20 | Mutlu Aile Tablosu

Start from the beginning
                                    

Tamay ve Caner abim dedeme kötü kötü bakıyordu. Emir abim, Yekta ve Barış ise tepkisizdi.

"Bakmayın bana öyle," dedi dedem ikisine hitaben. "Geri mi gönderseydik kızı? Kötü bir geçmişimiz bile olsa bir zamanlar ailemizden biriydi."

Tamay alayla gülümsedi. "O kızın tek bir kötü hareketinde, seni bile dinlemem dede. Tutarım kolundan atarım kapıya."

"Mayıs, senin için sorun yaratır mı bu güzelim?"

Kenan bey yumuşak bir sesle bana hitaben konuştuğunda, ona dönerek başımı iki yana salladım. "Bana ya da size bulaşmadığı sürece sorun yok."

"Merak etme babaannesinin bal kuzusu, yapamaz bir şey."

"Anne, herkese kuzu demeyi keser misin rica ediyorum ya. Yakında topluca kuzu sesi çıkaracağız." Deran amcamın isyanla söylediği sözler, az önceki gergin ortamı az da olsa dağıttı ve yüzlerimizde bir gülümseme oluşturdu.

"Sen sus keçi! Otuz yaşındasın otuz, ne sevgilin var ne flörtün. Ağabeylerini örnek al biraz git bana bir gelin bul."

Amcam, bir süre şaşkınlıkla babaanneme baktı. Ağzı "o" şeklinde açılmıştı ve gerçekten yüzündeki şaşkın ifadeyle komik görünüyordu.

"Pes," dedi ellerini havaya kaldırarak. "Gerçekten pes. Konuyu kuzudan nasıl benim evlenmeme getirebildin? İnanılmaz bir şaşkınlık içerisindeyim..."

"Babaannem haklı Deran. Evlen artık düş yakamızdan." Yekta'nın sözleri üzerine, amcam çatık kaşlarla ona döndü bu kez.

"Sus lan, sanki sen çok farklısın. Aramızda üç yaş var Yekta efendi, senin de yaşın geldi artık."

Ne münasebet?

Yekta'nın evlilik yaşı falan gelmemişti. Aralarındaki koskoca üç yaş farkı amcam her ne kadar küçümsese de, fazlaydı işte. Yekta'nın evlenmesine daha yıllar vardı.

Hem, yazık olurdu evleneceği kadına.

Kimse kocasının Yekta olmasını istemezdi, istememeliydi. 

"Ne alaka?" dedim kendime engel olmayarak. Herkesin bakışları bana döndü. "Kim bunu ne yapsın ayrıca? Yazık olur o kıza."

Kesinlikle ama kesinlikle kıskanmıyordum. Bunlar, gerçeklerdi sadece.

Yekta yüzüne serseri bir gülümseme yerleştirdi ve kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi. "Amcam haklı bence. Babaanne yok mu bana uygun bir aday?"

Kaşlarım, gözlerimle birleşmek pahasına aşağı inerken, "Yok," dedim hızlıca. "Yani yoktur. Sen hiç aynaya bakmıyor musun? Bu tipi hangi kız beğenir?"

"Bir sürü kız," dedi ukala bir şekilde.

Hayır Mayıs, kıskanmıyorsun. Sadece gerçekler.

"İyi, git evlen o bir sürü kızla o zaman. Kanuni'ni hareminden kur kendine. Rezil. Ama bil diye söylüyorum, çirkinsin yani Yekta. O kızların da gözleri falan bozuktur. Yoksa mümkün değil böyle bir tipi beğenmek, çirkin tipli!"

Elini havada salladı bir kaç kez ve koltukta öne doğru eğildi hafifçe. "Yalnız bil diye söylüyorum, kızların gözleri falan bozuk değil. Sadece sen, beni kıskanıyorsun."

Ağzımdan histerik bir "hah" nidası kaçtı.

"Seni mi? Güldürme beni. Merih Demiral mısın sen? Neyini kıskanacağım senin?"

Yüzündeki gülümseme soldu ve tıpkı benim gibi kaşları çatıldı. "Merih Demiral ne alaka kızım şimdi?"

"Kıskanacağım tek erkek o."

Mayıs ÇiçeğiWhere stories live. Discover now