"İzin Verecek Misin?"

970 89 138
                                    

Selaam! Geri döndüm :) özlediniz mi?

------------

"N-ne?"

  May omzunda hıçkırıyordu. Peter kendini bildi bileli May ona böyle sarılmamıştı, ama bunu fark edemiyordu bile. Çünkü aldığı haber onu şok etmişti.

"Ölecek... Gidecek... Beni- bizi..."

"Hala, sakin ol. Gel oturalım. Doğru düzgün anlat bi."

"Doğru düzgün bir tarafı mı var Pete? Her şey açık işte. Amcanı biliyorsun, bu işleri hep aksatır. Sen varken de biraz kötüydü zaten ama pek belli etmiyordu. Sen gidince iyice kötüleşti, çok zaman geçmemesine rağmen. Geçen gün doktora götürdüm zorla. 3. evre kanser çıktı ve hiçbir tedavi yolunu istemiyor. Resmen ölmek istiyor. Doktor eğer böyle giderse yakın zamanda 4. evreye de geçeceğini söyledi ama kılını kıpırdatmıyor."

  Peter elini May'in elinin üzerine koydu. Geçmişi geride bırakma zamanı gelmişti. Ben'e bir şey olsun istemiyordu.

"Ama neden böyle yapıyor ki? Kim ölmek ister böylece?"

"Bilemiyorum. Sorduğumda cevap vermiyor. Peter lütfen bir şey yap. Senden ve ondan başka kimsem yok. Seni zaten kaybettim, onu da kaybedemem."

  Peter gözlerini kapattı. Amcası ve halası bunca zaman ondan, o da onlardan nefret etmişti. Ama şimdi sanki başından beri harika bir ailelermiş gibi hissediyordu. Peter'ın özü buydu çünkü. Herkese karşı içinde bir sevgi vardı.

"Amcam şu anda evde mi?"

"Hayır. Doktor her ihtimale karşı hastanede kalmasını istedi. Ama gerekli mi bilmiyoru-"

"Sorgulama hala. Doktor dediyse bir bildiği vardır. Hangi hastanede?"

"Q-Queens Hospital Center'da..."

"Ne kadar kalacak?"

"B-bilmiyorum ama bu hafta kalır herhalde."

  Peter ayağa kalkı. May'i de kaldırdı. Hemen eyleme geçmemelilerdi. Zaten ellerinden bir şey gelemezdi. Ama Peter Queens'teki hastanelerin tam donanımlı olmadıklarını maalesef biliyordu. Kuleye gidip bazı eşyalarını almalı, gitmişken de Bruce'u bulup elinden bir şey gelir mi diye sormalıydı.

"Hala, sen hastaneye gitme. Bu halde onu görmemelisin. Eve git ve sadece ye ve uyu. Salata domates bir şey atıştır ama sakın yemek yapma. Eğer bir şey yoksa bana mesaj çekersin gelip hazırlarım, gelemeyeceksem de komşulardan istersin. Şimdi gitmem lazım. Neden olduğunu sorma, söyleyemem. Sadece bana güven. Haberleşiriz, olur mu?"

  May dolu gözlerle başını sallayıp Peter'a tekrardan sarıldı. Teşekkür üstüne teşekkür etti. Geri dönüp gitmeden önce de son bir kez ona baktı.

  May gözden kaybolana kadar bekledi Peter. Sonra da iç çekti. Neden tüm bunlar onu buluyordu ki? Ne zaman mutlu olacaktı?

  Kuleye kadar yürümesi uzun sürecekti. Etrafına bakıp kimsenin olmadığından emin olunca kostümünü giydi. Eskiden yaptığı gibi uzun uzun giysi değiştirmeye uğraşmıyordu, Tony sayesinde sadece ufak bir hareketle kostüm kendi kendine üzerine geçiyordu. Yaklaşık 5 saniyede tabii. Tony'ye içinden bir teşekkür savurup kuleye doğru ağ atmaya başladı.

  Yedi-sekiz dakika içinde kuleye varmıştı. Friday'in onayını alıp içeri girdi. Avengerlar salonda oturmuş sohbet ediyorlardı. Peter'i ilk gören Wanda oldu. (Tony'nin zaten haberi vardı.)

"Peter! Hoş geldin..?"

"O surat ne öyle Peter. Kavga falan mı ettiniz?" Tony'nin sorusuyla Peter aslında dışarıya arkadaşlarıyla buluşmak için çıktığını hatırladı. Bir saat önce gülüyordu, inanılmazdı. Şimdi o anki neşesinden eser yoktu. Tekrar gözleri doldu.

"Hayır... Şey, ben..." Nasıl açıklayacaktı ki? Gözünden bir damla yaş döküldü.

"Peter?" Bir damla daha.

"Pete, gel buraya. Anlat düzgünce." Üç damla birden, ikisi sol gözünden biri sağ gözünden.

"Peter... May Parker veya Ben Parker ile karşılaşmış olma olasılığın yüzde kaç?" Nokta atışı. Peter iç çekti ve gözlerini Tony'nin gözlerine dikti. Sesi titriyordu ama yine de konuştu.

"Yüzde yüz, sanırım."

  Bu sözler üzerine hepsi ayaklanmıştı. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Tony, hızlıca Peter'ın yanına gitmiş ve diğer hepsini susturmuştu. Sonra onu kolundan tutup çekti. Alt kata indirdi, oranın mutfağına soktu.

"Şu suyu al." Peter tereddüt etse de içti. İyi gelmişti, May'i gördüğünden beri olan boğazındaki yanma hissi geçmiş gibiydi.

"Anlat bakalım, olay ne?"

"B-bu sabah okuldayken May hala yine mesajlar yağdırıp durdu. Başta tersledim ama sonunda ısrarlarına dayanamayıp görüşmeyi k-kabul ettim..."

  Tony sözünü kesmemişti. Dikkatle dinliyordu. Peter cesaretlendi.

"Arkadaşlarımla buluştuktan sonra onun yanına gittim. Bana ga-garip davrandı. Sarıldı, ağladı. Şaşırdım tabii. Sonra bana dedi ki... Dedi ki..."

  Tony devam et dercesine bakıyordu. Peter derin bir nefes aldı.

"Ben Amcam hastaymış Tony! Kanser olmuş, ölecekmiş..."

"Ah... Bu seni üzdü sanırım?"

"Elbette üzdü! Eskiden ne yaptıklarının bir önemi yok. O benim amcam. Ölmesini istemiyorum."

"Anlıyorum. Babamla benim gibi bir şey sanırım."

"Efendim?"

"Boşver, sırası değil. Her neyse, ne yapabiliriz peki?"

"Bilmiyorum ki. Ama onun yanında olmalıyım."

"Gidecek misin yani."

  Peter cevap vermedi. Ne yapacağını bilmiyordu. Karar veremiyordu. Böyle çıkmazlardan nefret ediyordu.

"Bak Pete, bence şimdi gidip yatmalısın. İstersen uyumadan önce saatlerce tavana bakıp ne yapman gerektiğini düşün. Ama seni bu gece buradan yollamayacağım, tamam mı? Bunu önce atlatmalısın, sonra istediğini yap. Her zaman yanındayım, unutma."

  Peter'ın gözleri dolmuştu tekrardan. Tony hafifçe ona sarıldı.

"T-teşekkür ederim..."

  Tony gülümsedi ve Peter'ı odasına yolladı. Kendisi de salona gitti.

  Wanda ve Natasha'nın başı çektiği grubu sakinleştirip olanları özet geçince herkes kısa süreli düşüncelere daldı. Oluşan sessizliği de Wanda bozmuştu.

"Ee, Tony... Peter'ın gitmesine izin verecek misin?"

  Tüm bakışlar Tony'yi buldu. Özellikle de IDSS üyeleri Tony'ye dikkatle bakıyordu.

"Tabii ki hayır. Peter'ı oradan kurtarmadık mı sonuçta. Bir yolunu bulacağım."

"İşte ruh budur!"

-------------

Pek istediğim gibi olmadı ya. Nedense beklediğimden uzun oldu bu kısımlar. Normalde bölümü bitireceğim yeri sonraki bölüme bırakmak zorunda kaldım.

Her neyse, geri dönüş bölümü olsun o zaman!

Evett sizce Tony ne yapacak, Peter ne yapacak. May ve Ben ne yapacak, IDSS ne yapacak, teoriler neler?

Yorum yapmayı unutmayın. Hoşçakalın <33

We'll Make Him A Father | IrondadWhere stories live. Discover now