Bölüm On Beş: St. Mungo'da Bir Anka

Start from the beginning
                                    

"O nasıl?" diye sordu yanı başına çektiği sandalye ile Harry'nin en yakınına bir anne edasıyla kurulmuş ve oradan kalkmaya asla niyeti olmayan genç cadıya.

"Evet, onun tedavisi için kırık uzmanını çağıracaklar George. Hı – efendim?" dedi Harry'e bir yandan turuncu kafalı adama laf yetiştirmeye çalışan Hermione. Harry'nin hala yeterince açılmamış sesi onu duymasını kolaylaştırmıyordu.

"O nasıl?" diye tekrarladı sesi diğerlerinin içinde kaybolurken. "Severus nasıl?"

Söylediği isim odadaki sessizliği bir anda sağlamaya yetti. Hermione, ikisine dönen bakışlardan biraz utanarak dudağını ısırırken mırıldandı. "Yaşıyor ama durumunu izliyoruz." Harry cevabı alıp bir parça rahatladıktan sonra sıkışık odadaki gürültü seviyesinin eski haline dönmediğinin farkında vardı. Herkes kuşkulu gözlerle kendisini izlemeye devam ediyordu.

"Ben sen uyanmadan bir şey söylemek istemedim." diye imdadına yetişti Hermione. Eski iksir hocasıyla hastanede belirdiklerinden beri onlarca kişinin ısrarlı sorularını cevapsız bırakmaktan yorulsa da büyük bir sabırla Harry'nin uyanmasını beklemeleri gerektiğini söylemişti. St. Mungo'nun şifacıları bile ettikleri yemin bir yana Yoldaşlık'ın çekirdek üyelerinden birinin neden açık seçik bir Ölüm Yiyen'in yaşamı hakkında bu kadar endişelendiğine anlam verememişlerdi. Neyse ki aynı sırada baş şifacı Bay Wilson odaya girdi de garip sessizliği bozma zorunluluğundan kurtuldu.

"Tebrikler Bay Potter." dedi orta yaşlarındaki adam doğrudan. Hafif kırlaşmış saçları ve pembe yanakları ile epey tatlı birine benziyordu. "Yaşıyorsunuz ve hepimizi kurtardınız. İkisi de çok büyük işler." Onunla birlikte odaya giren yardımcıları bandajlarını, serumlarını ve saati gelen iksirlerini konrtol ederken o doğrudan savaşın kahramanı ile konuşuyordu. Parmakları ile bazı rakamlar gösterdi, asasını eline tutuşturup basit bir büyü yapmasını istedi ve sonunda Harry'nin birkaçında teklemesine neden olacak birkaç basit soru sordu. "Hafif bir beyin sarsıntısı geçirmişsiniz ama endişe edecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Birkaç güne toparlarsınız."

"Diğerleri nasıl?" dedi Harry odada biriken kalabalık ve üzerinde dolaşan çok sayıdaki elden iyice bulanarak. Bu ana kadar bunu sormanın aklına gelmemesine inanamıyordu. Bir yardımcı şifacı ağzına ateş ölçeri tıkmasa bu sorusunun devamı da olacaktı. Harry bunu düşünemediği için kendine mi yoksa onu bir türlü rahat bırakamayan kadına mı kızsa bilmiyordu. Ağzındaki alet alınırken tekrarladı.

"Herkes iyi mi?"

Remus, oldukça kırık bir gülümsemeyle elini omzuna koydu. "Sen dinlenmene bak Harry, bunları sonra konuşuruz." Odadaki garip sessizlik yerini başka bir forma bırakmıştı. Harry kimse ağzını açmasa bile bir değişiklik olduğunun farkındaydı, kendisinin bilmediği bir şey olmuştu. O anda onların yüzlerini okumaya çalıştı ama ya henüz yeni kendine geldiğinden anlayamadı ya da hiç kimse ilk sözcüklerini söyleyen kişi olmak istemiyordu. Sonunda eli halen omzunda olan Remus'a kaydı gözleri, yüzünü diğer tarafa çevirmiş, şişmiş göz kapaklarını ondan saklanıyordu.

Hayır, diye geçirdi içinden. Lütfen Tonks olmasın, Teddy daha çok küçük. Lütfen o olmasın.

O sabah Harry pek çok soruyu sormakta güçlük çekmişti ama belki de bu en fenasıydı.

"Tonks?" diye inledi umutsuzca. Remus'un omzundaki eli istemsizce kasıldı. Hermione'nin ağzından tutamadığı bir hıçkırık kaçtı. Harry eğer zaten yatakta olmasa yığılacağını hissetti. Remus'u evde beklemesi için görevlendirdiği gibi Tonks'u da yanlarına verebilirdi, oysa eski bir Seherbaz olarak onu savaş meydanında bırakmayı tercih etmişti.

"Özür dilerim. Remus çok özür dilerim." dedi Harry şifacının onu yerinde tutmaya çalışan elini itip yatağından bacaklarını sarkıtırken. O an öğrenmesi gereken çok fazla bilginin beklediği ve onları o savaş meydanına götüren Yoldaşlık lideri olduğu gerçeğiyle yüzleşti. Geri kalanını öğrenmeden hemen önce kurt adama sıkıca sarıldı ve gözlerinde pek az damla kalmış son Çapulcu'nun ağlamasına eşlik etmeye karar verdi.

Lily'nin ArdındanWhere stories live. Discover now