33. Son Defa...

En başından başla
                                    

"Çabuk bana gece burada olan tüm adamları topla!" diye bağırdım, sinirle. Arif onaylayıp hızla yanımda ayrılınca Yiğit'le kaldık.

Kafasına bakarak, "İyi misin?" diye sordum.

"Onu tutamadım. Bu yüzden kötüyüm. Ağrım yok iyiyim." Dediğinde, kafamı hafifçe salladım. "Kıbrıs'tan çıkmamışsa her an bulabiliriz."

"Gülsüm Halayı aradın mı?" diye sordu. Telefonu cebimden çıkartıp, "Hayır," dedim. "Mert ve Hazan'ı çağır." Yiğit, telefonunu eline alırken, ben de ebe nineyi aradım.

Telefon açılır açılmaz, "Karanfil kıza söyledin mi?" diye sordu.

"Hayır hala," sıkıntılı bir nefes verdim. "Zümra, kaçmış. Ortalıkta yok." Dedim.

"Ne demek kaçmış?! Çabuk bana gelin! Hepiniz!" diye bağırdı, sinirle.

"Hala, benim onu bulmam gerekiyor." Dediğimde, karşıdan sinirle beni tehdit ederek, oraya gitmem için uyardı.

Çaresizce kabul etmek zorunda kalmıştım. Çünkü dedeme söylemekle tehdit etmişti ve dedem öğrenirse kıyamet kopardı.

Telefonu kapattığımda Yiğit'de telefonu kapatmış, Mert ve Hazan'ın yolda olduklarını söylemişti.

Arif önde, diğer beceriksiz adamlar ise arkada bana doğru ilerlerken, sakin kalmak için direniyordum.

"Size emri kim verdi de dinlenmeye gidiyorsunuz?!" diye bağırdım, dolup taşan sabrım ve öfkemle. "Hı Arif?! Sen mi patronsun? Yoksa ben mi?"

"Özür dilerim Efendim." Kafasını öne eğdiğinde, "Bu size son uyarım! Bir daha ki hatanızda hepinizi işsiz bırakırım!" Diye bağırdım. "Şimdi kaybolun ve bana karımı bulun! Karıma bir şey olursa bedelini hepinize ödetirim!" Korumalar hızla yanımdan ayrıldı.

Bütün bedenimi esir alan duygular nasıl hareket etmem gerektiğini engelliyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Zümra'mı nerede aramam gerektiğini ve nerede bulacağımı da bilmiyordum.

"Abi, odasında sana bi mektup bırakmış." Dedi Yiğit.

Kalbim acıyla tempoya tutuldu. Bu sefer ki tempoları heyecandan veya özlemden değildi. Kalbim korkuyla çığlık atıyordu. Zümra'nın başına bir şey gelmesinden ölesiye korkuyordum.

Korkak adımlarla önce eve sonra ise, Zümra'nın gece uyuduğu odaya girdim. Odaya girer girmez bütün bedenimi esir alan kokusunu duydum. Bir an tüm bu yaşadıklarımızın kabus olmasını istedim.

Küçük ve korkak adımlarla yatağa ilerledim. Dün akşam, saçlarının usulca düştüğü yastığa birkaç saniye bakarak oturdum. Kokusu odanın her yerine sinmişti. Bana inat olsun iye her nefes alışımda ciğerlerimi acıyla harmanladı.

Elimi yavaşça yastıkta dolaştırıp, gözlerimi bir süreliğine kapattım. Kalbime giren ani bir acıyla, bir an nefesim kesilecekmiş gibi hissettim. Kalbim darmadağın oldu. "Zümra'm..." Diye fısıldadım acıyla.

Göğsümdeki acı dinmek yerine katlanarak canımı daha bir yaktı. Birkaç dakika acısının geçmesini bekledim. Gözlerimi açarak yatağın üstünde duran telefonun altındaki kağıdı elime aldım.

"Allah'ım lütfen bu sadece kötü bir rüya olsun." Ortadan ikiye katlanan kağıdı açarak, satırlarına göz gezdirdim. Okumaktan korkuyordum.

Öküzcük... Seninle böyle vedalaşmayı hiç düşünmemiştim ama bunu bile hak etmiyorsun. Gurusuzun tekiyim.

Zümra 15 Mayıs'ta kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin