2.Bölüm-"Elim Sende"

Mulai dari awal
                                    

"Evinizde bir yabancı mı vardı?"

Serra tekrar yanaklarındaki yaşları sildi. "Evet. Reya, Reya Çakır."

~

"Ne işin vardı tanımadığın insanların evinde?"

Reya soğukkanlılıkla cevapladı kendisine sorulan soruyu. "Gece tanışmış olmalıyız. Nasıl gittiğimi bilmiyorum, uyandığımda oradaydım."

"Hiçbir şey hatırlamıyor musun? Nil ile olan kamera görüntülerin var. Beraber clupten çıkmışsınız ve kameraların görmediği tek yer olan depo arkasına geçmişsiniz. Sonrasında sen tek başına geri dönmüşsün. Daha önce tanışmıyorduk diyorsun, peki ya tanımadığın birisiyle nereye gittin? Hemde kameraların görmediği kör bir noktaya... Tesadüf mü?"

"Hatırlamıyorum, sarhoş olunca ismimi bile unutuyorum. Ve onlarla tanışmadan önce çok fazla içmiştim. Eğer bu sabah o evde uyanmasam varlıklarından bile haberim olmazdı."

"Yani Nil'i öldürmüş olabilirsin. Belkide birlikte öldürdünüz."

Reya sessizce baktı kendisine şüpheyle bakan o gözlere. Hatırlamıyordu. Allah kahretsin ki tek bir saniyeyi bile hatırlamıyordu. Olabilir miydi? İyi ama tanımadığı birisini neden öldürseydi? Kendine güvenmiyordu. Yapmadım, diyemiyordu. Reya sinirlendiğinde yalnızca karşısındaki kişinin canını yakmaya odaklanırdı. Fiziksel veya mental, hiç farketmezdi. Bu yüzden kendisine güvenemiyordu ya. İyi ama daha önce hiç görmediği birisi onu hafızası yokken bile nasıl olurda bu kadar sinirlendirebilirdi?

Polis bu sessizlik karşısında başını usulca salladı.

~

Diğerleride aynı ifadeyi vermişlerdi. Hiçbir şey hatırlamıyorlardı ve sabah uyandıklarında beraberlerdi. Sorguları bittiğinde hepside serbest bırakılmıştı. İkinci bir habere kadar şehir dışına çıkmaları yasaktı.

Sorgudan son çıkan Tuna olmuştu. Çıktığı gibi hızlı adımlarla bir kenarda duran arkadaşlarına doğru yürüdü. Avına kilitlenmiş aslan gibi yanlarına geldiğinde direk olarak Reya'nın üzerine atıldı.

"Ne yaptın Nil'e?! Konuş, ne yaptın?!"

Diğerleri hemen onu kolundan tutup Reya'dan çektiklerinde Reya bir adım geriye çıktı. "Bu öldürdü onu," dedi Tuna nefretle bağırarak. "Bu yaptı!"

"Saçmalama." dedi Baran. Tamam, sevmemişti Reya'yı ama katil olduğuna inanmıyordu. Bir kere fazla ürkekti. Katil tipi yoktu. İzlediği film ve dizilerdeki katillerin yüzleri biraz daha seksi ve alımlı olurdu. Bu kız yalnızca salak gibi duruyordu.

Serra, Tuna'nın kolunu bırakarak Baran'a baktı. Gözlerinde bir ikilem olsada dudakları zehirli sözcükleri saçmak için aralandı. "Ne saçmalaması? Belkide doğruyu söylüyor." dedi kızarmış gözlerini kısarak. "Belkide gerçekten Reya yaptı, nereden bileceğiz? Tanımıyoruz sonuçta, seri katil olmadığı ne malum?"

"Yeter." dedi Ayaz, Reya'nın önüne geçerek. Kendiside arkadaşları gibi düşünsede onlar gibi davranmayacak kadar olgundu. "Burada tartışmayın, eve gidelim."

Baran, Tuna'yı da alarak karakoldan çıkarken Serra hızlı adımlarla onları takip etmişti. Ayaz arkasında duran kıza baktı. Kahve gözleri tereddütle titriyordu Reya'nın. Korkuyordu. Korkusu karşısındaki insanlardan değil, içindeki şüphedendi. Yapmış olabilir miydi?

Ayaz, kızın titreyen bedenine göz devirerek kolundan tuttu. "Yürü sende." Reya'yı önüne alarak dışarıya doğru adımladı. Karakolun önünde durduklarında Ayaz "Bizim parka gidelim, orada konuşuruz." dedi. Kimseden çıt çıkmazken Tuna ve Serra diğerlerini geride bırakarak hızlı adımlarla yürüdüler.

Parmak Uçlarındaki YabancıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang