Bölüm 2: İlk Gün

153 27 229
                                    

En sevdiği onu terk ettiğinde duyguları köreldi. O günden sonra tek bir dileği oldu. Kalbini söküp alacak ve ona iyi bakacak bir cadıya ihtiyacı vardı.

Sunny hıçkırıklar içerisinde ağlamaya devam ederken bir peçete daha çıkarıp ona veriyorum. Burnunu içli içli çekerken, dudak bükerek o sümüklü peçeteleri yere atmamasını tekrarlıyorum. Kitaplarımı düzenli bir şekilde toparlıyor ve unuttuğum bir şeyler var mı diye bakınıyorum. Odamız darmadağınıktı. Temizlik kontrolleri umarım bu gece olmazdı. Bunca şeyi yatağın altına saklayacak kadar vakitleri bile yoktu.

"Lanet olsun ki hala onu seviyorum."

Elimdeki işleri bırakıp ona dönüyorum. "Ne güzel. O seni aldatsın. Hatta sana hakaretler etsin ve sen hala onu seviyorum de. Bazen seni gerçekten anlamıyorum Sunny." Diyorum öfkeli bir sesle ona bakarak. "Sen onun için her şeyi yaptın fakat o ne yapıyor? Dansçıların lideri kızla... Adı neydi?"

"Natalie."

"Natalie'yle seni aldatıyor. Yakalanınca da her şeyi yanlış anladın Sunnyciğim! Sunnyciği asıl orada onun kafasını kırmalıydı." diyorum yumruğumu sertçe masaya indirerek. Gözlerimden alevler fışkırsaydı eğer masa şuana kül olmuştu. İçimde ateş kavuruluyordu resmen. En yakın arkadaşımın kalbini kıran o pisliğe gününü elbette gösterecektim.

"Anlayamazsın!"

"Neyi anlayamam? Seni aldattı ama bu kadar üzülme ve bir şeyler düşünelim. Bunun intikamı kesinlikle alınacak." Diyorum kitapları çantama tıkarak.

"Çünkü sen hiç aşık olmadın. Beni anlaman mümkün değil. Şuan kalbime milyonlarca cam parçası girmiş gibi ve çıkaramıyorum. Ne onu aklımdan çıkarıyorum nede kalbimden!" diyor burnunu çekerek. Yanakları al al kızarmış, gözlerinden yaşlar adeta su gibi boşalıyordu.

"Tamam o zaman seni rahat bırakayım."

"Hayır... Öyle söylemek istemedim. Biliyorum seni. Aşık olmak sana göre değil. Hayallerin var ve... Onunla geçen zamanlarımızı unutamıyorummmm!" derken birden sesli bir şekilde daha da ağlamaya başlıyor. Kendini o pislik için harap ederken oldukça sakin kalmaya çalışıyorum. Yoksa o pisliğin kolunu kırmamak için kendimi zor tutuyorum. Burnunu peçete ile silerken konuşmaya devam ediyor. "Sakın ona zarar vermeyi düşünme. Benim aptallığım."

"Aptal olduğunu biliyorum ama ben değilim." derken ayağı kalkıyorum. "Bugün derslere katılmazsın?"

"Hayır! Geleceğim! Bu gün sınıflarımızı öğreneceğiz ve ilk ders günü." diyerek ayağı fırlıyor ve dengesizlikle birden yerde yuvarlanıyor. Çok güzel. Elimi uzatarak ona yardım ediyorum. Makyaj yapması gerektiği söylüyorum ve çalışma masasına doğru koşuyor. Benim çalışma masama göre onun masasının çekmeceleri makyaj malzemeleriyle doluydu.

Bu hafta okulların açılmasıyla yurda dönmüştük ve cuma gecesi partide Jason'ın kaybolmasıyla her şey başlamıştı. O zaman öğrenmiştik. Oda arkadaşım Sunny oldukça neşeli ve sevimli bir kızdır. Erkekler tarafından oldukça güzel bulunur. Kalkık burunlu, bukle bukle sarı saçları, yanaklarında susam gibi çilleri ve cam mavisi gözleriyle büyülerdi. Onu en çekici yapan hali gülümsemesiydi. Fakat leş pislik Jason arkadaşımı aldatarak kalbini kırmış ve o gülümsemesini çalmıştı. Hafta sonu ağlamaktan gözleri şişmişti benimde kulaklarım. En yakın arkadaşımı teselli etmek yerine yanında olmak yerine o pislik Jason'a gününü göstermem gerektiğini düşünen birisiydim. Kimse onu elimden alamayacaktı.

Yüzüne biraz daha renk gelmiş halde yanıma geliyor. Gülerek kolumu onun omzuna atıyorum ve odadan çıkıyoruz. Biraz gülmesi gerektiği hakkında söyleniyorum. Diğer kızların onu çökmüş görmesini istemezdi. Heleki Natalie denilen kızın.

KalpsizWhere stories live. Discover now