5. BÖLÜM - KOCAMAN ADAMLAR

6 0 0
                                    

Okulun bitmesine son bir ders kalmıştı, bende yorgunluktan kafamı sıraya koydum ve duvarları incelemeye başladım. Bugün sanki duvarlar bir farklıydı. Sonra kafamda saçmalamaya başladığımı fark ettim ama cidden hissetmiştim bugün birr farklılık vardı kapıda, duvarda, koridorlarda, sınıflarda, sıralarada evet şuan saçmaladığımın farkındayım. Kağan kafamın içinde bir şeyler yaşadığımı anlamış gibi matmazel şuan sizi hayal dünyanızdan alıkoymak istemem fakat kafanıız ağrıyora benziyor isterseniz bahçeye çıkalım ve biraz temiz hava alalım dedi. Bir anda gözlerimi devirip
normalde böyle bir teklifi kabut etmezdim ama şuan başım cidden ağrıypor ve ders de bunu cidden arttırıyor dedim.
Bunu duyan Kağan ayağa kalkıp
hocam izninizle Duyguyla dışarı çıkabilir miyiz? kendisinin sizinde bildiğiniz üzere bir baygınlık geçiridi ve yanlız kalmaması iyi olacaktır dedi.
Hocanın bu isteği bir ihtiyaç görüp çıkmamaıza izin verdi sınıfta arkama bakmaya korkuyordum çünkü eğer böye bir durumda Nisa ve Mertin suratlarını görmek biraz tehlikeli olabilirdi. Bu nedenle sadece önüme bakıp  yürümeye başladım merdivenlerden inerken bir anda aşırı baş ağrısı bende baş dönmesine neden oldu bir anda gözüm karardı döndü ve yere düşmeme santimler kala Mert beni yakaladı. Bu esnada Mert ve Kağanın başları çarpıştı. Evet yanlış anlamadınız beni Mert tuttu. Buna bayağı bozlan Mert ' bir de lavaboya gitmeseydim nolucakdı ' dedi ve bana bir bakış atıp merdivenlereden yukarıya çıkıp sınıfa girdi. Kağan cidden bozulmuştu. Bence haklıydı ama mert benim düşeceğimi nerden biliyordu. Neydi bu şimdi. Mert lavaboya inecek olsa bile bir anda arkamda beliremezdi çünkü lavabo bizim sınıfın bir üst katındaydı ve bu olanaksızdı. Herşey cidden karışmaya başlamıştı kafam allak bullak olmuştu. Herşey bir puzzle parçasıydı ve ben taşların sadece daha 2-3 taşının yerini bulmuştum.Hayatım bir günde 1000 parçalık bir puzzla nasıl dönmüştü işte şaşırılmadık bir şekilde bir soru daha... Kağan ile dışarı çıktık Kağan her an düşebilme ihtimalim olduğu için tetikte bekliyordu. Bahçeye inmiştik. Bahçemizde çok güzel ağaçlar vardı. Kağan ağaçların altındaki banklardan birini gösterdi. Buraya hiç bu kadar dikkatli bakmamıştım. Cidden bugün büyüleyici görünüyordu. Yavaşça banka doğru ilerledik. Sakin adımlarla her adımı huzur veren adımlarla. Banka oturdum ve bir anda hapşurdum Kağan bana baktı ve bir anda anlamsız bir şekilde gülmeye başladık. Kağan siyah renkli hırksını çıkardı ve üzerime örttü. Hayatımda böyle bir koku kokladığımı hatırlamıyorum. Cidden çok güzeldi o ağır erkek parfümlerinden değildi. Bu bir bahar esintisi mi okyanus ferahlığı mı veriyordu bilmiyorum ama bir anda kokunun büyüsüne kapılmıştım. Kağana döndüm ve teşekkür ettim. Beraber yarım saat boyunca aralıksız sohbet ettik. İlk defa böyle hissediyordum mutluluktan karnımda kelebekler uçuşuyordu ama içimde bir sıkıntı vardı sanki bir şey olacaktı. Bir anda zil çaldı ama bu zil bizim zil sesimiz değidi. Bir anda ilginç sesli birileri bağırmaya başladı. Bahçenin içine garip görünümlü birileri girmeye başladı. Siyah takım elbise giyen ve cidden büyük insanlardı bunlar. Ayağa kalktım. BU NE dedim şok içinde. Kağan ise ;
DUYGU HEM AĞACIN ARKASINA GEÇ dedi.
O an bana ne denilirse onu yapacaktım. Hemen ağacın arkasına geçtim bende;
SENDEE  diye bağırdım. O da yanıma geldi. Ağcın arkasından okulu izliyorduk. Bir anda anda kapıdan dışarıya koşan Mertin çıktığını gördüm Mert adamları görmüş ama hiç tepki vermeden beni gözleriyle arıyordu.
