"Üzülme kanka. Evlenince üstünden  bir yük kalkacak. Mesela ben Buse ile evlensem yedi öğünlük yemek ödülü kazanmış kadar sevinirim."

  Berk,  Emir'e bakarken Emre yüzünü yıkayıp geri odasına döndü. Öylece odanın ortasında dikilip düşünmeye başladı.

   Elini saçlarına götürüp saçlarını dağıttı. Arkadaşları onun haline gülerken Emre odadan çıkıp bahçeye çıktı.

   Bahçeye çıkmadan önce Paşa  için aldığı papyonu ve mamayı eline aldı.

"Oğlum? Gel!"
 
    Paşa koşarak Emre'ye doğru gelirken onu görünce heyecanla dilini çıkarıp sevimli sevimli hareketler yaptı.

"Oğlum sen de düğüne geliyorsun, değil mi? Bak o kadar davetiye gönderdim. Gelmezsen ayıp edersin. Sonuçta şunun şurasında bir husumetimiz var."

   Emre, Paşa'nın kabına mama koyup gülümsedi. Paşa heyecanla yemeğini yerken Emre ona bakıyordu.

"Oğlum sence yeni evimizde yeni hayatımıza alışabilir miyiz? Sence benden iyi bir eş olur mu? Bak seninle bir anlaşma yapalım."

   Elini Paşa'nın başına koyan Emre, köpeğinin başını okşayıp gülümsedi.

"Olur da farkında olmadan Nehir'e bağırırsam filan direkt yanıma gel ve bana havla tamam mı? Yok yine ifla olmazsam ısır oğlum. İzin veriyorum."

   Paşa sanki Emre'yi anlamış gibi kafasını sallarken Emre onu kucağına alıp sarıldı.

"Hadi yine iyisin. Nehir'le yeni evinde sana çok güzel bir kulübe yaptık. Hatta o kadar güzel oldu ki salak Emre Can ben burada kalmak istiyorum dedi. Yerinde gözü olan var Paşa efendi."

   Emre cebine koyduğu papyonu Paşa'ya takıp, "Akşam düğün de görüşürüz. Şimdi damat kaçar." dedi ve ayağa kalktı.

    Telefonundan Nehir'e mesaj yazan Emre eve girerken Sevim elinde terlik ile oğluna bakıyordu.

   Annesini fark eden Emre, "Öncelikle bismillahirrahmanirrahim."  dedi. Annesi terliği sallarken devam etti.

"Sabah sabah ne oluyor Sevim Sultan?"

"Oğlum, evladım. Sen beni deli mi edeceksin?"

    Emre anlamayan gözlerle bakarken Sevim gözleri ile oğluna üstünü işaret etti.

Düşman Mahalleler Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon