2. Bölüm: Tutsak

13.9K 829 283
                                    

Babamın sözleri tabiri caizse kulaklarımda çınlarken şaşkınlıkla ona bakmaktan kendimi alamıyordum. "Baba! Ne evliliği ne diyorsun sen?!"

"Sesini alçalt," dedi hâlâ yüzüme boş boş bakarak. Gözlerinden hiçbir şey anlayamıyordum ve bu daha çok delirmeme sebep oluyordu.

"Başka bir yolu bulunur, abimi yurt dışına götürürüz saklarız orada. Ben her ay giderim yanına vakit geçiririm onunla. Hatta ben de giderim. Baba..." Hızlı hızlı kurduğum cümleleri elini kaldırarak durdurdu.

"Bu benim son sözümdür. Berdel olacak diyorsam berdel olacak." Elini yavaşça indirip tekrar tespihini çekmeye başladı.

"Evlenmem," dedim bağırarak. "Hele o Boran ile asla!"

Babam bana doğru bir adım attığında bir adım geri gitmek zorunda kaldım. Ağzımdan yanlış şeyler çıkmaması için çabalarken her geçen saniyede sesim yükseliyordu ve babama saygısızlık yapıyordum.

"Ben de istemezdim oğlumu bir engelliyle evlendirmek... ama Boran'ı tanırım mert adamdır, kıymet görürse kıymet verir." Elimi saçlarıma daldırıp hırsla çekiştirdim. "Baba yapma," dedim gözlerine çaresizce bakarak. "Bana bunu yapamazsın. Kabul etmem, asla."

"Abin ölsün mü istiyorsun? Berdel olursa abin de iyileştiği gibi en kısa sürede Elif ile evlenecek. Daha fazla kan akmayacak. Mehmet Ağa ile konuştum, mecbur olduğu için kabul etse de etti. Hem Boran da evet dedi berdele."

Her geçen dakikada daha çok şaşırıyordum. "Boran kabul etti," dedim nefeslenir gibi gülerek. "Öyle mi?" Nasıl kabul ederdi böyle bir şeyi?

"Kendisiyle evlenecek kimseyi bulamadı... tabii kabul eder. Daha ayakları üzerinde bile duramayan bir adamla kim niye evlensin ki?!"

"Sana meraklı olduğu için değil kız kardeşini toprağa vermemek için kabul etti. Şimdi sus ve ettiğin kelimeleri tart. Merhametin senin kalbinin ışığıdır, bu kelimelerinle kendini rezil etme." Sert sesiyle susmak zorunda kaldım.

Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken kendimi sıkmaktan nefeslerim sıklaşmıştı. "Yapma baba," dedim. Ona bir adım atarak kollarına tutundum. "Lütfen, başka bir yolu vardır, istemiyorum ben."

Yüzümü tarayan gözlerini benden çekip sıkıntıyla nefeslendi. Beni kendine çekip bir elini sırtıma koyduğunda başımı omzuna yasladım. Babamın göğsünde iç çeke çeke ağlarken o hiçbir şey demedi.

"Geçecek," dedi sırtımı sıvazlayarak. "Bir oğlum hastane köşelerindeyken diğerini evlendirmek kolay mı sanıyorsun? Hüküm verildi, bundan sonra kan dökülmeyecek."

Gözlerimi kapatıp akan burnumu çektim. Yanağımı omzuna sürterek kollarımı sırtına götürüp sıkıca sarıldım. "Tamam," dedim iç çekerken. "Abim için her şeyi yaparım."

Babam yıllar ardından ilk defa böyle yakındı bana. Benden ayrılıp yüzüme baktı. Islak yanaklarımı eliyle silerken babamdan gözlerimi alamıyordum. Onunla böyle yakın olmayı ne kadar özlediğimi fark ettim.

"Ağlama oğul, her şey güzel olacak bak gör. Abin hele bir uyansın." Başımı salladım usulca. Babam bana böyle yakın olsaydı sanırım her dediğini yapardım.

Ama Boran... ne yapacaktım, nasıl yapacaktım? Sevdiğim birisiyle evlenmek varken ömrümü onun gibi duygusuz bir adamla geçirecektim.

Boran'ı çok duymuştum ama hiç görmemiştim. Aramızda bir hayli yaş farkı olduğunu biliyordum ki bu bulunduğumuz ortamlarda hiç denk düşmememizin sebebiydi. Şimdi tanımadığım bir adamla evlenecektim.

"Hadi geç odana dinlen biraz, akşam birlikte hastaneye gider abinin yanında dururuz. Yarın da toplanacağız, ona göre." Başımı salladığımda beş yaşında bir çocuk gibi paytak adımlarla odama doğru ilerledim.

efgan | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin