Boğazımı temizleyerek yalandan hafifçe öksürdüm. "beyler, bir saniye" diye bağırdım. Tüm gözler bana çevrilmişti. "Ben daha kararımı vermedim ama" dedim.
Can'a dönüp "senin soy adın ne?" diye sordum. Herkes garipsemişti bu sorumu ve nereye varmak istediğimi sorguluyorlardı.
Can, kaşlarını çatarak "Aktuğ" dedi.
İşaret parmağımı yanağıma, baş parmağımı çenemin altına koyup düşünüyormuş gibi yaptım.
Birkaç saniye sonra "Mine Karahan Aktuğ" neyse "Karahan'ı at çöpe" dedim. Bunları daha çok kendime söylüyor gibiydim.
"Hımm, Mine Aktuğ kulağa güzel geliyor, evlenebiliriz" dedim.
Herkes derin bir nefes almıştı. Tufan, "evlilik için kriterin bu muydu yani?" diye sordu. Alaycı şekilde "boş yere yüreğimiz ağzımıza geldi, başka şeyler istersin" diye düşündük.
Dalga geçerek "haklısın" dedim." Biraz durakladıktan sonra "daha bitmedi" dedim. Hepsi tekrar nefeslerini tuttu. O kadar komik gözüküyorlardı ki gülmemek için zor duruyordum.
İsteklerimi sıralamaya başladım. "Beş burma bilezik, on beş tane çeyrek, kolye, küpe, bilezik takımı, salon takımı, ev eşyaları hepsi sizden."
Özgür, "vur dedik, öldür demedik" dedi.
"Şaka yapıyorum be aman siz de yine de olsa fena olmaz".
Oğuz, "altın- dolar ne kadar olmuş haberin var mı senin?" diye sordu.
Tekrar gülme krizleri tutmuştu. Sessizliğini tek koruyan ve yüzünden ne düşündüğünü anlamadığım kişi Uygar olmuştu.
Biraz ısındıktan sonra asıl konuya gelmiştik. Can'a dönerek "gerçekten buna gerek var mı?" diye sordum.
"İşleri hızlandırır ve ne yaptığımızı ya da onlardan ne istediğimizi çözemezler" dedi. Derin bir nefes alarak "öteki türlü her şeyi imha edebilirler ya da ortadan kaybolabilirler ve bir daha ulaşamayız."
Haklıydı. Biraz da olsa babamın kanına girmiştim asıl çözmemiz gereken sorun Fundaydı. Ben baba kısmıyla uğraşırken Can da Funda kısmıyla uğraşmıştı. Boş yere böyle bir şey teklif ettiğini düşünmüyordum ki saçma olurdu. Kim formaliteden evlenmek istesin ki?
Emin olmak istercesine ve bir hatanın içine sürüklenmek istemediğim için aynı soruları farklı şekillerde sorup kesin cevaplar almaya çalışıyordum. "Yani şimdi biz evlenirsek Funda bizim samimiyetimize inanacak ve istediğimiz her şeye ulaşabilecek miyiz?"
Samimi bir şekilde ve beni rahatlamak amacıyla bastıra bastıra "kesinlikle evet" dedi. "Her şey yolunda gidecek, hiçbir hata olmayacak."
Böyle demesi stresimi alıp götürüyordu.
"Son bir şey daha demem lazım, bir sorunum var" dedim. Gözlerini gözlerimden ayırmadan tüm dikkatini bana verdi. Sadece o değil, tüm grup.
Ben de tüm ciddiyetimle "daha önce hiç evlenmedim ki."
Oğuz tekrar ve tekrar çayı üzerime püskürmüştü. Önündeki çay bardağını alarak sahte bir kızgınlıkla "yeter be" dedim. "Çay banyosu yaptırdın bana."
Tufan, ellerini açmış dua ediyordu. Sanırım Allah'tan sabır diliyordu, Özgür kafasını masaya koymuştu, Can sadece beni izliyordu.
Deniz, "biz de daha önce evlenmedik merak etme" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT
General Fiction"İntihar etmek için çok genç duruyorsun." Yüzümü buruşturarak arkama döndüm kimdi bu? Genç bir adam benim yaşlarımda duruyordu. Karanlık nedeniyle yüzünü ayırt edemiyordum ama ses tonu önceden duyduğum bir ses değildi. Buna emindim. "İntihar etmen...
BÖLÜM 33: "CEVAPSIZ SORULAR"
En başından başla