BÖLÜM 36: "HİSLERİN AĞIRLIĞI"

Start from the beginning
                                    

Ne kadar süre geçtiğini hesaplayamamıştım.

Kendini yatakta düzelterek ellerini kafasının altında birleştirdi ve tavanı izlemeye başladı.

Keşke kafasının içindekileri okuyabilseydim. Gerçi ne fark ederdi? Çektiği acı ve ıstırabı onunla paylaşamadıktan sonra.

Onun ne düşündüğünü bilmiyordum ama ben onu düşünerek yenik düşmüştüm göz kapaklarıma.

Uykudayken saatler çok hızlı geçerdi. Keşke geçmeseydi.

Yeni güne başladığımda yanımda Can vardı ve benden erken uyanmamıştı ilk defa. Dün gecenin verdiği fiziksel ve ruhsal yorgunluk olsa gerek. Onu izleme sırası bendeydi. Bir tutam saçı göz kapaklarının üzerine düşmüştü, nefes alışverişleri o kadar sakin ve düzenliydi ki, rüyasında belki de cennetteydi. Hiç uyandırmamam gerektiğini düşündüm. Uyku ruhsal yorgunluğunu almazdı belki ama en azından fiziksel yorgunluğunu alırdı.

Kalkmak için ayaklanacağım sırada bir an da kolumun geri çekilmesiyle geri uzandım. Can, beni kollarının arasına almıştı.

"Gitme" dedi.

"Olur" dedim

Dünden razıydım. Ya da dışarının cehennem olduğunun farkındaydım. Unutmak istediğim iki şey sürekli zihnimde fısıltı halinde dolaşıyordu. Beynimde tümör olması, Ufuk'un yaşaması.

"Nasıl oldun?" diye sordu.

"O ilaç sayesinde iyi hissediyorum" dedim.

"Sana gelmemeni söylemiştim."

"Bir gün bu ağrıyı çekecektim zaten."

İşaret parmağımla tişörtünün üzerine anlamsız şeyler çiziyordum.

Tatlı bir tını ile "bugün ne yapmak istersin?" diye sordu.

Hızlıca "hiçbir şey" dedim.

"O zaman bir şey yapmayız" dedi.

Kısa bir suskunluktan sonra "Aslında dedim bizimkileri buraya davet etmek istiyorum."

Kafasını bana çevirdi. "Buranın adresinin gizli kalması daha iyi olmaz mı?"

Başımı iki yana salladım. "Sorun olmaz" dedim. "Onlar benim arkadaşlarım ve davet etmek istiyorum zaten canım da sıkılıyor."

Derin bir nefes aldı. "Peki, nasıl istersen."

İstemeye istemeye yataktan çıktık. Kendimizi karmakarışık olan dünya için hazırladık. Ufuk konusu kesinlikle çözülmesi gereken çok büyük bir sorundu. Yoksa sadece benim değil, herkesin hayatı cehenneme dönecekti.

Can, üstünü değiştirirken ben de o ara aşağıya inip bizimkileri aramıştım. Ev adresini verip akşam yemeğine eksik olarak gelmemelerini tembih ettim. Normal şartlarda gülüp dalga geçerlerdi ve şakalar yaparlardı ama şartlar normal değildi. Hepsi tedirgindi. Sürprizler kendi aramızda olmadıkça hoşlanmazdık. Hepimizin stres seviyesi üst düzeydeydi. Hepimiz birbirimizi korumak zorundaydık. Çünkü Ufuk yalnız değildi ve hazırladığı bir plan vardı. Bizi nerede vuracağını kestiremiyorduk.

Ben telefonu kapatınca Can da merdivenlerden iniyordu, o da bir başkasıyla konuşuyordu. "Doktor Bey" diye hitap ettiğini duymuştum. Doktorla konuşuyordu, büyük ihtimalle ameliyat gününü söyleyecekti. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da korkuyordum. Başarılı olma ihtimali yüksekti ama risk de vardı. Zaten asıl sorunlar ameliyattan sonra başlayacaktı. Ameliyat bu işin ufak bir parçasıydı.

GİRİFTWhere stories live. Discover now