10. Bölüm: "Film Gecesi"

Start from the beginning
                                    

"Ailen hariç başka kimsen yok mu? Arkadaşların veya... Sevdiğin biri?" Bir an için sevdiği birinin olduğunu düşünmek kalbimin acıyla bükülmesine sebep oldu. Altay'ın gözlerinde dalgın ve acılı bir ifade belirdi.

"Hayır yok..." Duraksadı. Sanki içinde bir zehir vardı ve konuşarak o zehri kusacaktı. Ama Altay kusup o zehirden kurtulmak yerine zehri içinde tutuyordu. "... Sadece bir zamanlar hep yan yana olduğumuz, kardeşlerim dediğim insanlar vardı."

"Artık yan yana değil misiniz?"

"Hayır karşı karşıyayız." Gözlerinde ki ifade saniyeler içinde değiştiğinde siyah harelerinde yırtıcı bir ifade gördüm.

"Peki neden karşı karşıya sınız?" Diye sordum. Kahve kupasını kavrayan parmaklarım sıcaklıktan uyuşmuştu. "O gece, o halde olmanın sebebi onlar mıydı?"

"Evet." Dedi. Sesinde kızgın bir ton vardı. Bu kızgınlığın sebebi kardeşlerim diye bahsettiği kişilereydi. Gözlerinde beliren yırtıcı ifade daha da büyürken, avuçları arasında sıkıca tuttuğu kupadan gıcırdayan bir ses geldi. Bakışlarım elleri arasında ki kupaya düştüğünde kupanın çatladığını gördüm. Gözlerim irice açıldığında kupada ki dumanı tüten sıcak kahvenin taşarak ellerine aktığını fark ettim.

"Ellerin!" Diye konuştum telaşla. Benim sesimle beraber irkilerek kendine geldi ve bakışları ellerine düştü. Hızla elimde ki kupayı koltuğun önünde ki sephaya bırakıp ardından Altay'ın avuçları arasında çatlayan kupaya uzandım. Kupayı itiraz etmeden bana verirken parmakları parmaklarıma temas etmişti. Onun kupasınıda dikkatlice sephaya bıraktıktan sonra ellerine baktım. Allah'tan çok fazla kahve dökülmemişti.

"Yanıyor mu?" Ellerine dikkatle bakarken ondan bir cevap bekliyordum. Teninden tenime akan akımı hissettim. Ne zaman ufakta olsa bir temas halinde olsak bu şekilde hissediyordum. Altay bana herhangi bir cevap vermeyince merakla bakışlarımı ona çevirdim. Gözlerinde dalgın ve parlak bir ifade ile bana bakıyordu. "Altay sana diyorum?"

"Ha? Ne diyorsun?"

"Elin diyorum. Yanıyor mu?" Benim konuşmamla bakışları önce ellerine düştü ardından hızlıca ellerini ellerimden çekerek üzerine ki kazağa sildi. "Yok..."

Altay'la akşama kadar vakit geçirmiştik. Yine bana sorular sormuş ve dikkatle beni dinlemişti. En sonunda karanlık gece gökyüzüne hakim olduğunda beraber film izleme kararı almıştık. Daha doğrusu film izleme teklifinde bulunmuştum. Belki yaşanan olaylardan birazda olsa uzaklaşırdık diye düşünmüştüm.

Laptopumu yanımda getirdiğim projeksiyona bağlarkan Altay dikkatle beni izliyordu. Projeksiyonu laptopa bağlandıktan sonra, buraya gelmeden önce indirdiğim aksiyon filmini açıp görüntünün boş duvara yansımasını bakledim.

"Biz neden boş duvara karşı oturuyoruz hala anlamış değilim."

Altay'ın konuşmasıyla beraber bakışlarımı uğraştığım projeksiyondan ayırarak ona çevirdim. "Dedim ya film izleyeceğiz diye..." Bana öylece düm düz bakışlarla bakmaya devam etti. Kaşları usulca çatıldığında bir şey düşünüyor gibiydi.

Biraz sonra ne düşündüğünü anladığımda gözlerimi kocaman açarak ona baktım. "Hadi canım!" Diye bir şaşkınlık nidası döküldü dudaklarımdan. "Sakın bana filmin ne demek olduğunu bilmiyorum deme."

"Tamam, demem." Koca cüssesine rağmen bir çocuk gibi konuştuğunda inanamayarak ona bakıyordum.

"Altay biz senin hafıza kaybı yaşamadığını emin miyiz?...Yani aksi halde bunları bilmemen için dağ başında yaşaman gerek." Şaşkınlık içinde gülerek söylediğim sözlerden sonra dudaklarını birbirine bastırarak başını eğdi. Yüzünde ki ifade an be an değişirken elleri yumruk oldu. Bir şeyler zoruna gidiyor gibiydi. Şaşkınlığım karşısında verdiği tepkiyi adlandıramadım.

Altay sağır edici bir sessizliğe büründüğünde huzursuz bir his içimi kapladı. "Altay sorun nedir, yanlış bir şey mi dedim?"

"Yanlış bir şey demedin hatta doğru bir şey dedin." Diye konuştu. Sesi kızgındı ama bu kızgınlık kime ve neyeydi bilmiyordum. "Ben dağ başında doğudum ve yaşadım." Elleri bacaklarının üzerinde yumruktu. Ciddi mi diye yüzünde ki ifadeyi sorguladım. Ve evet o oldukça ciddiydi. "Senin şehrinin yaşantısına ait şeyleri bilmem ben. Cahilliğimin kusuruna bakma lütfen." İtirafı çözülmez bir düğümü boynuma doladı.

"Altay..." Dedim duygulu bir sesle ama daha sonra ne diyeceğimi bilemeyerek sustum. Nasıl bir yaşamı vardı bilmiyordum ama kolay olmadığını anlamıştım. Bu konuların onun canını sıktığını düşünerek içimde ki meraka kilit vurup sustum. Belki bir gün bana kendisini açardı ve hayatı ile ilgili her şeyi anlatırdı. Tabi öyle bir gün gelene kadar biz yan yana olursak...

"Film mi açar mısın merak ediyorum?" Diye konuştu Altay beni içine düştüğüm düşünce çıkmazından çıkararak. Kafamı usulca sallayarak filmi açtım ardından salonun ışığını kapatarak Altay'ın hemen yanına oturdum. Tüylü battaniyeyi Altay'ın ve benim üzerime gelecek şekilde örttüğümde Altay bana hafifçe gülümsemiş ardından duvara yansıyan ışığa bakmıştı. Benim bakışlarım ise onun yüzündeydi. Zira filmi gördüğünde yüzünde beliren hiçbir ifadeyi kaçırmak istemiyordum.

Film başladığında Altay'ın kalın dudakları aralanmış, siyah gözleri irice açılmıştı. Tüm dikkati duvara yansına filimdeydi. Tıpkı küçük bir bebek gibi ilgi ve merakla filmi izliyordu. Dudaklarımın iki yana kıvrılmasına engel olamadım.

Film boyunca genel olarak ben Altay'ı izlemiş. Altay'da merakla filmi izlemişti. Filmin sonralarına doğru Altay hala irice açtığı gözlerle filmi izlerken benim gözlerime uykunun ağırlığı çökmüştü. Altay'dan burnuma dolan güzel koku üzerime bastıran uyku ile beni iyice mayıştırırken başım tamamen istemsizce Altay'ın omzuna doğru düştü.

Altay'ın gerildiği ve kaskatı kesildiğini hissetmiştim ama ben çok uykunun kollarına düşmüştüm.

🌙

Gelecek hafta sonu görüşürüz, iyi bakın kendinize 💖

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gelecek hafta sonu görüşürüz, iyi bakın kendinize 💖

Alfa | Kurt AdamWhere stories live. Discover now