Yoonie~
Beş dakikaya giriş kapısının ordayım
Öptüm gamzelerinden:*

Âşk'ım
Seni bekliyor olacağım
😘❤️

Eşyalarını topladı ve çantasına yerleştirdi. Hızla kapıya doğru yürüdü. Yeterince pratik yaptığını düşünüyordu. Yüzündeki aptal âşık gülüşüyle kampüsün girişine doğru ilerlemeye başladı. Aslında fakültenin önünde buluşmak isterdi ama iki aydır durum böyleydi. Babasına yakalanmak istemezdi. Kendisi için değil sevgilisi için endişe ediyordu. Ne de olsa babası rektördü ve biriciğinin eğitim hayatını riske atamazdı.

"Yoongi!" İsmini seslenen meleğiyle sol tarafa döndü ve kocaman bir sarılma kazandı. Gününün şimdi başladığını hissediyordu. Şakağına kokulu bir öpücük bıraktı ve el ele tutuşarak kafeye doğru konuşarak ilerlemeye başladılar.

-----------

Yoongi

Karşımda oturuyor ve ramenini yiyorsun ama bu hâline bile içim gidiyor. "Yoongi beni izlemeyi bırak da yemeğini ye artık." Gözlerini yemeğinden çekmeden ve kızaran yanaklarına konuştuğunda gülüyor ve yemeğime dönüyorum. "Niye gülüyorsun? Çok mu komiğim?" Sahte sinirin ve büzülü dudaklarınla sadece seni öpmek istememe sebep oluyorsun. Bir elimi uzatıp yanağını okşuyorum. Gözlerini kaçırıyorsun hemen. "Komik değil ama çok güzelsin." Açığa çıkan gamzelerine bir öpücük konduramamanın hüznüyle yemeğimi yemeye başlıyorum.

Birkaç lokma yedikten sonra başımı kaldırıyorum. Gözlerin bir yere takılı kalmış, bakıyorsun. Merak eder gibi değil ama sadece gözlerin değmiş ve çekmeye zahmet etmez gibisin. Başımı hafifçe çeviriyorum. Eski sevgilin ve birkaç kişi daha bir masada oturuyorlar. Kıskanmıyorum ya da öfkelenmiyorum. Önüme döndüğümde bana baktığını görüyorum. "Yoongi." Başımı iki yana sallıyorum. "Açıklama yapmak zorunda değilsin meleğim, biliyorsun." Buruk bir tebessüm yolluyor ve masanın üzerinden elimi sıkıca sarıyorsun. "Anlatmak istiyorum. Her şeyi."

Başımı sallıyor ve elini sıkıyorum güç vermek istercesine. Su içiyor ve boğazını temizliyorsun. "Onunla birbirimizi seviyorduk yani en azından o zamanlar öyle zannediyordum. Seni görünce gerçekten sevmenin ne olduğunu anladım." Gülümsüyoruz. "İki yıllık bir birlikteliğimiz vardı. Lise ikide tanışmış ve bir yıl arkadaş kaldıktan sonra sevgili olmuştuk. Hep aynı üniversitede okumanın hayalini kurardık. Seul'de değil ama; yurt dışında." Yutkunuyor ve omuz silkiyorsun. "Başka ülkeleri gezmek istiyorduk beraber. Yani ben öyleyiz zannediyordum."

Derin birkaç soluk alıyorsun. Seni anlamaya çalışıyorum. Ne de olsa kolay şeyler atlatmamışsın; sevdiğini sandığın insan seni yalnız bırakmış. Elini okşuyorum başparmağımla. "Tüm işlemleri hallettik. Kabul almıştık zaten aynı üniversiteden. İngiltere'ye gidecektik. Ailemi karşıma almıştım onun için. Bana kızıyorlardı; gitmemem gerektiğini söylüyorlardı ama ben onları dinlemedim." Sesin titriyor ve yüreğim acıyor Hoseok. Daha fazla acılanmanı istemiyorum. "Hoba..." Burukça gülümsüyor ve elimi sıkıyorsun. Gözlerin dolmuş. "Ona güvenmiştim. Gitmemize bir hafta kala bir sabah uyandığımda ondan bir mesaj almıştım. 'seni seviyorum' yazmıştı. Her zamanki mesajlarından biri olduğunu düşünmüştüm. Gülümsemiş ve onu aramıştım ama ulaşamıyordum bir türlü. Sonradan öğrendim ki gitmişti. Nereye gittiğini bile bilmiyordum."

Birkaç gözyaşı akıtıyorsun. Hemen elinin tersiyle siliyorsun onları. "A-anlamamıştım. Yani hem beni seviyor hem de beni bırakıp gidiyor muydu? Ben de hiç uğraşmadım onu bulmak için. Madem beni terk etti onun için uğraşamam diye düşündüm. Canım yanmıştı. Onu sevdiğim için yandığını sanmıştım ama öyle değildi." Gözlerimin içine bakıyorsun. Yüreğim kasılıyor; ağlamanı sevmiyorum Hoseok. "Güvenim boşa çıktığı için canım yanıyordu. Ona güvenmiştim ama o beni terk etmişti. Onun yüzünden ailemle aramı bozmuştum." Derin bir nefes çekiyorsun içine ve tebessüm ediyorsun. "Ama şimdi iyi ki öyle yapmış diyorum. İyi ki beni terk etmiş ve gitmiş. Yoksa seni bulamazdım Yoongi."

Gülümsüyorum ve birkaç damla süzülüyor çeneme doğru. "Karşıma sen çıktın ve âşkın ne olduğunu öğrettin." Kalbimin göğüs kafesime sığmadığını hissediyorum. "Hoba..." Kocaman gülümsüyorsun.

"Sana âşığım Yoongi."

Beni sevdiğini hep söylersin ama âşkını ilk defa itiraf ediyorsun. Sözlerinle iyileştiriyorsun yüreğimi. Sırtımdaki yükleri hafifletiyor, beni güçlendiriyorsun. Zihnimi temizliyor, kararan ruhumu arındırıyorsun. Ellerimi tutuyor ve dik durmamı sağlıyorsun. Yanımda oldukça her şeyi yapabilme gücü veriyorsun bana. Beni daha iyi bir insan yapıyorsun. Çünkü beni seviyorsun.

Yanaklarımdan yaşlar akarken ayağa kalkıyorum ve seni de kaldırıyorum. Sımsıkı sarılıyorum sana. Kolların hemen sarıyor boynumu. Kokun kaplıyor içimi; içim çiçek açıyor. Oysa benim ruhumda savaş vardı, durmadan ölüyordu içimdeki insanlar; can veriyorsun hepsine, iyileştiriyorsun onları da. Gözümden yaşların akmasına engel olmuyorum. Geri çekiliyor ve dudaklarımızı birleştiriyorum. Birleştiriyor ve öpüşünle öldürüyorum kendimi.

Öldürüyorum kendimi; can vermek için öpüşünde.
__________

__________

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

😽

just you | sope✓Where stories live. Discover now