8.BÖLÜM

19 3 0
                                    

Merhaba, hoş geldiniz

Keyifli okumalar dilerim🖤

Telefonum titrediğinde bir dakika boyunca nerede durduğunu anlamaya çalıştım, sonra kendimi zorla kaldırarak baktığım kitaplığımın içinde buldum

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Telefonum titrediğinde bir dakika boyunca nerede durduğunu anlamaya çalıştım, sonra kendimi zorla kaldırarak baktığım kitaplığımın içinde buldum. Defterleri karıştırırken orada unutmuş olmalıydım.

Mesajı gönderen kişinin 'Asya' olduğunu görünce tüm sinirlerim gerildi. Mesajı açacak mıydım? Kendimle kısa bir savaş versem de merakıma yenik düşerek açtım.

"Aşağıdayım. Konuşacağız."

Ekranı kapatarak birkaç saniye boyunca sadece kendimi dinledim. Aşağı inecek miydim, inmeyecek miydim? Kendimi nasıl hissediyordum, korkuyor muydum? Şaşkınlıkla fark ettim, sakindim. Çok sakindim. Resmen rahatlamıştım. Beni asıl korkutan da bu hislerdi.

Dolabımda en önde duran montumu alıp cebime cüzdanımı atarak parmak uçlarımda odamdan çıktım. Eylül'ün kapısı kapalıydı, ev çok sessizdi. Bu sessizliği bozmamaya özen göstererek, telefonumun ışığıyla hole kadar ilerledim ve portmantodaki kasenin içinde duran ev anahtarlarını alıp boş olan cebime attım. Benim olduğunu tahmin ettiğim bir spor ayakkabıyı elime aldıktan sonra kapıyı yavaşça çekerek evden çıktım. Asansöre binerken kalbim, ne yapıyor olduğumu hatırlatmak istercesine daha hızlı atmaya başladı.

Umarım kadının yanında o adam da olmazdı.

Apartmanın giriş kapısındaki camdan bakıp kadını ağaca yaslanırken gördüğümde büyük bir aptallık yaptığımı anladım ama artık çok geçti, kadın beni görmüştü.

Apartman kapısını arkamdan çarpmasın diye dikkatlice kapatıp küçük adımlarla açık havaya çıktım. Yüzüme çarpan serin rüzgâr, uykusuzluğun getirdiği uyuşukluğu anında yok ederken derin bir nefes aldım.

Dimdik bir duruşla kadının karşısına geçtiğimde yüzündeki ifade değişmedi, ellerini cebinden çıkarmadan beni baştan aşağı süzdü. "Pusula nerede?"

"Benden aldın ya bugün." Öyle bir bakış attı ki, kendimi dünyanın en aptal insanı gibi hissettim.

"Sert davrandım diye asla özür dilemeyeceğim." Cevap vermediğimde kaşları çatıldı. Ondan tepki alabilmek önemli bir zaferdi. "Oyun oynama, pusula nerede?" Kaş çatma sırası bendeydi.

"Neden geldin, ne konuşacaktın?" Birkaç saniye öylece yüzüme baktı, ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.

"Sen neden hatırlamıyorsun ne konuşacağımızı?" Beni mi deniyordu yoksa gerçekten bir şey konuşacaktık da ben mi unutmuştum? Kendime bile verecek cevabım yoktu, o yüzden sabit bir ifadeyle yüzüne bakmaya devam ettim. "Yolculuk yapmışsın." Bu kanıya Gökalp'in vardığı kadar çabuk varmıştı. "Hangi evrenden geliyorsun?"

ANAFORМесто, где живут истории. Откройте их для себя