Gözlerim kocaman açılırken arkada kendini yere atıp dinlenen Helin'e kısa bir bakış attım.

"Dalga mı geçiyorsun?"

"Aynen Lâl işim gücüm yok sizi kekliyorum."

Amerikada okuma şansından söz ediyordu! Hem de Helin ve beni kapsıyordu bu şans! "Bu sene derslerinizi yüksek tutmaya bakın ikinizde. Gelen kişilere sizi önereceğim." Hızla kafamı sallarken "Sarılayım mı sana?" Demiştim.

Sinirim bir anda uçup gitmişti.

Heyecanlanmıştım. Hem de aşırı heyecanlanmıştım.

"Sarıl bakalım minik fare." Hızlıca kollarımı boynuna dolarken o da elini belime dolamış ve sıvazlamıştı.

Doruk'un bizi gözetlediği hissine kapılmıştım o sırada. Belki de görsün istemiştim,bilemiyordum.

Tüm ergenlik hormonlarım onun benden ayrılması ile meydana çıkmıştı. Çocukca olan her şeyi yapasım vardı.

Yavaşça birbirimizden ayrılırken eli ile at kuyruğu yaptığım saçımı arkaya doğru çekti ve güldü. "Resmen benden önce keşfedileceksiniz." Saçımı salıp tekrar gülümserken tebessüm ettim. "Merak etme seni de koçum olarak isterim yanımda."

"Havanı yesinler."

Tam ağzımı açıp cevap verecektim ki üç aydır kulaklarımın mahrum kaldığı o ses tüm heybeti ile ortama giril yapmış,vücudumdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden olmuştu. "Hoca seni çağırıyor,Kayra." Kayra bizden beş yaş büyük olduğu için futbol takımından kimse ona abi demezdi.

Hoş o da bunu sorun etmiyordu.

"Ben on dakikaya gelirim sonra devam ederiz maça." Bana göz kırpıp Doruk'un olduğu tarafa dönmüştü.

Ben ise dönmemiştim daha ona.

Hazır değildim.

Sanırım.

"Bakmayacak mısın bana?" Yüzüme en donuk ifademi geçirip kendime bildiğim tüm telkinleri sıralayıp hızlıca onun olduğu tarafa döndüm. "Siktir." Mırıltısı normalde beni güldürecek olsa dahi şuan oldukça donuktum.

Üstüne formasını geçirip gelmeyi akıl etmişti en azından.

Üstünde benim uğurlu sayım yazan formayı.

"Çok güzelsin."

Yutkunup yüzüme sahte olduğu çok net belli olan bir gülüş yerleştirdim.

"Çok yavşaksın."

"Sadece sana böyleydim." Göz devirip "Sahana dön kaptan." Dedim ve bir adım uzaklaştım ondan. "Eskiden bir adım yaklaşırdın şimdi uzaklaşıyorsun."
Tavırları,duruşu,ses tonu...hepsine ve daha fazlasına aşıktım.

Kurtulamamıştım ondan.

Tedavim yoktu.

Aynı bir kanser hücresi gibi sarmıştı bedenimi. Gitmiyordu. Çaresi yoktu.

Yalnızca ağrısı azalabiliyordu.

"Sana yakın olmak midemi bulandırıyor." Yalan. Koca bir yalan. Ona yakın olmak şuan dahi midemin kasılmasına neden oluyordu. Yalnızca istemiyordum. Yine ona alışırsam daha zor olurdu her şey.

"Bu kadar acımasız değilsin sen."

"Beni düşmanın yapmadan önce iki kere düşünmen gerektiğini yıllar önce söylemiştim sana."

Ben her ne kadar bir adım uzaklaşsam dahi o bunu bir kenera atıp bana bir adım atmıştı. "Ve ben de ikinci düşünüşümde sana aşık olmayı seçtim." Ağzımdan 'hah!' tarzı bir ses firar ederken "Güzel taktik ama bana işlemez." dedim aşağılayıcı bir tonda.

ŞEY BELKİ|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin