2

83 40 89
                                    


Beş yıl sonra.

"Anne, nerdesin?"

Elimdeki okuma kitabıyla mutfağa girdiğimde annemden yeni bir kitap almasını isteyecektim, ne kadar bundan sıkılsada benim de tek sığınağım olan kitaplardı.

"Anne, ben bu kitabı bitirdim"

Diyerek elimdeki kitabı gösterdim, annem bir şey diyemeden, arkamdan babamın sesini duydum.

"Odandan çıkmana izin verdiğimi hatırlamıyorum?"

Sesini duymak istemiyorum. Annemle yalnız bırak beni.

"Ş-şey be-ben-"

"Bahane uydurma artık git odana otur yoksa olacakları biliyorsundur"

Sesimin titremesi bir yana onun bu tavrından nefret ediyordum. Hızlıca kafamı sallayıp odama doğru yürürken, önümü kesip boyumuzu eşitledi.

"Şu lanet kitapları okumayı kes artık."

Bu da neyin nesiydi? Umudumu benden yine çalıyordu? O bir hırsızdı hapishaneye gitmesi gerekmiyor muydu? Hayır hayır kesinlikle büyüyünce onu şikayet edecektim oradan da kurtulamazdı değil mi?

"Bekleme orada, odana."

Ayaklarım beni odama götürürken, babama karşı duramadığım için kendime kızıyordum.

Odama girdiğimde gözüme her şey fazla geliyordu. Yastığımı alıp yumruklamaya başladım en son onu yere attığımda, yorganı ordan oraya fırlatmaya başladım.

Babama olan sinirimi her bir hücremde hissediyordum neden acaba, dolabımı açıp içindeki kıyafetlerin hepsini bir tarafa fırlattım. Sonuçta babam temizletirdi değil mi?

Gözüme, çalışma masası diye alınan şey, takıldı onu da yığmalıydım yere hızlıca yanına gidip itekledim ama gücüm yetmiyordu doğru ya, benim gücüm neye yetiyordu ki?

Ağlıyordum hem de bağırarak neden kimse gelmiyordu, anne gel lütfen.

"YETER"

Başım ağrıyordu bu beni öldürebilirdi değil mi 'baş ağrısından ölen çocuk' bu haber belki bir umut olurdu benim gibi çocuklara. Tabii haber izleyebiliyorlarsa.

Ölmem gerekiyordu. Bir şekilde ölmem gerekiyordu.

Çünkü bunu hak ediyordum. Yoksa annem bana karşı neden bu kadar vurdumduymaz ve baba dediğim adam bana neden böyle davransın ki?

Masanın üstünü yere sererken, kapım açıldığında babam içeri söylene söylene giriyordu.

"Ağlama ar- ne yaptın sen? Bu odanın hâli ne? Akıllanmayacaksın değil mi?"

"Y-yorul-uldum"

Ağlamaktan boğazım acıyordu. Ama bu adamın umrunda olan sadece bu lanet odaydı.

Yanıma yaklaşmaya başladığını fark ettiğimde yerden elime ne geçiyorsa ona atmaya başladım.

"Onlar ne kadar haber var mı?"

Bu haldeyken bile hâlâ nasıl parayı düşünebilirdi bir adam?

Yanıma ulaştığında kollarımdan tutup beni durdurmuştu, zarar vermek istiyordum ona

"BIRAK BENİ"

"Sus, velet."

Kucağına aldığında tekme savurmaya çalışmıştım elleriyle engelemesine kadar başarıyla yapıyordum bunu.

Hareket alanımı iyice daratmıştı. Sessizce ağlamaya devam ettim, başka bir şey yapamazdım sonuçta değil mi?

Merdivenden aşağıya inerken yine o karanlık odaya doğru gidiyorduk. Bu evde neden karanlık bir odaya ihtiyaç duyulmuştu ki?

Kapıyı kapatıp, üstüme kilitlemişti sanki ben kapıyı açsam geri buraya tıkmayacaktı.

Beni katille birlikte bırakmıştı.

Bu sefer öylece oturmayacaktım, cesaretimi toplayıp ayağa kalkıp bir şeyler aramalıydım kendimi öldürebilecek bir şeyler...

*

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin