0.2 "Shira'ya Giriş"

103 23 165
                                    

Burnuma gelen ağır kül ve kan kokusu...

Sert birkaç öksürük...

Neredeydim ben Kutsal Shechina? Gözlerimi açmak neden bu kadar zordu benim için? Neden tüm vücudum etkisizmiş gibi hissediyordum?

Ve yüksek bir patlama sesi daha...

Kendine gel Medusa. Aç gözünü, hadi!

Nefes almak istercesine çıkan öksürüklerin arkasından hızlıca başımı kaldırdım. Yerde yatıyordum. Zifiri karanlık olan bir kutuda? Bir hücrede ya da bir sığınakta?

En son... En son savaşıyorduk. Savaşıyordum. Avira... Ne olmuştu en son Yüce Shechina? Onlar şu an ne haldeydi? Durumları nasıldı? Benim burada ne işim vardı?

İçimden bunları sayıklarken ve bir yandan da gözlerimi karanlığa alıştırırken zihnime düşmüştü en son yaşadıklarım. Hafızam yeniden canlanıp bana yol göstermeye başladığında hatırlıyordum her şeyi. Kim olduğunu bilmediğim ancak rütbeli olan o askerin peşinden gitmiştim. Onu esir almak istiyordum ancak sonra...

Hızla boynuma götürmüştüm elimi. Elime gelen hafif şişlik ve sızlama hissi yanılmadığımı gösteriyordu. Ne olduğunu bilmediğim bir şey ile bana bilincimi kaybettirip buraya tıkmışlardı işte. Ama asıl şimdi neredeydim?

Bir at üstünde olmadığım kesindi. Bu seslere bakılırsa sarayda da değildim. Yoksa beni Kimaya'ya mı götürmüşlerdi? Hızla yerimden kalktığımda dönen başım beni sersemletse de dengemi çabuk toparlamıştım.

Bana yaklaşan insan sesleri çoğaldığında ellerimle etrafı yokladım. Kendimce bu odanın duvarlarını arıyordum. Çok değil... Birkaç saniye sonra, gözlerimin de karanlığa alışmasıyla bastırmıştım elimi sert tabakaya. Taş ya da mermer değildi. Toprak gibi sert bir yapıydı. Delebilir miydim gerçekten?

Hızla üstümü aradım. Tabii ki de hiçbir şey bırakmamışlardı. Lanet olsun! Kılıcım benim için çok değerliydi... Eğer kılıcım ve çakılarım yoksa geriye tek bir şey kalıyordu.

Kahverengi gözlerimi kapatıp içimden onları sayıkladığımda saçlarımın canlandığını hissediyordum. Siyah saçlarım beyaza döndüğünde sanki daha aydınlıktı bu hücre. Gözlerim yeşilin en ince tonuna dönüştüğünde ise daha keskin görüyordum.

"Dişleyin." Dedim fısıldayarak. "Bana küçük bir delik açın, dışarıda ne olduğunu görmeliyim."

Bu kapalı yere rağmen gelen ağır kan kokusunu aldıracak ne oluyordu orada? Duyu organlarım normal insanlara göre fazla hassastı ancak bu kadarı... Herkesin alabileceği türdendi ve bu yakıcı koku... Büyük bir alevin ortasında yanmayı mı bekliyordum yoksa?

Çok değil, birkaç dakika sonra tek gözümün görebileceği kadar bir oyuk açılmıştı. Alev görüyordum. Her taraf alevler içerisindeydi. Ve dövüşen kılıçlı askerler... Savaş içinde savrulan o çığlıklar daha net geliyordu artık bana.

Neredeydim, kimin elindeydim bilmiyordum ama bir savaşın içinde olduğum açıktı. Yoksa Zale mi gelmişti ardımdan? Bizimkiler beni kurtarmak için mi gelmişti? Yüce Shechina! Onlara yardım etmeliydim.

Daha fazla görmeye çalıştım, daha fazla tanımaya... Ancak bu küçük delikten görebildiğim tek şey yüksek alevler ve çarpışan insanlardı. Duyduklarım ise kılıç sesi, çatırdayan odunlar ve insan sesleriydi.

Aklını kullan Medusa! Avira ise çıkar onlara yardım edersin. Avira değil ise bu karmaşadan kurtulur yuvana dönersin. Şimdi harekete geçme zamanıydı! Tanrıçaya dönüştüğümde, kutsal hislerim beni daha yüce kılıyordu. Yılan gözlerim daha net görüyor, kulaklarım daha iyi duyuyor ve ellerim daha net hissediyordu. Bu yüzden çıkışı daha rahat bulmuştum. Parlayan saçlarım yolumu aydınlatırken elimi kapının üzerinde gezdirdim. İçeriden açılacak en ufak bir deliği bile yoktu. Ve maalesef ki kapı, duvarlar gibi çamurdan değildi.

आप प्रकाशित भागों के अंत तक पहुँच चुके हैं।

⏰ पिछला अद्यतन: Apr 21, 2022 ⏰

नए भागों की सूचना पाने के लिए इस कहानी को अपनी लाइब्रेरी में जोड़ें!

MEDUSA जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें