"Sakin olmaya çalış biraz Karan kurtulacak merak etme hem sen demiyor muydun öküz diye? Öküz gibidir o."zoraki bir tebessüm oluşmuştu dudaklarımda ama onunda sönmesi kısa sürmüştü kafamı kaldırıp gözlerine baktım bir süre sonra yine içime sinmiştim.

KARAN

Zaman kavramı saat kavramı gün kavramı hiç biri bu mağarada işlemiyordu ne zamandır burada olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Gerçeklik algım bile arada yitip gidiyordu yediğim dayaklara alışıktım daha önce de yemiştim. Babam beni eğitirken gerektiğinde dayak yemeği de bileceksin demişti acımasızca eğitmişti bizim için ev hayatı ve iş hayatı iki farklı evrendi ona bunun için hiçbir zaman diş bilememiştim.

Ağzımda biriken kanı tükürdüğümde gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışmıştım zorla yutkunurken midem bulanmıştı. Ağzımda toplaşan ve kuruyan kanlar vardı acıdan vücudum uyuşmuştu bile bileklerim asılmaktan artık hissizleşmişti. Kafamı arkaya attığımda derince birkaç nefes aldım mağara doğru gelen ayak seslerini duyduğumda gülmeye başlamıştım. Kendimi tutamayıp sinir bozukluğuyla kahkaha atarken karnıma inen sert bir yumrukla kahkahalarım yarıda kesilmişti. Acımıştı iki büklüm olurken hafifçe gülmeye devam etmiştim yaklaşık bir haftadır buradaydım esir askerlerin birkaç kişi dışında tamamını kurtarmıştım. Komutanlarını ayrı yerde tuttukları için onları bulmam gerekmişti ki ben yakalandım.

Ben ve iki asker daha burada kapana kısılmıştı gerçi er ya da geç kurtarılacağımızı biliyorduk ekip arkadaşlarımız hep buradaydı neticede. Karşımda duran gülmeme kıl olmuş Afşara baktım suratına tükürdüğümde daha fazla delirmişti bu kez suratıma okkalı bir yumruk geçirdiğinde yüzümü buruşturdu. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler bu yumruk baya sert gelmişti işte çenemin bile kıkırdadığını hissetmiştim.

"Sana yediğin dayaklar az gelmiş Karan Yaman."kenardaki bir kova suyu kafamdan aşağıya döktüğünde biraz daha ayılabilmiştim. Biraz daha benimle uğraştıklarında yanımdan ayrılmışlardı en azından artık burada ne kadar zamandır olduğumu biliyordum. Belinayla hiç konuşamamıştık kafayı yemiş olmalıydı acaba ne yapıyordu şuan? Burada ki tek dayanağım oydu aslında o olmasa hiçbir şeyi sallamazdım zaten hiçbir şeyi umursamazdım. Sadece Belinaya verdiğim söz için ayaktaydım ona verdiğim söz için hayatımı tehlikeye atmıyordum tedbirli davranmaya çalışıyordum yoksa ben burada düşmezdim.

Ondan bir çocuğum olsun istiyordum ben göreve gittiğimde annesinin yanı başında kalacak ona destek olacak güzel bir bebek elinden tutacak bir çocuk ona can olacak bir evlat istiyordum. Evde beni beklediğini biliyordum ve gözleri yaşlı kalsın istemiyordum öyle ya da böyle Belinayı ağlatmaktan nefret ediyordum. Benim yüzümden ağlamasını istemiyordum ama ağladığına adım kadar emindim gözyaşları kalbime kalbime batıyordu sanki. Aramızdaki mesafeye rağmen hissedebiliyordum bütün vücudumun ağrıları arasında neden sadece kalbim ağır basıyordu? Çünkü sevdiğim kadını hissedebiliyordum.

Her gözlerimi kapattığımda Belinay geliyordu gözümün önüne sesini bile o kadar özlemiştim ki kokusu burnumda tütüyordu ben daha önce hiçbir kadına böyle güzel vurulmamıştım. Kollarında olmak istediğim tek kadındı ama burada paslı demirlerin kollarında duruyordum. "Belinay."diye fısıldadım.

"Belinay yok Yıldız var o olur mu?"diyen sesi duyduğumda gözlerimi aralayıp etrafa bakındım bana doğru gelen Yıldızı gördüğümde kaşlarım çatılmıştı yüzünü örtüyle kapamıştı yüzünü açtığında göz devirdim.

"Senin ne işin var burada? Babamın yanında olman gerekiyordu Afşar burada kampta seni görürse anlar."omuz silkmişti.

"Baban gönderdi zaten beni sadece biraz daha sabretmen lazım yakında kurtulacaksınız."diye mırıldandı.

EMANET BELİNAY +18 (Vedia Serisi -2-)Where stories live. Discover now