7. ACININ KRALI VE UMUDUN KRALİÇESİ

Start from the beginning
                                    

"Çikolatalı milkshake sevdiğimi nereden biliyorsun?"

"Babanla konuşmuştuk çok önceden." Gülümsediğini gördüğümde hayretle aldım elinden bardağı. "Ondan öğrenmiştim."

"Ne kadar önceden?"

Sorumdan sonra bir müzik açmak istedi. Cevap beklediğimi söyledim susmasına karşılık olarak. "Bıçaklandığın zaman. Yani babanla ilk karşılaşmamızda." Çok fazla süre vardı arada. Babamdan öğrendiği gibi hafızasında saklamış bu bilgiyi. Buna daha çok şaşırdım. Dudaklarım pipete giderken şarkıya verdim kendimi. Hoşuma gitmeyen bir şarkı denk gelmişti. Değiştirdim şarkıyı. Bir kere daha... Ve bir kez daha. En sonunda Sertap Erener'in Aşk şarkısı geldi. Bu şarkıda durdum. Şarkıda durmam Ayaz'ın ilgisini çekmişti. "Sever misin bu şarkıyı?" diye sordu sessizliğini bozarak.

"Sertap Erener'in şarkılarını severim." diyerek bütün şarkılarını kattım hesaba.

Arabayı sürmeye devam ederken gözlerini benim gözlerime değdirdi bir anda. İki saniye anca sürmüştü bana bakması. "Sesini açar mısın?" diye sordu tebessümle.

"Tabi." Şarkının sesini açtığımda içeceğimi yeniden yudumladım. "Sen de mi seviyorsun?" dedim, direkt onayladı. Gülümseyerek bir yudum daha aldım içeceğimden. Çikolata bana mutluluk veriyordu. Ayaz da bunu biliyordu ve bu yolu kullanıyordu. İçimdeki heyecan ve yüzümdeki tebessümle dışarıya baktım. Birimize mutluluk veren şeyi, diğerimiz dudağına süremiyordu. Alerjisi vardı çünkü Ayaz'ın. "Ayaz," diyerek yüzüne baktım yeniden, aklıma bir soru gelmişti. "Ne zamandan beri Siyah Emare Örgütünün liderisin?"

"Tanıştığımızdan beri."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"

"Sen hayatıma girdiğinden beri, Güvercin." Ciddiyetle baktı yüzüme. "Karşıma beyaz elbiseyle ilk çıktığın günden beri SE lideriyim. Ben Siyah Emare'yi o gün, senin için kurdum. Henüz çocuktum ama zihnimde vardı Siyah Emare. İsmi de acılarımın emarelerinden geliyor. Senin sardığın yaralarımın acılarından ve emarelerinden..."

Ciğerlerimi tamamen nefesle doldurdum. "İlginç." diyebildim sadece. Araba yavaşlarken Ayaz beklentiyle yüzüme baktı. "İlk defa konuştuğun bir kız çocuğu için hemen bir grup kurman ve bunu örgüt haline getirmen ilginç." dedim açıklık getirmek için.

"Sen, o gün sadece bir kız çocuğundan daha fazlasıydın benim için. Umuttun, dosttun, lalelerimi güvenebileceğim tek insandın."

"Hâlâ öyle miyim?" Beklentiyle baktım yüzüne.

"Öylesin, umudum ve lalelerimi güveneceğim tek insan sensin." Arabayı durdurdu. "Hâlâ..." diye fısıldadı. Dostu olmadığımı söylemesine takılmıştım, nedenini sordum. "Açık sözlülük sever misin?" diye sordu o da. Gelecek cevap beni tedirgin etti ama yine de onayladım. "Seninle daha ileriye gidebilirim." Şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalkarken Ayaz içeceğini aldı. Ben de arabadan indim. Bina şehir merkezinin içinde değildi, şehrin kuytu köşelerinde kalmıştı. Simsiyahtı. Dış mekan tamamen simsiyahtı, camları ise maviydi. Ara ara da beyaz güvercinler görüyordum. "Burası benim mekanım, Güvercin."

"Ben de artık sizdenim. Değil mi?"

Bir adım atıp bana yaklaştı. "Sen her zaman bizdendin." Gülümsememi izleyip mekana döndü. Ben bir adım attım binaya doğru ama Ayaz hareket etmedi.

LALELERİNDEN SERİSİWhere stories live. Discover now