"Neden sende mi bana vurgundun?"

"Sen bana vurgunsun yani?"

Başaramadık abi.

Kendi kalemize gol attık.

"İlk ben sordum yüzbaşı."

"Bildiğini biliyorum Güneş. Turgut tutmamıştır o çenesini."

Utana sıkıla boynunda soluklanırken bu konuyu açıp kendi kazdığım kuyuya düştüğüm için mutsuzdum.

Birden telefonu çalmaya başlayınca beni yavaşça yere indirdi.

İşte şimdi gidecekti.

Telefonu açar açmaz o güzel sesi ile konuşmaya başladı.

Allah'ım sen beni bu sese hasret, muhtaç bırakma şu ramazan ayı yüzü suyu hürmetine.

"Efendim Turgut."

Birden yüzünde bir gülümseme oluşunca kaşlarım çatıldı.

"Desene şanslı günümdeyim galiba."

Çok bir şey demeden telefonu kapatınca bu sefer beni belimden tutup çardaktaki masanın üzerine oturtmuştu.

Ben açlıktan öldüğüm için Ali Kaan beni bahçedeki en uzak köşede kalan çardağa getirmiş ve askerlerden birine yemek getirmesini emretmişti. Tabi yemeğimi yerken az da olsa sohpet muhabbet etmiştik

Senin nelerden hoşlandığını, neleri sevmediğini, hobilerini, fobilerini bilmiyorum

En sevdiğin çiçeği, en sevdiğin şarkıyı, en sevdiğin yemeği, sana en çok dokunam diziyi, filmi

Hepsini sormuştu, hepsini öğrenmişti bu kısa süre içinde. Ben ve o normalde yemek yerken konuşan insanlar değildik. Bunu her yemek yemeye geldiklerinde sanki bir filmin en heyecanlı sahnesiymiş gibi pür dikkat onu izlediğim için biliyordum.

"Ne yapıyorsun, ne oldu?"

"Şimdi sana bir süprizim var ama öğrenmek için beni ikna etmen gerekiyor."

Tövbe bismillah ne diyorsun bey?

"Nasıl yani?"

"Bilmiyorum ama karşı koyamayacağım bir teklif sun bende sana süprizimi söyleyeyim. Ama çabuk ol."

"Terbiyesiz, ahlaksız herif ne diyorsun sen?" Bunu ciddi bir ifadeyle söylediğim için birden panik yapmış bana kendini açıklamaya başlamıştı.

"Ben onu kast etmedim Güneş yalnış anladın sen."

Ben birden kahkaha atınca o da bozulmuş bir ifade ile suratıma baktı.

"Dalga mı geçiyorsun benimle sen küçük hanım? Askerlerin bağzıları bu konuda hassastır."

Merakla küçük bir çocuk gibi başımı kaldırdım.

"Neden ki?"

"Genellikle askerler çok fazla dişi birey görmedikleri için biraz, yani nasıl desem-

"Azgın." Diyip lafını kestim. Benim yanımda sözlerine dikkat ettiğini beş dakika önce anlamıştım ve eğer ben bu kelimeyi demeseydim bunu bile diyemezdi bana.

"İşte bazı askerler de öyle değil ve kendini sevdiklerine karşı yalnış anlaşılmamak için sürekli temkinli olurlar. Toplumda bir algı çünkü bu ve çoğunlukla haklılarda sadece istisnalar var."

Benim bunca açıklama içinde tek takıldığım nokta "sevdiklerine karşı" kısmıydı.

Ay bu adam aşık galiba bana.

Gidil nikah tarihi alayım görevdeyken bari.

"Senin süprizin ne?"

"Evraklarda sorun çıkmış yarım saatimiz daha var."

Sevinçle ellerimi çırpınca göz göze geldik.

Kara gözlüm, seni gerçekten çok sevdim.

Kalbini sevdim.

O üniformanın altındaki gerçek seni sevdim.

Sende beni çok sev.

"Keşke Güneş, keşke kader seni daha önce çıkarsaydı önüme. Bu kadar geç olmasaydın kaderim.

"Belki o zaman kaderin olmazdım Ali?"

"Cık" Ellerini tekrar beni kaldırıp sarılmak için belimin iki yanına koydu. Elleri belimi kaplamıştı. İçime bir  gondolun en tepesinden aşağı süzülüyormuşçasına bir his yayıldı.

Bu sefer o başını boynuma gömünce gözlerim istemsizce huzurla kapandı.

"Senin olmadığın bir ömür olmazdı benim kaderimde."

Sesi boğuk çıksada o kadar güzeldi ki bu an.

Sevdiğiniz adamın kollarında olmak çok güzelmiş kızlar.

Böyle bir tweet atmam gerekiyordu acilen.

"Ali Kaan?"

"Efendim."

"Bunları sen söylüyorsun değil mi, Turgut falan senin sesini montajlamadı bir yerlerden."

Koca bir kahkaha atarken ben iyice mest olmuş bir şekilde bırakmıştım kendimi ona.

Birden boynumda hissettiğim buseyle bir puta dönüştügümü hissettim.

Ve ardından bir buse daha...

Hızla kendimi yere atarken Ali Kaan rahatsız olduğumu düşünmüş olacak ki kendini açıklamaya çalıştı.

"Kusura bakm-"

"Seni gerçekten çok seviyorum Ali Kaan. Bu çok sevmekten de öte galiba aşığım sana ben."

Hızla ellerimi yüzüme kapatırken arkamı dönüp koşmaya başladım.

Ben galiba kendimi rezil etmiştim ama artık bir şeyleri içimde tutmaktan sadece klavye başında yazmaktan çom yorulmuştum.

Umarım ramazan bitmeden gelirsin Ali Kaan. Benim o askeriyede yengeleri olarak yapacağım bir sahur var.

3k olmuşuz 🥳🥳 bu benim için çok büyük bir başarı yani hep hayalim olan bir şeydi yazdığın kitaba bölim bekleyen, yorum yapan, oy veren insanların olması. Neyse duygulandım biraz... Ejxjekskwkdjdkekf

Umarım kitabımı severek okuyorsunuzdur ☀️🖤



Askeriye Sahuru || TextingWhere stories live. Discover now