Ben bunu yapmış olabilir miydim? Ceza olarak beni bıraktıkları, daha doğrusu az sonra bırakacakları yerde bir imparatoriçe olmuş olabilir miydim? Uyduruyor muydu?

''Bana inan ya da inanma.'' dedi içimi okumuş gibi. ''Kendinden 'Zamansız' diye bahsediyordu günlükte. Zamansız. Başka bir evrene ait olduğunu düşündüm uzun süre. Tarih soygunları beni her zaman etkiler ama bu seferki başkaydı. O kadın,'' Durup yüzüne aptal bir sırıtış yerleştirdi. ''Sahi senden o kadın diye bahsetmem seni rahatsız ediyor mu?''

''Keyfine bak.''

''O kadın beni büyülemişti. Ama imparatora ne yaptı bilmiyorum...'' gülmeye devam etti. ''Pek hünerin varmış gibi durmuyor.''

Onu duymazdan gelmeliydim. ''Günlük nerede şimdi?''

''O günlük 2145'te kaldı. Soygunu öğrendiklerinde tek başıma yaptığımı söyledim. Bunu ekibimi ateşe atmamak için yapmadım. Ben bencil bir adamım.'' Arkasına yaslandı. ''Belki bu kadına,'' kolyeyi gösteriyordu. ''Daha yakın olurum diye yaptım.'' Güldü. ''Ama bu kadar yakın olmaya ben bile hazır değildim.''

''Senin cezan olduğumu düşünüyorsun şimdi de.''

''Hayır düşünmüyorum, buna eminim. Biliyorlardı. Beni uzun süredir izlediklerine emindim. Seninle aynı trene binmemi istediler. İlk cezamda 2080'e bırakıldığımda onlarla epey dalga geçmiştim. Trene yanımda bu kolyeyle bindim. Tıpkı şu an yaptığım gibi. 2080, ceza gibi bir yıl değildi. Üstelik usta bir hırsız için. Tam bir yıl boyunca sosyetenin içinde zengin kadınları manipüle ederek yaşamımı bir kral gibi sürdürdüm. Zaman Treni'nin yapımını tamamladığı konuşuluyordu, tarih 2081'i gösterdiğinde zaten bir sefer yapacağından ve dosyam kabarık olduğu için yolculardan biri olacağımdan emindim. Bu benim için bir ceza değildi. İmparatoriçeye daha yakın olmak benim için bir hayaldi. Sen onların bana verdiklerini düşündükleri bir cezasın yalnızca.'' Gözlerimin tam içine parıldayan gözlerle bakıyordu. ''Sen benim için bir hayaldin.'' Güldü. ''Eski moda bir hayal.''

Rahatsızca yerimde kıpırdadım. ''Şimdi beni iki yüzlü yıllara bırakacaklar ve gidip bir imparatorla evleneceğim öyle mi?'' Derin bir nefes aldım. ''İstemiyorum, korkuyorum.''

''Tam olarak öyle sayılmaz.'' Camdan dışarıya baktı. ''Zaman Treni'nin ilk seferi tarihe bir felaket olarak geçti. Başarısızdı.''

''Ne? Neden? Ka- kaza falan mı yapacağız yoksa? Söyle, bir şey söylesene, bakma öyle!''

''Sakin ol.'' dedi yalnızca.

''Hep bir şeyler söyleyip sakin olmamı bekleme. Madem bu başarısız bir sefer, o halde ben nasıl o günlüğü yazmış, o yıla gitmiş olabilirim?''

''Bilmiyorum. Bunu bir sır olarak tuttular.''

''O zaman nereden biliyorsun bu seferin başarısız olduğunu?''

''Tam yirmi yıl boyunca bu ceza olayını askıya almışlar. Yirmi yıl sonra tekrar ortaya çıkmış. O zamana ait belgelerde çeşitli teoriler var ama neler olduğunu yolcular ve hükümetin üst üyeleri dışında kimse bilmiyor. Bak şanslıyız işte, şimdi öğreneceğiz.''

''Ne gibi teoriler var?'' Bu adam neden bu kadar rahattı? Kim bilir babam bu olaylardan sonra nasıl korkmuştu... Aziza, o da bir şeylerin ters gittiğini anlamış olmalıydı. Annem bir yerlerden bizi izliyorsa çok üzülüyor olmalıydı. Bir imparatorluk yönetmem onun için bir teselli olur muydu ki?

''Bu trenin zaman tünelinde sıkışıp kaldığını ve yolcuların bir süre sonra can verdiğini söyleyenler var. Ama sen yerine sağ salim ulaştığına göre bu bir yalan. Bazıları da görünmezlik pelerinin kalktığını ve treni gören insanların trene saldırdığını söylüyor ama bu şeyi hiçbir insan eli yok edemez.''

''Sen ne düşünüyorsun?''

''Karşımda oturan kadının yüzünü ezberlemem gerektiğini.''

Kaşlarım çatıldı. ''Hiç korkmuyorsun değil mi? Gideceğin zaman seni hiç korkutmuyor, hiç endişe duymuyorsun, arkanda bıraktığın tek bir kişi bile yok çünkü.''

''Benim hakkımda zırvalamayı kes ve öp beni. Bir daha ne zaman iki yüz yıllık bir devletin temellerini atan genç bir kadın göreceğim ki?''

''Sen...''

''Ben ne?''

''Çok adisin.''

Güldü. ''Bu kadar mı?''

Yerimden kalkıp kapıyı açtım. ''Biraz senden uzaklaşmam lazım, yoksa ölebilirim.''

Koridora çıktığımda arkamdaki bağırışını duydum.

''Çok uzaklaşamazsın, sen benim cezamsın. Unuttun mu?!''

Sonra kısa ama keyifsiz bir kahkaha.

ZAMAN TRENİWhere stories live. Discover now