değil mi?"

Ne için vaktimiz olup olmadığını soruyordu? Bir şey demedim, bu sefer bakışlarımı kaçırmadan sessiz kaldım. O ise devam etti. "Bir şeyler yapmak ister misin?" Sesi oldukça kibardı.

Kendimi tutamayıp, "Ne gibi şeyler?" diye sorduğumda bakışlarını kaçırdı. Utanmış mıydı? Bay Kim'in bilinmeyen yanlarını keşfediyordum sanırım. Boğazını temizleyip konuşmaya devam etti. "Doğum günün için... İstemezsen sıkıntı yok." İstememek mi? Elbette istiyordum! Hatta şu an sevinçten ona sarılmamak için zor duruyordum. Bay Kim, doğum günümü kutlamak için beni dışarıya çağırıyordu. Birlikte benim 20. yaşımı kutlayacaktık. Aldığım en güzel doğum günü hediyesi işte buydu.

Ben düşüncelere dalmışken o tekrar sessizliği bozdu. "Jeon?" İstemediğimi düşünmemesi için hızlı hızlı konuşarak cevap verdim. "Elbette- yani, güzel olur. Evet, olur."

Yüzünde rahatlığın verdiği bir gülümseme oluştu ve ayaklandı. Bilgisayarını çantasına koyarken konuştu. "Harika, dışarıda bekliyorum o zaman."

"Tamam..." Ben cevap verirken o çoktan çıkmıştı. Gülümsedim, tatlıydı.

Ben de çıkardığım kitapları çantama tekrar yerleştirdim ve sırtıma takmaya gerek duymadan elimdeki çanta ile okuldan çıktım. Heyecandan ölecek gibiydim, bu yemekten çok daha farklıydı. Doğum günümü baş başa kutlayacaktık. Benim için çok özeldi bu.

Arabası önceki yerindeydi. Ön koltuğa bindim ve çantamı ayaklarımın üzerine bıraktım. Ona döndüm. Ceketini ve çantasını arka koltuğa bırakmıştı. Bir eli direksiyonda dinlenirken diğer eli boştaydı. Tanrı şahit ki gördüğüm en güzel görüntü buydu.

forgotten micWhere stories live. Discover now