40. Bölüm ☁ Teklif

Start from the beginning
                                    

Diğer kolu bir yılanın avının bedenine sarılması gibi yavaşça belime sarılmıştı. Kim bu kadar güzel öpebilir ki? Böyle güzel dokunabilirdi?

Bu onu istememe sebep olmuyordu. Bu hep bulunduğum anın içinde olmak istememe sebep oluyordu.

Şimdi sırada dudaklarını dudaklarımdan ayırarak beni cezalandırmak vardı. Alnını alnıma yasladı ve derin bir nefes verdi. Bu nefesle gözlerimi daha da yumdum.

''Peki o seni böyle öpebilir mi? Onu bırak seni bu dünyada böyle öpebilecek biri var mı?'' dediğinde gözlerimi kırpıştırarak açmayı başarmış ve onun gözlerinin içine dikmiştim. ''Hadi öptü diyelim. Böyle hissettirebilecek biri var mı?'' dediğinde tam ona sarılmaya yeltenmiştim ki beni durdurdu. ''Yaptığın her şeyi kendi isteğinle yaptığını unutma. Ve yaptığın hiçbir şey hiçbir şeyin bahanesi değil. Unutma,'' dediğinde çenesinin ne denli kasıldığına yakından şahit olabiliyordum.

''Senin için. Onun dikkatini dağıtmak için,'' diyebildim. Fısıltılı çıkan sesime ben bile garipseyerek bakmıştım ama onun yüzünde o tanıdık alaycı gülüş belirmişti.

''Benim için bir şey yapma. Ben zaten benim için yapmanı istediğim şeyleri söylüyorum. Senden az önceki şeyi ben istemedim. Sen kendi isteğinle yaptın,'' dediğimde gözlerimi sinirle yummuştum.

Gözlerindeki tiksinme ifadesi için çok uğraşıyor muydu? Benden iğrendiğini düşünmem için çok uğraşıyor muydu? Onun önünde kaçıncı birini öpmem bu?

Sözde hep o benim canımı acıtıyor bilmem ne. O şimdiye kadar kimseyi benim önümde öpmedi ama ben... Gerçekten kendimi çok ucuz hissediyordum. Tıslayarak gülmesi beni daha suçlu hissettiriyordu. Uzaklaşan adımlarını işitebiliyordum. Gözlerimi açmadan sordum.

''Mutlu musun bari?'' dediğimde adımlarının sesi tekrar bana yaklaşmaya başlamıştı. Tam karşımda dikildiğini hissedebiliyordum. Gözlerimi açmadan devam ettim. ''Önce beni bir şey yapmam için mecbur ettin. Sonra bir öpücükle beni yavaşça onardın. Kalbimi hızlandırdın. Zerre istemeden yaptığım bir şeyi aklımdan çok güzel bir şekilde çıkardın. Sonra yaptığım şey için dünyadaki en ucuz ve en iğrenç şey gibi hissetirdin. Gözlerindeki o ifade saniyesinde kalbimi kuruttu. Şu anda karşındayım diye canım acımıyor mu sanıyorsun. Ucu yakılmış bir mektup gibi acılı, eksik ama tutkulu... Bu sensin. Acı çekiyorsun, çektiriyorsun ama bir öpüşle tüm bunları unutturmayı başarıyorsun. Eksik olansa alaycı gülüşlerinin arkasına gizlediğin gerçek bir mutluluk. Ne zaman mutlu olduğunu hatırlıyor musun? Eğer şu anda beni böyle bir durumun içine soktuğun için mutluysan devam et. Çünkü ben senin minicik bir tebessümün için bile bu anı defalarca kez yaşamaya hazırım. Bu kadar ucuz hissetmeye razıyım. Ama sorun şu ki sen o eksik parçayı hiçbir zaman gerçekten bulamayacaksın,'' dediğimde gözlerimi açıp ona bakmadan arkamı döndüm ve gözlerimi açıp hızlı adımlarla odadan çıkıp koşarak koridorun diğer ucuna ilerlemeye başladım.

Oldukça kısa bir mesafe olmasına rağmen sırtımda taşıdığım tonlarca yük nefesimi kesip beni çoktan nefes nefese bırakmıştı bile.

İçeriye girmemle İpek şaşkınca bana yöneldi.

''İyi misin?'' sen dediğinde yanan gözlerim için hala direniyordum. Titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı çaresizce iki yana salladım.

''Kuzey'in önünde Yiğit'i öptüm. Kuzey benden böyle bir şey beklemediği için beni affetmeyecek,'' dediğimde sesim çoktan titremeye başlamıştı bile. İpek ağlamak üzere olduğumu anlayacak olmuştu ki gözlerine bir hüzün bulutu çökmüştü.

Ben gözyaşlarımla sert bir şekilde savaşıp onları bastırırken İpek profesyonel bir şekilde dikkatimi başka bir yöne çekmeyi başarmıştı.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now