2 (M)

146 20 47
                                    

Köşke doğru yürüdüğümüzde iyice gerilmiştim. Ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Ne olacaktı gidince? Normal bir çift gibi mi davrammaya başlayacaktık. Yoksa tam tersi beni bir şeylere zorlayacak mıydı?

"Hey nereye gidiyorsun. Bu taraftan gideceğiz."
Jungkook'un sesi kafama dank ettiğinde düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru döndüm. Neden o tarafa gidiyorduk ki köşk hemen karşı taraftaydı.
"Ama köşk o tarafta. Niye oraya gidiyoruz."

Jungkook yanıma gelip elimden valizleri aldı. İlk almaya çalıştığında vermemiştim ama dalgınlığımdan yararlanmış olmalıydı.
"Ailemle yaşamaycağız. Bizim evimiz o tarafta. Hadi gel yorulmuşsundur bir an önce gidelim."

İşte bu kötü haberdi planın bir kısmını köşkte yaşarım diye yapmıştık. Bilgiler ya da her neyse o köşkte vardır diye düşünüyorduk. Şimdi ne yapmalıydım bilmiyordum. Babama haber göndermeli miydim? Çok kızıcaklardı.

Evin önüne geldiğimizde evin dışını güzelce süzmüştüm. Korkuyordum, onunla evde yalnız kalacaktım ve ablamın anlattığı o saçma geceyi yaşamak zorundaydık. En çok beni gerende buydu.

Sakin ol Jimin. Bu geceyi atlatmak zorundasın. Sakin ol.

İç sesim ne kadar bunları söylese de elimin titremesine engel olamıyordum. İçeri girdiğinizde evi gezme bahanesiyle oyalanabildiğim kadar oyalandım.

Buz kutusuna gözüm takıldığında sabahtan beri hiçbir şey yemediğim aklıma gelmişti. Karnım guruldamasıyla anlamıştım ama gerginlikten aç olduğumu hissedemiyordum. Jungkook yanıma geldiğinde o da duymuş olmalıydı.

"Aç mısın? Gerçi sormam çok saçma hadi gel ne yapabiliriz bakalım." dedi.
Yiyebilceğimi sanmıyordum. Çiğneme ve yutma eylemlerim yok olmuş gibiydi. Ama en azından zaman kazanmak için yemek yapma bahanesi şuan için en iyi fikirdi.

Jungkook kollarındaki düğmeleri çözüp sıyah gömleğinin kollarını katladı
Buz kutusundan bir kaç meyve alıp yemek masasının üstüne koymuştu.
"Gel sen buraya otur ve şimdilik meyve ye. Bende sandviç hazırlıyım."
Bu kadar nazik olması beni şaşırtmıştı. Ya da o da benim gibi sadece rol yapıyordu.
"Bu benim işim bırak ben yapıyım."
Jungkook bana bakarak gülerken ne olduğunu anlamamıştım. Ama bugün Hoseoktan sonra ikinci güzel gülümsemeye şahit olmuşumdu.
Gülmeye başlayınca duyduğum ses  kalbimin hızlanmasını sağlamıştı . Ve ben bundan nefret etmiştim.

" Ne? Ne gülüyorsun?"
Gülmesini bir türlü durduramayınca gülerek konuşmaya başladı.
"Annem gibi konuştun. O da küçükken mutfağa girmeme izin vermezdi. Bunun omegaların görevi olduğunu kendisinin ve diğer hizmetçilerin yapmasını, onlara karışmamı söylerdi. Ve ben onu asla dinlemezdim."
Gülmeyi kesip hafif tebessümle bana baktı.
"Bu sadece senin görevin değil. Bizi ev arkadaşı gibi düşün işleri birlikte yapmazsak ev arkadaşlığının ne anlamı kalır."

Jungkook ailesine benzemiyordu. O diğerlerinden farklıydı. Omegaların gerçekten insan olduğunu bilen nadir kişilerdendi. Omegalar bile artık bu gerçeği unutmuştu. Onlar bile köle olmaya dünden razıydı.

"Meyveleri ye. Elektrik gittiği için tüp çalışmıyor ama çok şanslısın bu sayede Jungkook'un özel sandviçini yeme şansı kazandın."
Gülmemi tıtamamıştım.
"Ne bu kadar özel yapıyor o sandviçi?"
"Bu bir sır."
Gülüp sadece kafamı salladım. Önüme koyduğu meyveleri yemeye başladım. Yerken bir an için cidden çiğneme yetkimi tamamen kaybetmiş gibi hissetmiştim. Ama ilk geldiğim kadar gergin değildim en azından. Jungkook bir şekilde beni sakinleştirmeyi başarmıştı. Ama bunu bitmesine gerek yoktu.

"Yemek yapmayı sever misin?" diye sordu jungkook. Mutfak dolabından iki tane sarı tabak çıkarıp tezgahın üstüne koyarken. Ama  sorusuna cevap vermemiştim.
"Doğru yanıt yok? Bu test değil Jimin merak etme."
Yanılıyordu. Bizim evliliğimizde sorulan her şey teste girerdi. Herhangi bir sorunun cevabı benim bir şeyleri çözmem demekti.
"Yani. Severim de diyemem sevmiyorum da diyemem. Ama yapmak zorundayım sonuçta. Neden soruyorsun ki?"
Tabağın birini karşıma koydu kendide yan tarafa geçip oturdu. Güzel görünüyordu. Ama meyveler bana yetmişti.
"Hiç seni tanımaya çalışıyorum sadece. Ve yemek yapmak zorunda da değilsin. Birlikte yaparız. Hep ben yaparım diyeceğim ama bazen eve geç geliyorum o zamana kadar aç kalmanı istemem."

The Founding Omega  //  JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin