7-Ormanın İçinde Yaşananlar

109 10 53
                                    

Yazardan

Hayatımız bize istediğimiz her şeyi vermez. Kimi zaman bize beklenmedik sürprizler yapar ve bizi şımartır. Kimi zamansa başımıza öyle kötü şeyler çıkartır ki, Tanrımıza yalvarıp dayanacak gücümüz kalmadığını söyleriz.

Ancak ben inanırım ki, eğer dayanacak gücüm yoksa Tanrı hiçbirşeyi başıma getirmez. Bir ayın on beşi kötü geçerse, on beşi iyi geçer. Bu da bizim elimizdedir.

Caroline günlerdir sert zeminde ateşler içinde yatıyordu. Yanaklarının pembe rengi gitmişti. Bir ölü gibi bembeyazdı. Bu iyiye alamet değildi. Zavallı kız, güçlü bir şövalyeden ağır bir tekme yemişti. Karnında büyük bir morluk vardı.

Caroline bunu görünce ne yapacaktı acaba? Emin olalım ki bulup onu kül edecekti.

Caroline duyduğu seslerle yavaş yavaş uyandı. Etrafa bakındığında bir ormanda olduğunu gördü. Ayağa kalktı ve en son olanları düşündü. Karnına yediği ağır tekmeyi hatırladı.

"Kahretsin! Yemin ederim ki seni bulup yalvartarak öldüreceğim."dedi. Hızla karnını açtı ve kocaman morluğa baktı.
Ayağa kalktı ve ormanın içinde dolaşmaya başladı. Kendini koruyabileceği bir taş,sopa arıyordu. Ancak bulamamıştı. Etrafa dikkatle bakarken acıktığını fark etti. Ancak şimdi sıra bunda değildi.

Eline sivri bir taş aldı ve ağaçtan kırılarak düşmüş sert bir dala sarmaşıklar ile sabitledi ve bir mızrak yaptı. Mızrağını sıkıca tuttu ve etrafa baktı.

İçinde bulunduğu yer oldukça büyüktü ve herhangi bir çıkış görünmüyordu. Etrafta herhangi bir meyve ağacı bile yoktu. Caroline derin bir nefes aldı.

"Anlıyorum. Ya yemek bulacağım yada yemek olacağım."dedi.

En azından bir su kaynağı bulmuştu. Kendi elini ve yüzünü yıkayıp iyice serinledi. Saçlarını geriye doğru atıp bileğindeki fular ile bağladı.

Suya doğru eğildi ve yüzüne baktı. Suyu avuçları arasına aldı. Su o kadar berrak ve huzur vericiydi ki Caroline'nin güzel yüzünde mest edici bir gülümseme oluştu.

Caroline aniden arkasında bir hırıltı duydu. Hızla arkasına döndü ve mızrağını salladı. Arkasında kocaman bir kurt adam gördü. Bunu daha önce büyü ve canavarlar kitaplarında görmüştü ancak gerçek olduğuna inanmamıştı. Şimdi ise karşısında duruyordu.
Salladığı mızrak canavarın yüzüne çarpmıştı. Acı ve dehşet dolu bir şekilde bağırmıştı. Caroline geriye doğru çekilmişti.

"Düşün Caroline düşün ne yapabilirsin. Ateş! Büyü kullan."düşünceleri tuttu.

Kendini bütün düşüncelerden arındırdı. Sadece ateşi düşündü, mızrağını ateşe verdiğini. Mızrağın ucu yanmaya başladı. Caroline gülümseyerek gözlerini açtı. Turkuazdan, sarıya dönen gözleri her şeyi aleve vermek istercesine bakıyordu.

Mızrağı sanki ateşten yapılmış gibi yanıyordu. Caroline kurtadama mızrağını sapladı. Canavar tüylerine değen ateş ile yanmaya başladı. Arkasına bile bakmadan son hız koşuyordu. Ancak bir sürü kurt adamın uluma sesi her tarafı kaplamıştı. Caroline koşmaya devam ederken büyü küresinden onu gülerek izleyen İmparatoriçe Lydia Lena Shana Castina'dan habersizdi...

Bu sırada İmparatorluk sarayında yer yerinden oynuyordu. İmparator Caroline'yi sarayı bizzat gezdirmek için çağırmıştı. Ancak gönderdiği hizmetçilerden onu bulamadıklarını, hiçbir yerde bulamadıklarını söylediler.

Bunun üzerine imparator büyük bir sinirle bağırmaya başladı.
"Kızım nereye gidebilir ki? Daha dün yanımda çay içiyordu. Odasına bir sorun olmadan girdiğini de haber aldım. Ne olmuş olabilir?" dedi hiddetle.

Yedinci Evrenin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin