TESKİN (Tanıtım)

115 10 6
                                    

TESKİN

Yine bitmiş, yine mahvolmuştum. Yine ne kadar ağır söz varsa işitmiş, herkes tarafından suçlu bulunmuştum. Ruhumun derinliklerinde ağlayan o küçük kızdım şu an ben. Dışarıdan her ne kadar da güçlü görünsem de içimin bir yerlerinde hep o ağlayan küçük kız olarak kalacaktım.

Arabanın camından dışarıdaki kara bulutlarla kaplı gökyüzüne baktım. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun taneleri cama vuruyor, ruhumun yüzleşmeye korktuğu en büyük şey şu an karşımda duruyordu. ''YALNIZLIK'' Yıllarca bununla yaşamayı öğrensem de bir türlü alışamamıştım. Gerek eşyalarımı yırtar, gerekse de odamı dağıtırdım. Ama asla onla baş başa kalmak istemezdim asla. Sürekli bir şeyler ile meşgul olurdum mutlaka. Yalnızlıkla başbaşa kalmaktan kaçınırdım her zaman.

Kafamı önüme çevirdiğimde sağ taraftaki Alper abimin sesini duydum. ''Bu kez olmadı Yade. Olmadı. Bu yaptığın babanı ve anneni ne kadar üzdü farkında mısın? Onlar senin istemediğin şeyi asla yapmazlar!'' Alper abimin üzgün bir ses tonuyla çıkan cümlelerini dinlediğimde cevap vermek için dudaklarımı araladım.

''Alper abi bari sen hak ver bana. Lütfen. Tamam bu sefer çok ileri gittim farkındayım ama Akif'in bana karşı olan hallerinden haberdarsın. Onun ne tür bir insan olduğunu biliyorsun.
Bana kafayı takmış durumda bunu nasıl göremezsiniz! Dileği o kaçırdı biliyorum.''

Dünden beri yaşanan bu ani olaylar beni bu sefer çok etkilemişti. Zaten bir süredir anlamsız olaylar yaşıyordum. Günlük yaşantımda sürekli önüme aniden çıkan not kağıtları. Motorumun başına gelenler... şimdi ise Dilek aniden kaybolmuştu ya da kaçırılmıştı. Her şey çok anlamsızdı. Birileri bana zarar vermeye çalışıyordu ya da canımı yakmaya çalışıyordu. Şu an beni tanıyıp bunu yapabilecek tek kişi vardı. Şuursuzun teki. Akif.

Alper abim arabayı sert bir frenle durdurdu. Yüzünü bana doğru çevirdi. Afallamış gibi bir hali vardı. Yüzünden ne kadar şaşırdığı belli oluyordu. Ellerini direksiyondan ayırmayarak arkasına yaslandı. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra hafifçe öne doğru doğrulup kafasını bana çevirdi. Daha sonra tekrar yola odaklanarak ağzında dilini damağıyla birleştirip 'cık' dedi.

''Nerden biliyorsun Yade? Gözünle gördün de mi bu kadar emin konuşuyorsun? Tamam biliyorum tekin biri değil. Ama onlarla ne ilgisi var ki? Kesin bir sonuca ulaşamadan onu bu şekilde yargılayamayız! ''

Canım çıkacak gibiydi. İşte yine derdimi anlatamamıştım Ya da onlar anlamak istememişlerdi. Hep bir olay olduğunda benim düşüncelerim veya fikirlerim neden bu denli ters geliyordu insanlara? Bir yargı belirttiğimde çoğu zaman 'paranoyaksın' , 'birine çok kafayı takıyorsun', 'biraz daha açık olmalısın' sözlerini duymaktan bıkmıştım. İnsanlar gerçekten bazı şeyleri gördükleri gibi algılayıp gerçeğin derinine inmekten uzaktılar. Derince bir 'oh' çektikten sonra yüzümü ona çevirdim.

''Alper abi dün gece annemlerle beraber Akif'in ailesiyle otelde akşam yemeği yedik.'' Evet dercesine kafasını salladı. O dün gece nöbette olduğu için bize katılamamıştı.
''Atölyeden erken çıkıp motorumla yalnız gittim otele. Vardığımda otoparkta boş yer yoktu o yüzden boş tenha bir bankın yanına park ettim. İçeri geçtim ve onlara katıldım. Daha sonra herkes eve dağılırken annemlere Dilekler de işim olduğunu ve bir saate evde olacağımı söyledim. Zaten dokuz buçuk civarı yemek bitmişti. Daha sonra motorun bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladım ve ilerde motorun yanında birkaç genç gördüm. Onların motoruma zarar verebileceğini düşünerek yanlarına koştum ve aralarına daldım.''

Alper abim derin bir nefes verdi ve elleriyle çenesini sıvazladı. Bunu dün geceden beri milyonlarca kez duymuştu evet ama bundan sonrasında olanları anlatmamıştım daha doğrusu anlatamamıştım. Çünkü elimde somut bir kanıt yoktu ve şu sıralar aramın gerçekten bozuk olup canımı sıkan tek kişi de Akif' ti. Bu yüzden şüpheli olarak ona bu kadar yükleniyordum.

TESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin