7. Bölüm "Zincirin İlk Halkası"

Depuis le début
                                    

Konuşmak için ağzımı açtım ama söyleyecek bir şey bulamayınca öylece Kartal'ın yüzüne bakakaldım. O da bana bakıyordu ve gözlerinde zafer parıltıları vardı.

Çok geçmeden omzumun üzerinden arkamdaki bir noktaya bakınca adamın geldiğini anladım. Adamı görmesem de varlığını hissediyordum.

Yan tarafımdan önlüğü Kartal'a uzatıp, "Kolay gelsin." Diyerek yanımızdan uzaklaşınca Kartal, önlüğü başımın üzerinden geçirdi. "Ve evet. Başkasının sıcaklığı işlemiş bir kıyafeti ne kullanırım ne de bir erkeğin sıcaklığı işlemiş bir kıyafeti yanımdaki kadına giydiririm. Bu konuda fazlasıyla hassasım."

Ses tonunda öylesine dokunaklı bir vurgu vardı ki hâlâ Kartal'a bakıyordum ve ses tonunun, bende yarattığı etkisinden dolayı ne diyeceğimi hiç bilmiyordum. Boğazımın kuruduğunu hissedince yavaşça yutkundum. Bu hareketimle gözleri, boğazıma indi ve boğazımdaki hareketliliği izledi. Bakışları öylesine keskindi ki hiçbir hareketimi kaçırmıyor gibiydi.

Bakışlarındaki odaklılık boğazımı daha da kurutunca boğazımda hafif bir yanma hissettim ve o yanma hissinden kurtulabilmek için, "Ee ilk olarak n'apıyoruz?" Diye sordum ama sesim kuruluğa yenik düştü, hastaymışım gibi hırıltılı bir ses çıktı.

Çıkardığım sese lanet ederken Kartal'ın bakışları yüzümü buldu ve hemen yan tarafımızda kalan içki şişelerinin bulunduğu arka bankoyu işaret etti. "Alkolle aran ne kadar iyi, önce onu anlayalım."

"Bira tercihimdir." Diyerek hafifçe öksürdüm. Aptal hırıltı geçmemişti. "Diğerleri pek tercihim değildir. O yüzden kırmızı şarap ve rakı dışındaki içkileri ayırt etmem zordur. Onları da renklerinden dolayı ayırt edebilirim."

Kartal, kıstığı kopkoyu gözleriyle gözlerimin içine kısa bir süre daha baktıktan sonra –muhtemelen yüzüne fırlattığım bira aklına gelmişti çünkü kızmış gibi bakmıştı- tok bir sesle, "Hepsini öğreneceksin." Dedi ve bar tezgâhından aşağı yukarı 110 cm mesafesi olan arka bankonun yanına ilerledi. "Buradaki raflar Greendoor'a göre daha az olduğu için içki çeşitliliği de daha az. Greendoor'da daha fazlasıyla karşılaşacaksın."

Ağzımın içinde hoşnutsuzca geveleyerek, "Aman ne güzel!" Deyince Kartal beni duydu ve keskin bakışlarını gözlerimin içine sabitledi. Bir saniye, iki saniye, üç saniye.... Belki de daha uzun süre çözemediğim bir ifadeyle gözlerime baksa da üzerinde durmadan raflardaki içki şişelerini tanıtmaya başladı.

Bakışları üzerimden gidince ona belli etmeden soluğumu verdim ve anlattıklarına kulak vererek gösterdiği şişeleri tek tek inceledim.

O kadar çok içki türü vardı ki... Bir anlığına hepsini aklımda tutabileceğimden emin olamadım. Sadece içki türleri olsa yine aklımda tutardım ama bar takımlarına ve bar terimlerine geçtiğinde kafamı tamamen karıştırdı. Hazırlanan kokteylleri, buzların kırılma şekillerini, tüm bunların servis edilme biçimlerini öğrenmem biraz zaman alacak gibi duruyordu.

Kartal anlatacaklarını bitirdiğinde karmakarışık olduğumu görünce, "Boşuna tedirgin olma. Kulağa karışık geliyor ama alışacaksın." Dedi.

"Fazla karışık." Dedim sıkıntılı bir sesle. "Bir de tüm bunları yaparken müşteriyi bekletmemek lazım değil mi?"

"Kimse bekletilmekten hoşlanmaz."

Kartal'ın dediğine hak verirken bar taburelerine oturan bir çift, "İki bira." Deyince Kartal arkasında kalan buzdolabına yaslanıp, "Müşteriler senindir." Dedi ve koyu gözlerini üzerime dikerek beni izlemeye başladı.

SOKAĞIN DANSIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant