20 | Mutlu Aile Tablosu

Start from the beginning
                                    

Gözlerini sıkıca yumdu ve derin bir nefes aldı.  

"Leon bitti başkası başladı anasını satayım. Ulan adam evlendi evlendi!"

Gülmemek için kendimi zor tutarken abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. "Olabilir! Evlenmiş ve üstüne bir de çocuk yapmış olması onu kıskanmama engel değil."

Aslında teknik olarak, çocuğu evlenmeden önce yapmıştı. Hain.

"Kimin yeğeni be! Milli maçlar başlasın bir gün birlikte izlemeye gideriz," dedi Deran amcam göz kırparak.

Sevinçle el çırptım. "Ay olur olur, gideriz." 

Olur olur yeriz.

"Yok, gidemezsiniz. Gidemezler, değil mi baba?" Yekta bakışlarını Kenan beye çevirdiğinde, Kenan bey başını iki yana salladı.

"Sana ne lan," dedi tek kaşını havaya kaldırarak. "Kızım isterse tabi gidebilir. Sana mı soracak?"

"Sapla be abim!" Deran amcam coşkulu bir sesle yükseldiğinde, Yekta öldürücü bakışlarını ona yöneltti bu kez.

"Amcacım," dedi bastıra bastıra. "Dikkat et yarın bir gün sana da saplanmasın."

Amcam, yalancı bir şaşkınlıkla ona baktı ve "hih" diyerek ellerini ağzına kapattı. 

"Babam," dedi dedeme hitaben. "Duydun mu babam? Bana saplamalı maplamalı konuştu. Vur onu, öldür onu Yusufi."

"İkinizi birden vuracağım şimdi. Ayrıca, torunum istesin evinden aldırıp getirtirim o topçuyu."

Dedeme adeta gözlerimden kalpler fışkırarak baktığımda bana kocaman gülümsedi. 

İnsanın değer görmesi ve sevildiğini hissedebilmesi, tarifi olmayan bir mutluluk uyandırıyordu.

Gittikçe bu eve, aileye alışıyordum ve bu iyi miydi, bilmiyordum.

Ortamdaki gerginlik dağılmışken ve hepimizin yüzünü hafif birer tebessüm kaplamışken zilin sesi tekrar doldurdu kulaklarımızı fakat bu kez gelenlerden neredeyse emindik.

"Bu sefer de Beran amcamlar değilse şuraya bayılırım." Tamay homurdandığında gülmeden edemedim. 

Ayaklandığımızda, annem bizden önce davranarak kapıyı açmaya gitti. Bir kaç sevinç nidası ve Fatih'in telefondan aşina olduğum sesiyle, gelenlerden kesinkes emin olmuştuk. 

"Nerede? Yeni kuzenim nerede yenge?"

Heyecanlı bağırtısı bize kadar ulaşırken, Caner abim hemen önüme geçti ve beni arkasına sakladı. Anlamsız bakışlarım sırtını bulduğunda, başını hafifçe bana çevirdi. 

"Bu Fatih seni yer güzelliğim, sessiz ol, abin seni koruyacak."

Başımı iki yana sallayarak arkasından çıktım. "Ben korurum kendimi çakma süperman, hiç merak etme."

"Emin misin?" dediğinde tam cevap verecektim ki, salonda beliren bedenlerle susmak zorunda kaldım.

"Amanın!" diye bağırdı Fatih, bakışları benimle buluştuğunda.

Uzun boyluydu, bebeksi ama yakışıklı bir yüzü vardı. Uzun sayılabilecek saçlarını yana yatırmıştı. Üzerinde deri, kürklü bir ceket ve açık renk mom jean vardı. Ceketin içine giydiği balıkçı yaka kazakla ve kolyesiyle, gerçekten karizmatik görünüyordu.

Koşa koşa yanıma geldi ve önümde durarak beni baştan aşağı süzdü tıpkı benim ona yaptığım gibi.

"Lan bu ne? Bu öküzlerin, bu dağ ayılarının," derken parmağını abi tayfasında gezdirmişti. "Nasıl bu güzellikte bir kardeşi olabilir? Kız sen ne güzel bir şeysin maşallah sana nas felâk."

Mayıs ÇiçeğiWhere stories live. Discover now