"Anlıyorum abini."

"Kardeşin yokki senin Kurt."

"Gel anlatayım sana."

Koltuğun önüne oturduk. Dikkatle dinlemeye başladım.

"Aybüke annemin bir çocuğu oldu. Elifim. Çok tatlı bir bebekti. Hiç ağladığını hatırlamıyorum. Çok da güzeldi. Bir gün Elifin soluk borusuna süt kaçtı. Hastaneye gitti Aybüke annem ile babam. Hiç bir şey yok diyip göndermişler. O gece yatarken gizlice odasına girdim. Mavi gözleriyle bana bakıyordu. Hatırlıyorum elleri buz gibiydi. Yüzü bembeyazdı. Bir kaç değişik haraket yaptım gülsün diye. Çocuk aklı işte. Güldü. Son kez gördüm onu öyle. Sabah Aybüke annemin çığlıyla kalktım. Elif'in odasından geliyordu ses. Odaya bir girdim. Elif annemin kucağında. Aybüke annem Elif'i bağrına basmış bağırıyordu. Öldü Elif. Suçlu hissediyordum kendimi. En son ben gördüm. Soğuk olduğunu neden söylemedim diye içim içimi yedi hep. Neyse işte öyle."

Ellerim ağzımı çoktan bulmuştu.

"Kurt... Başın sağolsun."

Güldü.

"Neyse. Yatalım mı?"diye sordu küçük çocuk gibi. Sesi ilk defa böyle çıkıyordu.

"Yatalım."

Koltukta göğsüme doğru uzandı. Kollarını belime doladı. Bende saçlarıyla oyanmaya başladım.

"Uyuyayım mı güzelim?"

"Uyu."

Biraz sonra nefes alış verişleri düzene girdi. Uyumuş olmalıydı.

"İyi uygular sevgilim."

Saçlarına derince büyük bir öpücük kondurdum.

Yarım saat bir saat yattık. Ben yemek yapmak için kalktım.

Kurtun üzerini örtüm.

Mutfağa gidip neler yapabileceğimi düşündüm.

İlk önce pirinç ısladım.

Tarhana çorbasını koydum ocağa.

Sonra pilavı da pişirdim. Hepsini eski evde öğrenmek zorunda kalmıştım.

Masayı hazırladım.

İçeri Kurtu uyandırmaya gittim.

Kurtun titrediğini gördüm.

Elimi anlına koyup ateşine baktım. Ateşi vardı.

"Kurt. Kurt uyan hadi."

"Melek."dedi. Sesi titriyordu.

"Kalk hadi kalk."

"Çok üşüyorum ama,"

"Kalk hadi. Banyo yap. Sana çorba içireyim ilaç iç sonra geri yatarsın olur mu?"

Kafa salladı.

Destek vererek ayağa kaldırdım. Kim bilir kaç kiloydu bu adam!

"Hadi gir çık sen. Kıyafetlerini hazırlarım odaya. Bu arada sıcak suyla yıkanmıyorsun."

"Sen yıkasana beni."

"Kurt..."

Kafası yana doğru düştü. Hiç canı yoktu belliydi.

"Tamam."dedim sıkıntıyla.

"Hadi gir."

Küvetin içinde oturdu. Üstündeki tişörtü çıkardım.

Kas yığını adam!

"Ben arkamı dönüyorum altındaki pijamayı çıkar. Sadece pijamayı bak."

Kıkırdadı.

"Çıkardım."

Asla bel altına bakmadan Kurtu yıkamaya başladım.

Suyu ne sıcağa ne soğuğa ayarladım.

"Melek çok soğuk."

"Değil."

"Ben çıkıyorum. Havluyu koydum. Odaya hazırlarım kıyafetleri."

Odaya gidip kıyafetlerini ayarladım.

Odadan çıktım.

Biraz vakit sonra Kurt beni çağırdı.

"Melek..."

"Efendim?"

"Tişörtümü giydirir misin?"

İki bacağının arasına girdim.

"Kollarını kaldır."

Tişörtünü yavaşça kafasından geçirdim.

Giydirirken dengemi sağlayamadım, çığlık attım.

Kurtun kucağına düştüm. Dizim kasığına sürtülmüştü.

Yüzlerimizin arasında milimler vardı. Şaşkındım.

"Sen."dedi. Kendini tutmaya çalışır gibi bir hali vardı. Sesi hırlar gibi çıkmıştı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
🥵🔥

YAZAMADIM.

Farkında mısınız yorumlar düştü oylar düştü :(

GÖRÜŞMEK ÜZERE 💞

YaşanmamışlıklarWhere stories live. Discover now