DUYGU DUYGU diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Adamlar ona yaklaşıyordu. O an eğer ona görünürsem yanıma gelecekti ve bu üçümüz içinde tehlikeliydi. Yanıma gelmemeliydi. O sırada arkadan mertin arkadaşları ve öğretmen merti içeriye sokmaya çalışıyordu. Zorlada olsa merti içeriye soktular Adamlar okula doğru ilerliyorlardı yaklaşık 100 tanelerdi ve ellerinde silah tutuyorlardı. Kağan beni sürekli arkasına itip duruyordu. Beni korumaya çalışıyordu ve bu durumda ona hayır diyemezdim. Adamlar okulun bahçede olan çıkış kapısını katmışlardı. Diğerleri binanın kapısını açmaya çalışıyorlardı.diğerleri bahçede dolanıyorlardı. Anlık bir korkuyla kağana YA BURAYA GELİRLERSE dedim.  Kağan ise MERAK ETME BÖYLE BİR ŞE OLMAYACAK dedi. Hafif bir rahatlık gelsede boştu çünkü okulumuz kocaman adamlar tarafından işgal edilmişti ve ben o okuldaydım aynı bahçedeydim aynı havayı soluyordum bu da korkmam için bir sürü neden yaratıyordu. Yapacak birşey yoktu ama şuan herkesden daha az güvendeydeydim çünkü herkes içeride koruma altındayken bense dışarıda Kağanla oturmuş bekliyorduk. Her şey çok korkunçtu cidden korkuyordum. Ne yapamlıydım bilmiyorum ama bir anda yanımda telefonumun olduğu aklıma geldi ve telefonumla annemi aradım. Anneme okulda olanları anlattım bir yandan olanları anlatıyordum ama sanki nefesim kesilmişti. Annem söylediklerimin hayal olduğunu düşünsede bu nefes durumum onu korkutmuştu. Çünkü astımım vardı ve bu da annemi tedirgin etmişti Ama tabiki de buna inanmadı ve telefonu tam kapatacakken annneme;
Anne farkındayım bana inanmıyorsun ama seni gerçekten çok seviyorum, kendine iyi b...
Kağan bir anda kısık sesli bir çığlıklaa hemen gel adamlardan birisi buraya geliyor dedi.Korkuyla gidecek bir yer ararken telefonum yere düştü. Telefonum bundan önce birçok zorluğa göğüs germişti kırılmamıştı ama şimdi ... gine kırılmadı. Tamam tamam şuan şaka zamanı değildi... Buraya gelen adamdan kaçmak için etrafımıza bakınırken şansız ben hayattaki bütün şansımı burda kullandım ve korkunç derecede büyüklükteki adam arkadan onu çağıran başka bir adam nedeniyle buraya gelmedi. Bu şuan güvende olmamız anlamına geliyordu yada güvende değiliz ama en azından üstümüze gelen birisi olmamması her zaman böyle olacağı anlamamına gelmiyordu. Şuan ne yapmalıydık diye birbirimizle konuşurken okula gitmenin bizim için daha güvenli olacağını düşündük çünkü okuldan çıkmak imkansızın imkansızıydı. Kapılar ve okulun duvarları çevrelenişti bu da okuldan kaçmamızı imkansız yapıyordu. Tamam şimdi dışarı çıkamıyoruz. Burada da kalmammız gerekiyor bu durumda ne yapmalıydık. Okula gidicektik tamam ama nasıl ? Aslında bu da imkansız gibi birşeydi ...
30 dk sonra
İmkansızlıklarımızla yüzleştikten sonra 1 e 1 taktiğiydi. Geriye kalan 1 imizin yaşaması için diğerimizin birşeyden fedekarlık yapması gerekiyordu. Kağan beni korumak için herşeyi yapacağa benziyordu ve öyleydi de. Okula nasıl gideriz diye düşünürken okula bakıyodum. Okul pencerelerine göz atarken pencerede çaresizce etrafa bakan Mert'e gözüm ilişti. Mahvolmuştu. Hayatımmada Mert'i hiç böyle görmemiştim. Harap olmuştu. Aslında eğer bizi görürse bize yardım edebilirdi. Ama Merti biraz tanıyorsam kendi canını hiçe sayıp dışarı çıkardı. Bu istediğim bir şey değildi. Bunu da daha 11 yaşındayken annesine çarpmak üzere olan arabayı durdurmak için kendini arabanın önüne atarken gördüğüm için diyordum. Neyseki sonunda büyük bir hamle yapan şöför frene basmıştı. Ama eğer olmasaydı annesine cidden birşey olabilirdi. Bende bu kaçınılmaz sonlu kötü bir şey yapmak istemiyordum. Kağan benim koşarak gideceğimi ve kendisinin de arkada onları oyalayacağını söyledi. Buna her ne kadar 1 günlük bir tanışmışlığımız olsada izin vermeyeceğimi biliyordu. Bende ona;
Saçmalama isterdsen sensiz bir yere gitmem dedim
Bu cümle aslında karnımda kelebeklerin uçmasına neden olmuştu. Ama şuan yeri ve zamanı değidi. Böyle şeyler düşünmemeliydim. O sırada Kağan ;
Daha güzel bir fikrin varsa... Lütfen seni bekliyorum...
Aslında en mantıklı seçenek buydu.
Ama beraber gidieceğiz arkamda olmandansa yanımda olmanı tercih ederim. dedim
Bu Kağan'ın yüzünde hafif bir tebessüme yol açtı.Bende hemen
Yani korkuyorum o yüzden. dedim
Kağan buna cevaben;
Yok yok sıkıntı yok. dedi.
Tamam o zaman üç dediğimde hızlı adımlarla okula koşuyoruz. Lütfen rica ediyorum kendine dikkat et ve sakın düşme yoksa...
Tamam tamam böyle bir şey olmayacak. dedim.
kağan:
Tamam başlıyoruz.
3
2
1
KOŞ
Bir anda koşmaya başladık. Çok hızlı koşuyorduk etraftan bize bakan kocaman insanlar üstümüze doğru koşuyordu. Bense korkudan ne yapacağımı bilemeyerek sadece koşuyordum. Titremeye başlamıştım. Kağan ise beni bir yandan kontrol ederken bunu farketmiş olacak ki sıkıca elimi tuttu. Sanki o an bir kalkan sarmştı etrafımı. O sırada camdan bakan Mertin camdan ayrıldığını gördüm bize doğru koştuğuna yemin edebilirdim. Ama o sırada çok kötü bir şey oldu bu zamana kadar birçok zorluğa göğüs geren telefonum buna dayanamadı ve yere düştü. Aynı zamanda Kağanın mükemmel kokan hırkası yere düştü bir an arkama dönüp baktım.
Kağan ise
Saçmalama ve koş. dedi
Hayatımda burası hiç bu kadar uzun sürmemeişti. Adamlar biz doğru koşuyordu. Biz ise okula. Durumu farkeden öğretmenler kapıyı açtı bir anda okulla aramızda sadece 50 metre kalmıştı kapıda Mert belirdi. Bize doğru koşmaya başladı ve tam arkamızdaki adam bizi yakalayacak iken adama güçlü bir tekme savurdu ve hemen arkamızdan koşmaya başladı. Merdivenlerden çkıyorduk ve girmememize az kalmıştı ve bir anda arkadan acı bir çığlık yükseldi bu Merti ve adamlardan birisi onu yakalamıştı ve yumruk yağdırıyordu. Bense bir taraftan
MERT MERT SAKIIN... diye acı çığlıklar yağdırıyordum
Diğer adamlar onlara yaklaşırken Kağan onlara koşmaya başladı ve yeni tekme Kağan tarafından çıktı ve adama yere yatıran Kağan zamanının olmadığını bilerek hemen Mert'i sırtına attı ve koşmaya başladı bu ne kadar hızlı olmasada içeriye girmeyi başarmışlardı.
Yere serilmiş bir şekilde yarım oturur pozisyonda ağlıyodum. Hemen gücümü toplayıp ona ne güç dersek artık emeklemeye benzer bir şekilde sürünerek Mert'in yanına gittim ve hemen ona sarıldım. Mert ise yavaş bir şekilde bana sarıldı o an orada oturmuş dakikalarca birbirimize sarıldık. Etrafımızda bir sürü kişi vardı ama kimse de çıkıp bu sessizliği bozmuyordu. O an o kadar korkmuştum ki eğer merte birşey olsaydı kendimi asla affetmezdim. Ona sarıldıkça içim rahatlıyordu Mert ise bana;
Sana sarılmak için buna gerek varsa ben her saniye bu adamların önüne atlarım be papatyam. dedi
Hafif bir kıkırtttı attım. Papatyam demesinin sebebi bir gün beraber parka gittiğimizde birsürü papatyanın olduğu bir bahçe gördük Mertte bana onlardan koparıp taç yapmıştı. Sonra da onu kafama takmıştı. Arada da bana papatyam diye seslenirdi. Aslın da şuan normal olarak algıladığım şeylerin normal olmadığını görmüştüm. Sonra kendimi toplamış olduğumu hissedip ayağa kalktım ve arkamı dönüp Kağan'a baktım. Ama Kağan çok sinirli görünüyordu. Ona doğru bir adam attım o sadece durudu ve gözümün içine acı içinde baktı. Şuan onun duygularını darmadağın etmiştim. Kağana doğru bir adım daha attım ama o ise geriye çekilip
Bana sakın yaklaşma. dedi
Aslında bunu duymak içimi yakmamış değidi. Şu an ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim dahi yoktu. Ya burada Mert'le kalıp Kağan'ın gidişini izleyecektim. Yada, Kağanın arkasından gidip Mert'i yanlız bırakacaktım. Herzaman ama her zaman bu tercihler arasında kalmaktan nefret ediyordum ama yapacak bir şey yoktu HERZAMANKİ GİBİ BİR SEÇİM YAPMAK ZORUNDAYDIM...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 13, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ruhların kaçışıWhere stories live. Discover now